Herkezden, herşeyden nefret ediyorum daha fazla dayanacığımı sanmıyorum, yeter artık gözlerimi her kapattığımda o acıyı hissediyorum her yerimde. Ağlamak istiyorum ama gözlerimden tek bi damla yaş bir gelmiyordu. Pes mi etmeliydim?
Bu sabahta hiç bir şey olmamış gibi işe gidicektim buna mecburdum elimden hiç bir şey gelmiyordu. Evi geçindirmem gerekiyodu.
İşe gitmek için üstüme rahat bir şeyler giyip hemen evden çıktım. Çünkü geç kalmıştım. Saat 8'de işte olmam gerekiyordu ama şimdi saat 7 buçuktu yarım saatte işe nasıl varacağımı bilmiyordum çünkü evimden işime gitmem 40 dakikayı buluyordu.
Otobüsü beklemekte cabasıydı. Bu sefer kesin işten atılacaktım bu aralar hep geç kalıyordum ve benim herkesin patronundan daha farklıydı. Çok anlayışlı bir adamdı.Beni çok iyi anlıyordu. Bir babanın kızına gülümsemesi gibi gülümsüyordu her zaman bana.
Ama bu şişman, koca göbekli, tatlımı tatlı bir patron için bile fazlaydı. İşe tam 10 dakika geç kalmıştım. İşe koştura koştura vardığımda nefes nefese kalmıştım.
Ellerimi dizlerime koyup derin derin nefes alıyordum. O kadar yorulmuştum ki öleceğimi düşündünmedim değil. Nefes alıp vermem düzeldiğinde hala yaşadığım ve patronuma yakalanmadığım için şükrediyordum.
Bu kadar dinlenmemin yeterli olduğunu düşünerek masamın başına geçtim.Muhasebede çalışıyordum hesap kitap işleri yapıyor dosyaları düzenliyordum.
İşimi seviyordum da şu üstümdeki ağırlık ve bıkkınlık olmasaydı çok daha iyi olabilirdim. Bunun için kendime küfrediyor ve sövüyordum.
Aslında her şeyi kendim yapıyordum. Hayata biraz daha pozitif baksaydım belkide böyle olmazdı. Ama kafamı nereye çevirdiğim de, gözlerimi her kapadığım da babamın anneme yaptıkları eziyetler aklıma gelirdu. Aklıma geldiğinde kendime zarar vermek, o aklımda ki görüntülerden kurtulmak istiyordum.
Babamdan nefret ediyordum. Onun şu anda nerede olduğunu bilmiyordum ama mutlu olduğuna ve hergün bir orospu ile birlikte olduğuna süphem yoktu...
Düşüncelerim arasından patronumun sesi ile kendime keldim. Bu kötüydü çünkü işimi yapmayıp düşüncelere dalmıştım.
Patronum, o her zaman ki şirin gülüşüyle''Odama gelir misin Ömür'' dedi. Aslında ,niçin çağırdığını tahmin edebilmek hiç te zor değildi.
Bende gülümseyerek "Tabiki Ziya Bey" dedim. Kendime çeki düzen vermem gerekiyordu artık. Eğer beni işten çıkaracağını söyler ise ayaklarına kapanıp af dilemeliydim ve kendime bu sefer gerçekten çeki düzen vermeliydim.
Düşüncelerimin arasında kurtulup Ziya Bey'in odası gittim. Kapıyı açtığımda ayaklarım titremeye başladı. Nedenini anlayamadım. Ayaklarımda ki bu titremeyi bir türlü durduramıyordum. Bu da panik olmamı sağlıyordu. Oysa her şeyi planlamıştım ama şimdi yapacağımı pek sanmıyordum.
Patronum içeri girdiğimde o beni benden alan gülüşüyle bana bakıp gelmemi işaret etti. Elinde de bir düzine dosya vardı.
Yanına gittim bütün dosyaları kucagıma koyarak. " Bu aralar çok geç kalıyorsun Kayla üstelik işlerinide aksatıyorsun. Lütfen kendine çeki düzen ver. Bunu söylemek zorundayım ama seni kovmak zorunda kalabilirim. Eğer kovulmak istemiyorsan işine dört elle sarıl. Sana fırsat veriyorum bu dosyaların hepsini düzenle sonra tekrar gel bundan iki üç düzine daha var." dedi ve gülümsedi.
Söylediklerini duyunca ağzım kulaklarıma vardı. Ne yapacağımı bilemediğimden bende gülümseyerek "Tabiki çok teşekkür ederim hakkınızı nasıl öderim. Sizin güveninizi boşa çıkarmayacağım" dedim ve hemen masamın başına döndüm
Mutluluktan havalara uçuyordum. Bu sefer gerçekten hazırlamıştım kendimi. Ben böyle patronu nerde bulabilirdim ki. Hemen kendimi vitesleyip işimin başına dönmeye karar verdim.
Masam dosyalarla doluydu. Önceki geçiktirdiklerim de cabasıydı. Ama gözümü korkutmadı. Resmen boka basmaktan döndüm. Bunu bir dönüm noktası olarak düşünerek işime yoğunlaştım...
* * *
Sonunda bütün işlerimi bitirmiştim. Gözlerimden uyku akıyordu. O kadar yorulmuştum ki kafamı koyup uyuyabilirdim.
Patronum yarında bu kadar dosya olduğunu söyleyince hayattan soğudum resmen. Ama bu kadar çabuk pes etmeyecektim. İçime bir anda güç geldi buğün kendime inanamıyordum. Demek ki isteyince yapamıyacak hiç bir şey yokmuş...
Masamı toparlamaya karar verdim. Sonra evime gidebilirdim. Bilgisayarımı kapatıp çantama koyarken yere bir küçük bir kağıt düştü. Kaldırıp kağıda baktığımda üstünde küçük bir not yazıyordu.
"Merhaba Simay O küçük hayatının sonuna geldin. Bu kağıt senin için bir başlangıç. ;)"
"Bu bölüm fazla kısa oldu. Bir dahaki bölüm daha uzun olacak yorumlarınızı eklemeyi unutmayın düşüncelerinize ihtiyacım var :)))))"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgedekiler
Teen FictionHayatımın yaklaşık yirmi bir yılını yanlız geçiriyordum. Buda yaklaşık tüm hayatım kadardı. Içimde binbir türlü çığlıklara karşılık verdiğim sessizlik beni daha da yıpratıyordu. Hayatıma bir anda giren iki insan yanlızlığımı gidermek için gönderile...