I. Strawberry Cake

1.9K 71 19
                                    

Kırmızı, dolgun, sulu. Çilek gibi.

Pansy Parkinson, önündeki iksir kitabı yerine altın çocuğu inceliyor, sıra dudaklarına geldiğinde açlığını bastıramazken kitabı sertçe kapatır.

Harry, gözlerin farkında, ama pek umursamazken, genç kızın "Potter'ı Öldürme Planları"na bir yenisini eklediğinden emindir. Kitabın gürültüyle kapandığını duyunca yeşil gözlerini ona çevirir.

"Kitabı parçalama Parkinson. Ben hala buradayım."

Pansy, kaşlarını çatarak iksir ortağına bakarken, bir an sonra ne demek istediğini anlamış, gözlerini devirir ve genç adamın elindeki kalemi çekerken,

"Yürü Potter. Gidiyoruz."

"Ne- Çıldırdın mı Parkinson?"

Harry, cevap yerine kravatından çekilerek dışarıya çıkartılırken hala olanları anlamıyor, genç kızın onu nereye sürüklediğini merak ediyorken mutfak yolunu gördüğünde kaşlarını kaldırır.

"Mutfak mı? Ev cinlerini görmeye katlanıyorsan gerçekten acıkmışsın demektir."

"Evet, Potter. Seni bile yiyebilirim."

Pansy sırıtarak mutfağa girerken, Harry hafif şok olmuş, üstüne atlayan ev ciniyle uyanır.

"HARRY POTTER EFENDİM! HOŞGELDİNİZ."

"Do-dobby. Çekil üstümden. Dobby. Hemen."

Dobby, efendisinin isteğini yerine getirip pantolonunun paçasını bırakırken gözleri slytherin prensesine kayar, mırıldanarak,

"Ne istemiştiniz Pansy Parkinson efendim?"

Pansy'nin gözleri parlak yeşil bir taşı andırıyorken, Harry de onun ne istediğini merak ediyor, duvara yaslanarak bekler.

"2 dilim çilekli pasta. Çilekleri bol olsun."

Dobby, "Hemen efendim." diyerek koştururken Harry, genç kadının tercihini beğenmiş, gülümseyerek,

"Gece gece çilekli pastayı aklına getiren şey nedir Parkinson?"

Pansy gülümseyerek bir an genç adamın dudaklarına bakar, sonra başını çevirirken çilekler için sabırsızlanıyordur.

"Bu.. muhteşem. Sen bir dahisin Parkinson."

İkisi kütüphanenin büyük camının önüne oturmuş, pastalarını yerken, yazın habercisi olan tatlı esinti genç kızın simsiyah saçlarını uçuruyordur.

Gryffindor Kralı ve Slytherin Prensesi, unvanlarından, iksirlerden, büyülerden ve savaştan uzak, iki normal genç olarak pastalarını yerken Pansy Parkinson karşısındaki düşmanı olmasa ne yapacağını çok iyi biliyor, ama onun yerine çileğini kemirmeye devam ederken Harry dudaklarındaki kremadan habersizdir.

Pansy dayanamayarak sırıtır, genç adam bu sefer ne olduğunu bakışlarıyla sorarken, Pansy'nin dudaklarını göstermesiyle kaşlarını çatar.

"Ne var-"

"Krema Potter. Dudağına bulaşmış."

Harry ohlayarak parmağını yanlış yere götürürken genç kız onun şapşallığına gülüyor, kendi parmağını kremanın bulaştığı tarafa sürerken,

"İşte burası. Çilekli pasta için benden hevesli olacağın kimin aklına gelirdi.."

Harry gülümseyerek bakışlarını Pansy'ye çevirirken, genç kadın parmağındaki kremayı diliyle temizliyor, ve aynısını Harry'nin dudağına da uygulamayı düşünüyorken genç adamın kalp atışları hızlanmıştır, yutkunur.

"Konuşma Potter."

Genç kadın uyarısından sonra yavaşça Harry'nin kucağına geçer ve bir eli onun göğsünde, diğeri pencerenin kenarına tutunuyorken kendi 'çilekli pastası'nı tatmak için eğilir.Harry, genç kızın dilini hissettiği an başını duvara yaslayarak gözlerini kapatır. Lanet olası kadın ne yapıyordur, o onun düşma-

"Aç gözlerini."

İki yeşil çarpışırken Pansy kremayı emmiş, dili dudakların üzerinde geziniyorken Harry daha fazla dayanamaz, genç kadını sertçe başından çekerek dudaklarına yapışır, elleri minicik eteğin içinde dolanır, Pansy ona daha da yerleşirken, nefessiz kalmaları önemli değil, sadece bu anı yaşamak istiyorlardır.

Harry, ellerini genç kadının beline çıkarmış onu sararken rüzgar şiddetini arttırmış, genç adam hafifçe onu öpen güzel dudaklardan ayrılarak,

"Tadı nasıldı?"

Pansy yanan gözlerle ona bakarak dudaklarını yalar.

"Mmm.. Çilekli pasta gibi."

Harry sırıtarak ona bir dilim daha vermeye hazırlanıyorken, gökyüzündeki yıldızlar artık daha parlak, hayat çok daha lezzetlidir.

Harry&Pansy :: DestinyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin