Neydi o kelime? Kendi kendime sorgulamadan duramıyordum.Ağır geliyordu.Kaldıramayacağım türden.Gereğinden fazla mı düşünüyorum? O yüzden mi bu kalbimdeki kalabalık. Hani balık hafızaydım? Sadece bunda mı işe yaramıyordu? Sanırım kelimeyi buldum...
"Hey! Beni dinliyor musun?"
Neşe.
"Sen ciddi misin,Val?"
"Ne-Ah!"
Alnıma yediğim dürtüklenmeyle kendime geldim.Abimi resmen unutmuştum.
"Yine ne düşünüyorsun?"
"Anahtar kelimeyi."
"Anahtar kelime mi?"
"Bir şey düşünüyordum.Ve sonunda cevabını buldum.İşte bu!"
Hazır bahsetmişken...Artık uygulama zamanı geldi.Fark ediyordum ki şu 17 yılı boşa harcamışım.Ne demeye aptal gibi kendimden geçiyordum ki?
"Ne düşünüyordun ki? Hem sen beni neden dinlemiyorsun? Sana Helin'in neden ayrılmış olabileceğini soruyordum?"
"Düşünmemenin yolunu buldum abi! Düşünmemenin yolunu..."
"Bak ya. Küçük hanım,beni ne zaman tınlayacaksınız çok merak ediyorum. Bu renkli odada durmaktan ve senin beni dinlemeni beklemekten hoşnutum mu sanıyorsun?!"
Abimin dedikleriyle kendime geldim.Saçmalıklarımı daha sonra düşünmek için sayısını bilmediğim kadar kenara bırakılmış düşüncelerle dolu,tozlu rafıma kaldırdım.
"Özür dilerim,kafam yerinde değil.Ee anlat bakayım ne yaptın kızcağıza?"
"Ne mi yaptım? Hiçbir şey. Mutlu mutlu oturmuş,yemek yiyorduk bir anda 'ayrılalım' dedi."
"Sebebini sordun mu peki?"
"Hayır."
"Ne? Ben seni cidden anlamıyorum. Abi kusura bakma da salak mısın?"
Koluma hafifçe vurdu.Hayır,neden kahrını ben çekiyorum ki.Sebebini ona sormayıp benden çözüm beklemesine anlam veremedim cidden.
"Ne yapayım,çok sinirlendim kalkıp gitim."
"Tamam şimdi sinirin geçtiğine ve üzüldüğünü anladığına göre gidip ona sormayı dene."
"Ya aslında şey, yani..."
İç çektim.Kesinlikle bir hata yaptı.
"Dökül."
"Bir erkek arkadaşıyla konuşuyorlardı.Ben de gidip çocukla konuştum ve uyardım."
Elimi dramatikçe alnıma götürdüm.
"Ah.Bu günleri de mi görecektim.
Daha yeni söz vermiştin. Bundan önce tam dört arkadaşına da aynı şeyi yapmıştın. İki tane dövdüğünü saymıyorum bile."Göz devirdi.Gözleri neden bu kadar güzel diye düşündüm.Ela gözlü bir abim vardı.Ben ise kahverengi gözlüydüm.Annemi saymıyorum bile...Yeşil.
"Onlar da sarkmasaydı.Kıskanıyorum."
"Git,onunla konuş ve hallet.Kızın yerine ben yoruldum be artık.Acıktım ben hadi mutfağa."
Ayaklarımı yatağımdan sarkıttım.Kalkıp masamdaki telefonumu aldım.
"Ama-"
Sesimi duyar gibi telefon çaldı. Annem.
"Alo?"
"Napıyorsunuz tatlım?"
"Yemek yemeye gidecektim ama abim beni sürekli meşgul ediyor anne."
Ona bakıp sinsice güldüm.Gözleriyle dövdü.Evet,tabi ki böyle bir yeteneği var.
"Ben iki gün gelemeyeceğim.Aylin teyzenle işimiz var.Buzdolabında yeterince yemek vardı.Abine de söyle seni rahat bıraksın.Ve eve birini sokmasın.En son arkadaşı geldiğinde neler oldu biliyorsunuz."
Gülmeden edemedim.Ne mi oldu?
Abim yeni biriyle tanışmıştı ve tekin biri gibi görünmediğini söylediğime rağmen konuşmaya devam etmişti.Bir gün,biz yokken eve davet etmiş ve abim tuvaletteyken televizyonu alıp gitmiş.Biraz trajikomik herhalde."Tamam anneciğim.Abim uslu duracak."
Bana sinirle baktı.Dil çıkardım.
"Öpüyorum.Dikkat edin."
Telefonu kapattım.
"Annem iki g-Ah!"
Abimin bana yastık fırlatmasıyla dengemi kaybedip yere düştüm.
"Of abi. Agresif oldun iyice.Dua et büyüksün."
"İbim isli diricik inni." diyerek beni taklit etti.
"Her neyse ya.Hadi,acıktım ben."
Birlikte mutfağa gidip buzdolabındaki her şeyi yedik.Tabiri caizse; hayvan gibi.
Salona gidip biraz televizyonda gezindim.Madem annem yoktu. Birazcık geç uyuyabilirdim değil mi?Odama gidip biraz sosyal medyada takıldım.Abimin seslendiğini duydum."Val!Ben Helin'e gidiyorum.Belki dönmem.Hadi görüşürüz."
Ne?Bu karanlık gecede,bu korkutucu evde,bu yalnızlıkla...beni bırakıp gitti mi yani? Korktuğumu bilmiyor muydu bu salak ya. Abartmadım bence.Telefon zil sesimin çalmasıyla kendime geldim.Ekranda bilmediğim bir numara yazıyordu.
"Efendim?"
"Alo?"
"Kimsiniz?"
"Ben şeyle görüşecektim."