Anlaşma

747 43 24
                                    

Sabahın erken saatlerinde, güneş ışığının yüzünün sol tarafını aydınlatıp, rüzgarın saçlarını okşarkenki nazlı edasıyla uyandı -ki ne yazık ki öyle olmadı. Ziline defalarca basılıyor, alarmlar aynı anda birbirine karışmış melodilerle ötüyor, gök gürlüyor, yağmur damlaları hışımla cama çarpıyor, kapısı ise ardı ardına yumruklanıyordu. Bu rahatsız edici seslerle birlikte irkilerek yataktan düştü, "Hay sikeyim. Kapıyı böyle çalan her kimse, anal deliğinden gırtlağına kadar saksofon sokup 7. senfoniyi çalacağım." En sevdiği terliklerini ayağına geçirmeden, ayaklarını yere sürte sürte kapıya doğru ilerledi. Dişlerini fazla sıkmanın etkisiyle başının ağrıdığını hissederek sol eli yardımıyla çenesini iki yana oynattı. Kapı kulpunu kavramadan hemen önce, çenesindeki elini ensesine attı ve kapıyı açtı. Kapıyı açmasıyla birlikte içeriye iki kişinin daldığını gördü. Gözlerini irice açarak karşısında duran iki yabancıya baktı. Düzeltiyorum. Yabancı mı demiştim? Aaron ve Seungri. "Bu salaklar ne yapıyor böyle?" diye geçirdi içinden. "Evime hangi hakla izinsiz bir şekilde, bu derece kaba, paldır küldür girebiliyorsunuz siz?! Aptallar!!" Aaron nefesini düzenlemeye çalışırken az önce kendisini ve yakın arkadaşını azarlayan editöre baktı. Ellerini dizlerine koyup eğilirken, sol elini dizinden çekerek nefes nefese kapıyı işaret etti, "K-Kapıyı kapat, lütfen. Soğuk." Jiyong anlamsızca karşısında duran iki salağın üzerinde gözlerini gezdiriyordu.  Yere çömelmeden hemen önce kapıyı usulca kapattı. Ellerini dizlerinin üzerine koyup derin bir nefes aldı ve sakin görünmeye çalışarak gülümsedi. "Siz iki salak-" Seungri eliyle ona susmasını işaret ederken gözlerini kapattı ve derince bir iç çekti Jiyong. "Tamam, anlatın." Seungri, saçlarından yüzüne damlayan su damlalarını elinin tersiyle silerken yanındaki kıvırcığa en sinirli bakışlarından birini gönderdi "Bu enayiyi gey barındayken gördüm. Kendisi gibi transeksüel olan geylerle takılıyordu. Ama bu geri zekalı ben engel olmasaydım az daha tecavüze uğrayacaktı." dedi tek nefeste. Jiyong duydukları karşısında gözlerini irice açtı, kaşlarını yavaşça kaldırdı ve birden  yüksek sesle kahkaha atmaya başladı. Ardından ayağı kalkarak karşısında duran iki arkadaşının kulaklarından yakaladı, kulaklarını çekerken sinirle bağırmaya başladı "BU YÜZDEN Mİ SABAHIN KÖRÜNDE KAPIMI BÖYLE YUMRUKLAYIP ÇALIYORDUNUZ?! GERZEKLER!!" Seungri ve Aaron aynı anda "HYUNG!! YAPMA!!" diye ciyaklarken, Aaron ani bir hareketle doğrularak Jiyong'un geriye doğru sendelemesini sağladı. Aaron, 1.90 kadar vardı. Aniden ayağı kalkması doğal olarak Jiyong'un sendelemesine neden olmuştu tabii. Ne de olsa aralarında 13 santimlik bir boy farkı vardı. Aniden duraksadı Jiyong, alnını kırıştırarak büyük bir şaşkınlıkla Seungriye doğru yöneltti bakışlarını. Seungri, az sonra kendisine yöneltilecek soruyu anlamışçasına başını öne doğru eğdi ve alt dudağını dişleri arasına sıkıştırdı. "Sen gey barı mı dedin, Seunghyun-ah?" Jiyong başını yana yatırırken Seungri'nin vücudundaki tüm kan çoktan yanaklarına hücum etmişti. "B-bunu sonra k-konuşsak" diye kekeledi ve hızla kapıya doğru atıldı Seungri. Kapı kulpunu kavradığı sırada Jiyong Seungri'nin bileğini kavrayarak ona engel oldu. "Hayır, burada kal. Üstün sırılsıklam. Biliyorum evin tam karşıda ama işe geç kalıyoruz. Benden bir şeyler giy." Aaron'a doğru dönerek az önce tuttuğu bileği serbest bıraktı, "Sen de git banyodan havlu al ve saçlarını kurula. Seungri, sen de onunla git. Sonra odama gelin size giyecek şeyler vereyim." Bir an duraksadı ve arkasına dönüp odasına doğru ilerlerken mırıldandı, "Gerzekler."

 

Jiyong öğle arasının verdiği rahatlıkla yumuşak koltuğundan kalkmaya yeltendi, aşağı kata inip kendine bir karton bardağında kahve alacaktı. Omuzunda hissettiği baskıyla yeniden yerine oturmak zorunda kaldı. Sinirle dudaklarını araladığında hızlıca dudaklarını birbirine bastırdı. Onu yerine zımbalayan kişiye bakmayı akıl etmesi iyi olmuştu. En azından, içinden böyle geçirmişti Jiyong. Yanına oturan bedene bakmadan eline bir kalem aldı ve kalemi parmakları arasında oynatırken iç çekti. "Buraya ne için geldiniz, Haruki-san?" Akihiko etrafına bakınıp sakin ortamdan cesaret ederek iki parmağıyla karşısındakinin çenesini kavradı ve yüzünü kendininkine doğru çevirdi. Jiyong anın şaşkınlığı ile kalemiyle oynamayı bıraktı ve refleksle Akihiko'nun gözlerine baktı. "Bugün içmeye gidecektim. Yanımda götürecek birilerine ihtiyacım vardı ve aklıma ilk sen geldin." Jiyong sandalyesini geriye doğru iktirerek çenesini kavrayan parmaklardan kurtuldu ve ayağı kalkarak ellerini cebine soktu, "Mangakaların genelde evlerinde oturup bir şeyler yazmakla meşgul olduklarını, editörlük binalarına bile zar zor uğradıklarını sanırdım Haruki-san. Bana sorduğunuz için minnettarım fakat üzgünüm, gelemem. Birlikte gidecek başka birini bulursunuz umarım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 04, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gerçekler, Hikayelerden Daha Tuhaftır.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin