Park

56 5 3
                                    

O gece gözüne bir damla uyku giremedi.

Saatlerce odasının tavanına baktı ve bunca şeye rağmen gülümseyebildi.

Banner ailesinin yapmak icin saatlerce uğraştığı tavan Ray'in odasındaki en sevdiği yerdi.

Tavan siyah renkli ama yıldız efekti vermek için minik ampullerden oluşmuştu. Gerçek takımyıldızları şeklinde düzenlenmişti ve Ray ne zaman tavana baksa kendini odasından ve okuldaki yapaylıktan olabildiği kadar uzakaktaki ayrı bir dünyada gibi hissediyordu.

Anne babası yıldızların nerede ve kim olursan ol her yerde aynı olduğunu söylemişlerdi.

Ray de ne zaman yıldızlara baksa kendini evinde hissediyordu.

Hayatında her şey yolunda gitmemişti. Arkadaşı yoktu. Bazen anne babasını tanımadığını düşünüyordu. Ama ondan da kötüsü kendini tanıyamıyordu. Bazen sanki orada olmaması  gerekiyormuş gibi hissediyordu. Yaşadığı bazı şeyler o yaşamıyormuş ama izliyormuş gibiydi.

Ona gerçek gelen ise, ironik olarak, belki de hayatının yalanlarıyla dolu olan o kapı ve kapının arkasında ne olduğuydu.

Anne ve babasıyla ilgili hatırladığı en eski anısı annesinin kolunda bu eve gelmeleriydi. Sanki daha önce burada değilmiş ama bir anda kendisini evin önünde bulmuş gibi. Hatıra hücumuna uğruyordu.

Okulla ilgili ilk hatırladığı şeylerden biri de ne kadar heyecanlı olduğuydu. Okulun bahçesine ilk adım attığı zaman ve kapının önünde dururkenki düşünceleri. Babası müdürle konuşurken bakışlarını hemen yanlarında duran öğrencilerden alamadığını hatırlıyordu. Okula gelmeden önce de hiç arkadaşı olmamıştı. Ve o öğrencileri o şekilde gülerek, şakalaşarak konuşurken görünce arkadaş olmanın nasıl bir sey olduğunu düşünmüş, o kapıdan girdikten sonra nasıl arkadaşları olacak onu düşünmeye başlamıştı. Ama kapıdan girince karşılaştığı insanlar ona gercek gelememişti. Değillerdi. Ve hiç arkadaşı olmamıştı. Büyük bir ihtimalle hiç arkadaşı olmayacaktı. Çünkü onlar böyle davranmaya devam ettikçe onlarla konuşmayacağını çok iyi biliyordu. Onların değişme ihtimali de Garry'nin kapıdan girip, "Seni her zaman sevdim, evlen benimle!" demesiyle eş değerdi.

Başını salladı. Bu ara geçmişle kafayı bozamazdı. Şimdiki zamanda zaten yeterince sorunları vardı. Üstelik kapı ve arkasında ne olduğu onu yeterince rahatsız etmemiş gibi bir de not çıkmıştı.

Notun bahsettiği yerin neresi olduğunu biliyor muydu?

Kesinlikle.

Çocukken anne babası onu parka çok götürürlerdi. Ray'in açık ara farkla en sevdiği yer orasıydı. Park her ne kadar çok büyük bir yer olmasa da Ray orada sonunda özgür olabildiğini hissederdi. Belki de o zamanlar küçük olduğu için her yer ona büyük gözüküyordu ama park ona göre uçsuz bucaksız ve keşfedilecek sonsuz yeri olan bir mekandı. Parkın Ray için özel bir anlamı vardı.

Ama.

Her zamanki gibi oyun oynuyordu, yani dur durak bilmeden koşuyordu. Hiçbir şeyin onu durduramayacağını düşünürken ağaçların yanındaki, yanlarından uzanan çalılar yüzünden neredeyse hiç fark edilmeyen boşluğu fark etmişti. Anne babası ona doğru bakmazken çalıların arasına girip ardındaki gizli dünyayı keşfetmişti.

Ağaçların arasında biraz ilerledikten sonra ortasında büyük bir ağaç bulunan küçük bir boşluk alana gelmişti. Büyük ağaca uzun süre ağzı açık baktığını hatırlıyordu. Ağaç ona daha önce yaşamadığı ama yine de çok tanıdık gelen anıları hatırlatmıştı. Ağacın onu kendisine doğru çekmesine karşı gelmeyip hatta biraz koşarak yanına gitmişti. Çok küçük olduğu için tırmanamayacağını bilse de ağaca doğru gidip ayağını ağacın yerden yüksekte olan köküne ayağını dayamıştı. Eliyle de en alçaktaki dalı tutmaya çalışıyordu ki ondan önce başka bir el ağacın dalını tuttu.

YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin