○Bilmezdim

17 1 0
                                    

Geçmiş insanın ayağına dolanan bir  pranga.

Mahkum eder, önünü görmene engel olur bağzen nefesine karışır, geçmişin mahzenine tutsak  eder canını yakar ta ki son nefesini alana kadar..

"Ben Şura, ablasına hayat olmak için doğmuş ve yolda ezilen kuşun bile hakkını savunmaya çalışan, hayatı boyunca ailesi dahil kimseye boyun eğmeyen, özgürlüğe, adalete tutkun bir genç kadın uzaktan sizler gibiyim hiç bir farkım yok daha doğrusu yoktu bende öyle zannederdim. Bilemezdim aldığım nefesin bile bende ödünç olduğunu, ve  adaleti sağlamak bu kadar zormuydu sahiden? Ben hayatımı verdim, sırf adalet yerini bulsun diye..."

18 Yıl Sonra

Avucum da sıktığım toprak öylesine bir toprak değildi, o benim babamın üstünü örten yorgan gibiydi, ona ait, ondan bir parça gibi.

Omuzum da varlığını hissettiğim ellerin sahibine dönmeden yeni atıldığı için nemli olan toprağı son bir kez aldım avuçlarıma,
Yağmur git gide arttırıyordu şiddetini ve omuzumda ki ellerin ağırlığı bir an bile eksilmiyordu eksilmesinde bana güven veriyordu o eller tıpkı babam gibi yağmurla gelen toprak kokusunu çektim içime ölümden sonra ki hayatın kokusuydu benim için toprak kokusu insana ölümü hatırlatıyordu.

Ellerime bulaşan toprakları silkeledim mezar taşına takıldı gözüm "ŞEHİT KOMİSER ORKUN ALUÇLU" benim canım babam benim kahramanım baba işte baba canım kanım erken veda ettik biz birbirimize çok erken oldu bu veda tamam kabul her ölüm erken ölümdür ama ben daha 18 yaşındayım baba, çok erken geçmedinmi benden kimsesiz bırakmadınmı küçük kızını şu hayatta tek başıma kimsesiz kalakaldım baba oysa o evde yaşadığımı fark eden tek kişi sendin şimdi olsan 'annen var' derdin

Annem mi var sahiden?

"Şura hadi amcası gitme vakti geldi"

İçimi güven dolduran bu ses, babamı hatırlatıyor bana, hele yeşil gözler aynı sen baba.

Kafamı kaldırıp omuzum da duran iri ellerin sahibine çevirdim başımı yeşil gözleri kızarmış göz altları şişmiş ve torbalaşmıştı.
başımı sallamakla yetinerek son kez baktım babama mezar taşını okşadım öptüm,

'Senin yanakların bu kadar soğukmuydu baba?'

Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip doğrulmadan hemen önce babamın mezarının yanında ki mezar taşı ilişti gözüme
'ŞULE ALUÇLU'
bakışlarımı mezar taşından kaçırıp ayaklandım sanki ona merhaba dememişimde bana kırılmış gibi hissettiriyordu, babana kavuştun Şule, babama kavuştun, ne şanslı kızsın ölü halini bile deli gibi kıskandım hep, karşım da canlı kanlı olsaydın ne yapardım bilmem.

Mezarlıktan çıkmış amcamın arabasında eve gidiyordum, annem teyzemlerle gitmeyi tercih etmişti hoş amcamlarla gitmek istese ben teyzemlerle giderdim amaç ona gözükmemek. Normal bir anne kızın şuan birbirine sarılıp ağlaması gerekirken o tek ağlıyor ben ise tek başıma susuyordum. Ne tuhaf dimi insan oğlu acısını bile eşit yaşıyamıyor bunu bu gün canım, babamın cenazesinde fark ettim.

Yengem her zaman ki şevkatli ses tonunu koruyarak

" Kuzum sen sabahtan beri ağzına tek lokma sürmedin acıkmışsındır amcan yol üzerinde bir yerde dursun da karnını bir güzel doyuralım"

Amcam onu tastikler sesler çıkarırken ben ikisinede kafa sallamakla yetindim

"Düşünmen yeterli yenge ama içim almıyo işte anlayın beni "

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 21, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonsuza Kadar Uyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin