Kimse bu olanları hak etmemişti:,) Medyadaki şarkıyı dinleyerek okursanız çok güzel olur. Çevirirken ağladım.
~~
Saat kaç olmuştu bilmiyordum artık bilincimi yitirmek üzereydim. Louis ve Niall'ı iyi olduğuma zorla ikna edip göndermiştim. Gittiklerinden beri tek yaptığım Liam'ın günlüklerini okumaktı. Günlüğe bulaştırdığım göz yaşları için de özür diliyordum duymayacağını bile bile.
Güneşin doğmasına az kalmıştı. Ben üçüncü günlüğün sonuna yaklaşmıştım.
12 Mayıs
Micheal hoca senin ebeni sikim 49 ne? Mezun oluyorum ben buradan 2 güne sen 49 ver, aferin ya... Bir gün çok ünlü olacağım göreceksin. Grubumuz patlayacak, sen ağlayacaksın. Sinirden yazı yazamıyorum.
Yazdıklarına kendimi tutamayarak kahkaha attım. Liam komik birisiydi.
16 Mayıs
Bugün Zayn'in doğum günüydü. Şerefsizlik yapıp bir kekle kutladım. Bozulmak yerine sevindi, salak. Ben olsam ağzına bir tane vururdum. Sonra gerçek hediyemi ve yaptığım -en azından yapmaya çalıştığım- pastayı verdim Aslında gitar veya mikrofon alasım yok değildi. Belki grubun üyesi olmaya yine zorlardım. Tamam her şekilde yanımızda ama sahnede de olsun istiyorum. Çok mu sayın günlük? Her neyse tabiki de yine dayanamayıp bunun muhabbetini açtım. İleride sesim falan kısılırsa ya da bir şekilde sahneye çıkamazsan yerine geçeceğine söz verdirttim. Ne yapsam, tebeşir tozu mu içsem?
26 Mayıs
Konserimiz çok yakında heyecandan öleceğim galiba. Louis ile bugün ilerideki hayranlarımızla nasıl konuşacağımızın provasını yaptık dünyanın en saçma anı falandı. Sonra Ufukfangirl taklidiyapıp yanağımdan öpünce Kıvanç onu dövdü. Hala gülüyorum. Niall da "Yazık size. " diyip ders çalışmaya döndü. Yani klasik bir gündü.
28 Mayıs
Şuan sahildeyiın Bugün bomboştu okul bitsin diye bekliyorum sadece. Sonra her günümü grubum ve sevgilimle geçireceğim. Kuma hayalimdeki stüdyoyu çiziyorum. Gerçi bir oda olsa da olur ama olsun lütfen ya. Zayn'in evinde bir odayı stüdyo olarak kullanmasak daha iyi olacak.
Defteri kapatıp derin bir nefes aldım. Bir yandan içim acırken bir yandan güzel hissediyordum. Bu anları yeniden yaşıyor gibiydim.
Üzerimdeki basketbol şortuna ve beyaz tişörte baktım. Pekala, idare ederdi. Telefonumu cebime atıp defteri elime aldım.
Dışarı çıktığımda motorumun olmadığını hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Stüdyo çok uzaktı.
Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Etraf bomboş ve sessizdi. Huzur dolu bile diyebilirdim.
Adımlarım beni sahile getirmişti. Yüksek bir yerdi. Hafiften yükseklik korkum olduğu düşünülürse tam kıyıya oturup denize bakmak benim için fazlasıyla garipti.
Defteri açıp okumaya devam ettim.
1 Haziran
Bugün Zayn bizdeydi. Her zamanki gibi benden çok Ruth ile ilgilendi. Ona çaktırmasam da böyle olması feci hoşuma gidiyor. Ne bileyim, ileriyi hayal ediyorum da, çocuk evlat edindiğimizi falan. O böyle düşünüyor mu bilmiyorum ama ben geleceğimde sadece onu istiyorum Tabi bir de şarkıcı olmak falan var.
16 Haziran
Günlüüüük. Ölüyorummm, valla ölüyorum! Yarın heyecandan falan ölmem umarım.
Saat iki. Aslında teknik olarak 17 Hazirandayız ama olsundu. Ya resmen ilk büyük konserimiz var. Bir cafe veya bar değil, bildiğiniz hani sahne var, kocaman. Şarkılarımı unuturum diye bile korkuyorum. Mükemmel olamam diye. Üç saat önce Zayn ile konuştuk ve ona uyuyacağımı söyledim ama boş boş dolanmaktan başka bir şey yapamıyorum ÇOK HEYECANLIYIM, LANET OLSUN!
Günlükler iyi dilek dileyebiliyorsa hepsini benim için kullan tamam mı, canım günlüğüm?
Şimdi uyumam lazım yarın Zayn geldiğinde uyuyor olursam annemle birlik olur kafamdan aşağı su döker kesin.
Defteri kapatıp derin bir iç çektim. Ağlamayacağım. Ağlamayacağım. Ağlamayacagım. Sanırım ağlayacağım.
"Kendini tutman anlamsız." dedi bir ses.
Yanıma baktığım an gördüğüm Liam ile gözlerim kocaman oldu.
"Hayal mi görüyorum?" dedim gözlerimi ovuşturarak.
"Elbette hayal görüyorsun. Benim günlüklerimi okuyarak sabahladıktan sonra başka şansm mı vardı?"
"Gerçekçi görünüyorsun." dedim dikkatle bakarak. Üzerinde siyah bir pantolon ve içine sokuştuğu beyaz tişörtü vardı. Ölmeden önce o konserde giydiği şeyler.
"Belki de gerçeğimdir, ha?" Kendimi tutmayı bırakarak ağlamaya başladım.
"Liam. Ben başkasına seni seviyorum dedim."
"Teknik olarak, bana dedin. Ayrıca ağzından çıkanın ne önemi var? Ben, beni sevdiğini biliyorum. Hep biliyordum, son nefesimi verirken dahi biliyordum."
"Keşke gitmeseydin. Keşke izin verseydin daha çok sevseydim."
"Özür dilerim, inan bunu ben istemedim. Sonsuza kadar yanında kalmak isterdim."
"Daha ne kadar sürecek bu?"
"Ne?"
"Ayrılık. Kimsem yok benim Liam."
"Grubunuz var."
"O senin grubun! Ben hiçbir zaman oraya ait olamayacağım."
"Olmak zorundasm." dedi derin bir nefes alarak.
"Ya istemiyorsam? Ya ait olmak istediğim sensen?"
"O zaman benimle gel."
"O nasıl olacak?"
Elini uzatıp elimden tuttu ve ayağa kaldırdı.
"Gözlen'ni kapat. 3'e kadar say ve aç. Sonra ne yapman gerektiğine sen karar vereceksin."
Dediğini yapıp gözlerimi açtım. Gitmişti. Metrelerce aşağımdaki denize baktım. Sanki biri yeni atlamışcasına köpüklüydü.
Ne yapacağımı biliyordum.
"Özür dilerim Louis, Niall. Sizi yarı yolda bırakacağım için. Özür dilerim anne ve babam, her ne kadar beni görmek istemeseniz de ben sizi hep sevdim. Ve özür dilerim Ruth, abin olamadığım için."
Özür dilerim Liam. Güçlü olamadığım için. Hayallerini sürdürecek kişi ben değilim. Özür dilerim.
Artık dayanayamıyorum. Yapamıyorum. Acı beni yiyip bitiriyor. Yaşayamıyorum.
Özür dilerim mavi deniz. Katil olacağın için. Gözlerimi yumdum.
"Zayn, sevgilim. Hadi, gel." dedi Liam'ın sesi.
Ve kendimi mavi sulara bırakırken bir kez daha bile düşünmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gittin gideli. || ziam.
FanfictionHikayenin tüm hakları saditsair'e aittir. Siyah beyazmış artık dünyanın rengi.