One, Two, Three! Fine.

66 12 0
                                    


내 손을 잡고 웃어.

--

12. Bölüm

"Bakın onu görmemiz gerek. Anlamıyorsunuz."

Görevli onaylamayarak kolunu Moon'dan kurtardı. "Şuan çok sinirli. Zorla sakinleştiriyoruz. Olmaz. Mümkün değil."

"Bakın, Jungkook şurada. Onu gerçekten zorlandığım bir yoldan getirdim ve ağlamasını durduramıyorum. Geri öylece götüremem. Sizden tek istediğim sadece Jin'e Jungkook'un geldiğini söylemeniz. O eminim görmek isteyecektir."

Kadın hâlâ kaşları çatık bakarken Moon ona biraz daha yaklaşarak başını dikleştirdi. "Belki de sizin beceremediğiniz sakinleştirmeyi Jungkook yapar, ha? Kovulmak mı istiyorsunuz? Namjoon hyunga haber vermeli miyim?"

Jungkook dolu gözleriyle Moon'u izliyordu. Bir an önce Jin'i görmek istiyordu. O ne halt yiyordu orada?!

"Hadi!" Görevli sıkıntıyla dönerek büyük kapıdan geçti. Moon ise hızlıca Jungkook'un yanına döndü. "Bir şey mi oldu? Göremeyecek miyim?"

"Hayır hayır. Göreceksin. Gerekirse burayı ayağa kaldırırım. Sen ağlama yalvarırım. Bok gibi hissediyorum."

"Geçin." Moon görevlinin kaba tavrını yok sayarak kalktı ve Jungkook'u kapıya doğru itekledi. "Bu oda." Jungkook merakla beklerken Moon kapıyı uzanarak açtı ve Jungkook'u ilerletti.

Jin ayaktaydı. Oturmamış, öylece Jungkook'u bekliyordu. Moon'un onu kapı eşiğinden geçirmekte zorlandığını görünce yardım etmek için onlara ilerledi.

Jungkook şok olmuş bir halde onun yüzüne bakıyordu. Jin.. Çok kötü görünüyordu. Kendine bunu yapmış olması... Çok kötüydü.

Yine de suratını buruşturmamak için kendini sıkıyordu. Onu incitmek istemezdi.. Üstelik onun güzel kalbi karşısında. Yardımcı olmaya çalışması şefkat doluydu..

"Ben çıkayım."

Jin Moon'u onayladığında Jungkook'u ona emanet ettiğini bakışlarıyla belirterek dışarı çıktı ve kapıyı ardından kapattı. Yine de kapı önünden ayrılmamıştı. İçeride kavga ederlerse, Jungkook'u oradan alması gerekebilirdi.. İç çekerek yere oturdu ve sırtını kapıya yasladı.

"Hyung,"

Jungkook ona sarılmak için kollarını kaldırdığında Jin bunu yaptığı için mutluluktan gözleri doldu ve eğilerek kollarını Jungkook'a doladı. Jungkook'un sarılması için biraz uzanması gerekmişti ki, Jin de bunu fark ederek biraz daha eğildi. Bu.. Sadece gerçeğin tekrar ortaya çıkması gibiydi. "Öz-ür dilerim Jungkook-ah. Çok özür dilerim.."

Jungkook dudaklarını ısırarak geri çekildi. Jin'in yaralı yüzüyle karşı karşıya gelmişti. Ellerini kaldırarak yüzünü avuçladı. "Neden bunu yaptın hyung?"

Jin cevabı gülümseyerek vermişti. "Bilirsin, ben en çok yüzümü severim."

Korkarak bakıyordu Jungkook. "Bu yüzden.. Ona zarar gelmeli diye düşündüm.. Senin gibi." Jungkook dudakları aralanmış şaşkınlıkla onu inceliyordu. "Nasıl bu kadar aptal olabilirsin!? Seni affettiğimi söylemiştim!"

"Cezamı çekmedim Jungkook. Biraz olsun vicdan acımı dindiremedim. Çünkü sen, sen buna izin vermedin. O gün beni polislere ifşa etseydin, rahat olacaktım.. Suçumu ödediğim için, biraz olsun rahatlayabilirdim... Ama biliyor musun?"

Moon tırnaklarını dişleyerek içerideki konuşmayı dinliyordu.

"Şimdi daha iyiyim. Tıpkı senin gibi, bu suçu ömür boyu çekeceğim. İzlerin gitmeyeceğini söylediler-"

Young Forever | BtsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin