1- Lower Lip

4.4K 355 552
                                    

19.4.5

Kulakları sağır eden gürültünün arasında kendi dünyamızı yaratmış gibiydik. Eğleniyorduk. Ya da eğlendiğimizi sanıyorduk. Belki de yaptıklarımız başkaları için aptallıktan farklı değildi. Ancak başkaları sikimde de değildi. Kurduğum dünyanın merkezi bendim. Sadece ben...

Kırmızı ve mor ışıkların altında, hiç bilmediğim dillerde çalan anlamsız müziklere eşlik ediyordu bedenim. Arkadaşlarımın çoğu dağıtmıştı kıçı başı. Benim de dağıtmama ramak vardı sanki. Hissediyordum bunu. Adını bilmediğim ve merak da etmediğim şarkının en can alıcı noktasında patladı kulüpteki herkes. Dans edenler zıplamaya başladılar oldukları yerde. Sırtıma sertçe çarpan bedenle ileri doğru sendeledim. Kaşlarım çatıldı, gözlerim kısıldı ister istemez. Kurduğum dünyaya düşen davetsiz misafire çevirdim sert bakışlarımı.

"Ahhhh... Afedersin. Başım döndü bir anda. Üzgünüm. Gerçekten üzgünüm özür dilerim."

Ellerini teslimiyetle kaldırıp bilinçsiz bakışlarıyla geri geri yürümeye çalışan bedeni süzdüm hızlıca. İncecik, uzun siyah saçlı güzel bir kız. Çok güzel bir kız... Arkası dönük benden ya da bakışlarımdan kaçmaya çalışırken onun belini tutup kendine çeviren ve kızın omuzlarının üzerinden bana bakan adama takıldı sonra gözlerim. O çok güzel kızdan çok daha güzel olduğuna yemin edebilirdim o an. Çok, çok, çok daha güzel...

Kısık gözlerime aynı şekilde karşılık verdi ilk başta. Belinden tuttuğu kızı arkasına geçirdi. Bakışlarımı diktiğim gözlerini hiç kaçırmadı gözlerimden. Gerginlikle kısılan gözlerim bu defa oyuncu bir hale büründü. Tek kaşımı havaya kaldırıp boynumu omzuma eğdim hafifçe. Bana olan bakışlarında anlamadığım, anlamlandıramadığım, adını koyamadığım bir duygu vardı sanki. Tıpkı benim gibi tek kaşını kaldırdı. Tıpkı benim gibi eğdi boynunu omzuna. Gözlerimi kaçırmak için çıldırıyordum o an. Ancak girdiğimiz bu savaşta ilk pes eden ben olmayacaktım. Olamazdım. Ben pes etmek nedir bilmedim hiçbir zaman. Pes etmek için de doğmadım...

Eğdiği boynunu yavaşça kaldırdı. Alnına dökülen saçlarının arasından geçirdi parmaklarını. Kaldırdığı tek kaşını indirdi. Parmaklarıyla geriye taradığı saçları yüzünden çekilince daha da ortaya çıktı güzelliği. Hayatta gördüğüm en güzel adam olduğuna yemin edebilirdim o an. Ben de eğdiğim başımı kaldırdım tıpkı onun gibi. Yavaş yavaş... Bir an bile kopmayan bakışlarımız koptu benim yüzümden. Ya da onun yüzünden...

Alt dudağını ısırmıştı. Gözlerimin gözlerinden kaçması benim hatam değildi. Pes etmek... Asla değildi.

Tekrar gözlerine çevirdim bakışlarımı. Bu defa alttan bakışlarını gösteriyordu bana parlak gözleriyle. Dudakları kıvrıldı önce. Ardından gülümsedi kocaman. Gözlerini benden ayırıp etrafta gezdirdi rastgele. Sonra sırtını döndü bana. Aramızdaki bir kaç adımlık mesafeyi kapatmak için delirdim olduğum yerde. Arkasını dönmüş, kendi arkadaşlarıyla dans etmeye başlamıştı. Bir anda aramıza başka bedenler girdi. Etrafımda sallanarak dans eden bedenlerin arasından ona ulaşmak istedi içim. Artık eğlenmiyordum.

Kollarımda hissettiğim eller dağıttı dikkatimi bir anda. Aşağı yukarı hareket ederek tenimi okşayan parmaklara baktım. Uzun, kırmızı ojeli tırnaklar... Gecenin sonunda sırtımda kırmızı izler bırakmasını isteyerek buraya getirdiğim kırmızı tırnaklar... Yüzümü döndüm arkamdan arsızca bana sarılan bedene. Adını söylediğini hatırlıyordum aslında. Ancak adını hatırlamıyordum. Sırtımda kırmızı izler bırakmasını istedim diye adını hafızamda tutmama gerek yoktu zaten. Göz göze geldiğimizde yılışık, sahte bir gülücük verdi bana. Gözlerimi devirdim ister istemez. Yavaşça kolunu tutup uzaklaştırdım kendimden. Bakışları anında değişti. Anında asıldı yüzü.

Chapstick ✯ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin