4. Bölüm

25 4 0
                                    

((Bi önceki bölümden kesit:
Şu bursluluk mevzusunu açmanın tam vaktiydi.))

"Anne Haznedar Koleji bursluluk sınavı yapıyormuş. Okullarına burslu olarak beş kişi alacaklarmış. Müdür herkesin kazanma ihtimali olduğunu söyleyip, herkes katılsın dedi. Bende katılmak istiyorum. Hem kazanırım belki."

"Kızım kazanamazsın demiyorum da filmlerde görüyoruz burslusunuz diye sizinle dalga geçerlerse, size oyun oynarlarsa."

"Anne sen kendin dedin işte filmlerde. Belki gerçekten yoktur öyle şeyler gayette iyi arkadaşlar edinirim belki."

"Belki kızım ama ben sana zarar gelmesinden, senin üzülmenden korkuyorum."

"Yaa anne nolucak hem üniversiteyede giderken Haznedar Kolejinin faydalarını görürüm."

"Hayır izin vermiyorum. Senin üzülmene dayanamam."

"Anne niye anlamak istemiyorsun. Bana faydası olacak. Hem kolejde okuma şansına sahip olacağım. Daha ne isterim ki!" diye bağırdım. Çünkü bu şansı kaçırmak istemiyordum.
"Merve sende beni anlamıyorsun. Senin üzülmeni istemiyorum."

"Ya daha öyle bişey varmı yokmu bilmiyosun bile bi yönetmenin yazdığı saçma sapan bi senaryoya bakarak hayatıma yön mü veriyim yani." Annemin bi şey söylemesini beklemeden ve birbirimizi kıracak sözler söylemeden hızlıca odama gittim. Annem arkamdan çağırsa da cevap vermedim. Odama girip kapısını sertçe kilitledim." Annem yemek yemediğim için odamın önüne gelip yiyecek birşeyler getirdi ama kapı kilitli olduğu için seslenmekle yetindi
"Hiç bişey yemedin açsındır diye birşeyler getirdim sana." Annem benden bir ses alamayınca en sonunda pes edip gitmişti. Bende annemi ikna edememenin verdiği üzüntüyle ders de yapamamıştım. Selin'den alırdım artık. Rahatlamak için biraz müzik dinleyip uyumaya çalıştım.

Selin'den:
Merve indikten 10-15 dakika sonra bende indim. Eve girdim. Ev çok sessizdi. Kimse yoktu sanki. Umursamadım. Odama geçip biraz dinlenmeye karar verdim, ödevleri sonra yapardım artık. Üstümü çıkartıp yatağa geçtim ve tam uykuya dalıcaktım ki bi ses duydum ve bu ses o kadar yüksekti ki sıçrayarak gözlerimi açmama sebep oldu. Çok korkmuştum dışarı çıkıp bakmaya da korkuyordum. Bu ses üvey annem ve babama aitti. Birbirlerine bağırıyorlardı odamda olduğum için cümleleri tam olarak anlam veremedim ama arada sesleri yükseldikleri için birkaç şey duyabilmiştim. Aslında bir tarafım aman banane isterse birbirlerini öldürsünler diyordu ama diğer tarafım gidip bakmam için beni dürtüyordu. Merakım ağır basarken çoktan odamın kapısını açmıştım. Artık sesler kulağıma daha net bi şekilde ulaşıyordu bu durumda benimde duyabilmek için bi taraflarımı yırtmama gerek kalmadı. Babam, bana bunu nasıl yaparsın diye bağırdı. Üvey annemde, yanlış anladın ben öyle bir şey yapmadım dedi. Neden bahsettiklerini hala anlayamadım. Babam bağırarak bir kaç şey daha söyledi. Üvey annem de sürekli yanlış anladığını söyleyip itiraz ediyordu. En sonunda itiraz etmekten bıkmış olacak ki
"Evet, her şey duyduğun ve gördüğün her şey doğru. Seni aldattım, sıkıldım artık senden!" Üvey annem son cümlesinde sesini o kadar çok yükseltti ki kulaklarım çınladı. Bir kaç saniye boyunca evin içinde sadece babamı yıkan o son cümle yankılandı ardından eski bağırışmalardan eser kalmadı. Sesler tamamıyla kesildi. Seni aldattım demişti zaten o kadını hiçbir zaman sevmemiştim. Babam onun yüzünden bana kızardı, benim söylediklerime inanmayıp ona inanmayı tercih ederdi. Annem öldükten sonra babam çok değişti. Artık bi kızı olduğunu bile hatırlamamaya başladı gözü o kadından başka hiç kimseyi görmemeye başladı ama şimdi kızını unutturacak kadar sevdiği kadın onu aldatmıştı. Annem öldükten sonra onun yasını bir ay bile tutmayıp bu kadınla evlendiği gün benim için babam da annemle o gün ölmüştü. Bu yüzden üzülüp üzülmemesi artık umrumda bile değildi isterse üzüntüden kendini öldürsün onun anneme yaptığı gibi bir ay hatta bir gün bile yasını tutmayacağım. Gidicek yerim olsa beş dakika bile durmazdım bu evde. Hoş, yokluğum pek de fark edilmezdi. Aslında mutlu olmuştum babamın -Artık hiçbir zaman içten söyleyemiyorum bu kelimeyi- gözü o kadından başka birini görmezken şimdi o yokken ne yapacağı büyük merak konusuydu. Boşanırlar mıydı acaba, yoksa barışırlar mıydı? Benim için pek bir şey fark etmezdi aslında. Ama boşansalar bu beni daha çok işime gelirdi. Kızı varken daha yeni tanıştığı karısını tercih eden bir adam için üzülmezdim. Neyse olanlardan er ya da geç haberim olur zaten. Pek umursamayarak kapıyı kapatıp tekrar içeri girdim. Kulağıma kulaklıklarımı takıp yatağıma uzandım. Uykumun geldiğini anladığım için kulaklıklarımı çıkarıp uyumaya karar verdim.

Özür dileriz, telafi için 2 bölüm 😊 attık

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 25, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Saklı İşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin