Birinci Bölüm

325 10 5
  • İtfaf edildi Ayda'ya
                                    

Aydaya..

Sevgi neydi?

Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti..

Yüreğim kaydıysa günah mı?

Selvi Boylum Al Yazmalım'dan..

Sonbahara dönen ılık bir yaz günüydü. Sanırım Eylül'ün başıydı. Kemal ile dışarı çıkıp eğlenmeyi planlamıştık. Ama her zaman olduğu gibi büyük bir heyecanla eğlence planları yapıp ilerleyen saatlerde üzerimize ağırlık çöktüğünde dışarı çıkmaktan vazgeçebileceğimizin de farkındaydık. Evet tahmin ettiğimiz gibi dışarı çıkamadık ama bu sefer nedeni farklıydı. Daniel!

Daniel: Ana dili Türkçe olan birisi için de pek de alışık olmadığımız türden bir isim değil mi? Ben de Daniel ismini ilk söylediğinde şaşalamış, ne olduğunu anlamamıştım: Güçlü ve gür bir sesle "Merhaba, Ben Daniel" demişti. O şaşkınlıkla belli belirsiz "Tayfun" diyebildim, o sırada 'Acaba doğru mu anladım?' diye düşünürken 'Memnun oldum' bile diyememiştim. Kemal Daniel'in geleceğini biz dışarı çıkma planları yaparken "Bir çocuk gelecek, 26 yaşında bir doktor" diyerek belirtmişti. Ben de "vay kanka nerden de bulursun bu tipleri. Sorun olmaz, çıkmasak da olur tabi" demiş, arkadaşım adına mutlu olduğumu söylemiştim. Böylece yine bir Cumartesi gecesi dışarı çıkma planımız suya düşmüştü işte. Ama benim için yaşam enerjimi kökten değiştirecek bir sergüzeştin başlayacağı aklımın ucundan bile geçmemişti doğrusu.

Şunda bir dilbere gönül düşürdüm

Aldı beni kaşlarının arası

Hub cemalin gördüm, aklım şaşırdım

Yaradan Mevla'ya kaldı çaresi

Gevheri

Daha sonra Daniel bana Kemal'ı ilk gördüğünde beğenmediğini aslında gözüne beni kestirdiğini söyleyecekti. Benim ise yüz vermeden gidip yattığımı ekleyerek. Doğruydu, o akşam Daniel'in fütursuzca kendini anlatan sığ bir çocuk olduğunu düşünerek ve de Kemalle ikisini yalnız bırakma gayesi ile üzerimde ince bir battaniye ile yan odaya geçip yatmıştım. İyi geceler dediğimde Daniel'in "Otursaydın sohbet ediyorduk" dediğini ve benimse anlamadan sadece bir tebessüm edip yattığımı hatırlıyorum.

Uykum varken ayakta kalmanın bir faydası yoksa, uyku gözümde bir sevgili olur ve ona kavuşmayı çok arzularım. O sevgili bir adım ötedeyse onun kollarına atılmayayım da ne yapayım?

Yattım uyudum. Arada bir tuvalete gidip gelen ayak seslerinden ve Kemal ile Daniel'in gürültülü sohbetinden uyandığımı hatırlıyorum. Sanırım iki saat sonra da Daniel'ın gidişini duydum.

Ertesi sabah kahvaltıda Kemal aralarında bir şey geçmediğini acele etmek istemediklerini söyledi. Adı konulmuş bir şey olmadığını ve zamana bırakacaklarını ekledi.

Kahvaltıdan sonra Kemal'den çıkıp eve geçtim. Oradan da spora. Kemalin evi ile benimki arası üç yüz metre kadardır. Spor salonu da Kemal'in evinin tam karşısındaydı.

Spordan sonra en yakın arkadaşım Serkan bana gelmişti. Kemal'i de çağırdık. Klasik bir Cumartesi sohbetinden sonra dışarı çıkalım dedik. Kemal biraz naz yaptı, belki Daniel gelir dedi, ama gelirse o da gelsin diye Kemal'i de peşimize takıp Nişantaşı'na çıktık. Biraz dolaştıktan sonra Nişantaşı Yargıcı'nın orada Daniel da bize katıldı. Niyetimiz Daniel ile Kemal'i uğurlayıp Serkan ile Beyoğlu'na geçmekti. Onların da başbaşa kalmak isteyeceklerini düşünmüştük. Askeri müzeye kadar hep beraber yürüyüp orada yolları ayıracaktık. Yola koyulduk, biz Serkan ile önden yürüyor bir yandan da Kemal ile Daniel'a kulak kabartıyorduk. Askeri müzeye vardığımızda usulen sorduğumuz bize takılma tekliflerini Daniel hemen kabul etti. Kemal "hani vaktin yoktu?" diye sorduğunda Daniel'in ne diyeceğini bilemeyip yardım ister gibi bir bana bir de Serkan'a baktığını hatırlıyorum. Serkan "Canı dolaşmak istemiş çocuğun" diyerek konuyu geçiştirmeye çalıştığı sırada Daniel'in bakışının ardında aslında benden hoşlanmış olabileceği fikrine kapılmıştım. Ve böylece yola devam ettik.

DANİEL - iCloud ile iz peşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin