Sır

48 5 11
                                    

Kızın yüzüne hala bön bön baktığını fark edince gözlerini kaçırdı ve daha mantıklı bir yüz ifadesiyle bakmaya başladı. Kendini toparladıktan (ki bu birkaç saniye sürmüştü) sonra elini uzattı ve, "Ben Ray," dedi.

Kız Ray'in eline bakarken, "Adımı şimdi söylemesem daha iyi olur," dedi.

"Peki beni neden buraya çağırdın?"

"Kapı hakkında ne biliyorsun?"

İşte şimdi afallamıştı. "Sen... Sen kapıyı nereden biliyorsun? Kimsin sen?!" Son cümleyi bağırarak söylemişti. "Bana olanları hemen anlat! 16 yıldır meraktan kafayı yiyeceğim ve sen bana hala ne biliyorsun diye mi soruyorsun!"

"Ray, sakin ol, tamam mı? Buraya sana zarar vermeye ya da sinirini bozmaya gelmedim," dedi gözlerini Ray'inkilere dikerek. "Bak, ben de cevap arıyorum ve sana da cevap vermeye geldim. Ama bunu kendin öğrenmen daha iyi olur, yoksa bana hiçbir şekilde inanmazsın." Güldü. "Hoş, sanki ben inanıyorum ya."

Ray bu sefer cidden kendini bir yerden atmak, ya da kafasını ağaca vurarak kırmak istiyordu. Sanki bunlar yetmezmiş gibi bir de "kimliği belirsiz yardım eli" çıkmıştı. Kız Ray'in gözlerini görünce ne düşündüğünü anlamış gibiydi. Bunu da o söylemedi. Ama rahatsız edici bir şekilde Ray'de onun anladığını ve ne düşündüğünü anladı. Kız ciddiydi ve Ray'in böyle davranışlarını hiç garipsememişti.

"Galiba bu günlük yeter."

"Efendim?" düşüncelerinden bu kadar hızlı bir şekilde ayrılmak galiba ona iyi gelmemişti. Kafası remen zonkluyordu ve neredeyse, kafasının içinde yavru hippoların olduğu ve zıplamaya çalıştıklarını düşünecekti. Belki de sorun düşüncelerin kendisindeydi.

"Bu günlük yeter dedim."

"Bir dakika hepsi bu kadar mı?" dedi şaşkınca. "Beni buaraya çağırıyorsun ve tek söylediğin senin de cevap aradığın ve bana yardım etmek istediğin mi?"

"Evet, bu kadar," dedi. "Tabi birkaç şey daha var." Gülümsedi ve Ray gülümsemesinin kendisininkiyle aynı olduğunu şokla fark etti. "Bir anahtar olsaydın nereye saklanırdın?" dedi.

Ray bu sorunun kapının karşısına geçtiğinde kendisine sorduğu ama saçma olduğunu düşündüğü için geçiştirdiği soru olduğunu fark etti. "Ben... Sen... Bir dakika, nasıl?"

Bu sefer içten bir şekilde güldü ve, "Senle ben pek de farklı değiliz. Bu arada anahtarı aldığın zaman beni bul," dedi ve duraksadı. "Dur, yarın saat 5'te buraya gel, anahtarı da alıp."

"Gelemem, annemler geliyor ve sonra çıkamam."

Bu sefer kız ona alaylı bir şekilde baktı ve günün sorusunu sordu, "Sana akşam 5 diyen mi oldu?" Ve arkasını dönüp ağaca tırmanmaya başladı.

"Peki anahtarı bulacağımı nereden biliyorsun?" diye arkasından bağırdı.

"Eminim şimdiden yerini anlamışsındır ve saat 3:20 bence hemen koşmaya başlasan iyi olur," dedi ve yaprakların arasında kaybolmadan önce son bir kez gülümsedi.

.................

Eve kendini attığında kan ter içinde kalmıştı ve kesik kesik nefes alıyordu. Eve çok geç kalmıştı ve anne babasının ona çok kızacağına emindi. Nefesini düzene soktu ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı.

Annesinin mutfakta çıkardığı sesleri duyunca derin bir nefes aldı, terini olabildiğince silmeye çalıştı ve mutfağa adım attı.

Annesi onun geldiğini duyunca arkasına baktı ve gözlerine Ray'i görünce kırgın bir ifade yerleşti.

YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin