Dikmiş Gözlerini Bana Bakıyordu

21 1 0
                                    

           

Sabah gözlerimi açtığımda arka bahçeye bakan balkonumun perdesi açıktı. Hava parçalı bulutluydu.Saat 09.13 geçiyordu. Üzerimde bir yorgunluk hissediyordum.yatağımda panda gibi dönüp durdum. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Hemen olduğum yerden doğruldum, etrafıma bakındım ayaklarımı yataktan indirdim panduflarımı giyip yataktan çıktım. Balkona doğru yürüdüm,camı açtım ve sabahlığımı giyip odadan çıktım. Irmağın odası tam karşımda idi. Kapısını açıp baktığımda koala gibi uyuyordu. Kesin geç saate kadar başımda durmuştu. Sessizce kapısını kapatıp aşağı kata indim. Salona inip perdeleri açtım,bahçe kapısını araladım. Mutfağa geçtim bir bardak su doldurdum, masaya oturup bir yudum aldım. Aklım çok karışıktı. Hala aklımda bir sürü soru vardı. Hangi birini düşünsem işin içinden çıkamıyordum,her sorum çıkmaz sokak gibiydi. Suyu kafama diktim sonra kalkıp buzdolabına baktım. 3 tane yumurta kalmıştı.Onları çıkartıp pankek çırptım buzdolabında hiçbir şey kalmamıştı.Alışverişe çıkmamız gerekti. Hemde okula uğramalıydık, 2 gündür boşlamıştık kendimi toplayıp hayatıma devam etmeliydim. Zorda olsa güçlü olmalıydım, ama bunun zorluğunu kimseye belli etmemeliydim. kettle su koydum .Ocağa tavayı koyup pankekleri pişirmeye başladım.O arada merdivnlerden gelen sesle kafamı çevirdim. Irmak uyanmıştı. 

"Günaydın bal böceği."

Irmak gülerek yanıma geldi ;

"Günaydın bayan köstebek. Nasılsın dünden beri?" 

"İyi olmaya çalışıyorum işte... Ne kadar iyi olabilirsem tabi!"

Irmak boynuma sarıldı

"Ah canım atlatıcaksın. Birlikte atlatıcaz."

Bir yandan pankekleri çeviriyordum.

" Neyse. Bugün gidelim biraz işlerimizi görelim. Okula falan uğrayalım, ben anneme görüneyim, sende git annenin yanına, dönmeden de alışveriş yaparız."

Irmak onaylarcasına kafasını salladı. Bir an sessizlik oluştu ırmağa baktığımda bana bakıyordu.

"Anlatmayacak mısın?"

Güldüm. Daha dün ne yaşamıştım, şimdi gülüyorum.İşte karşınızda güçlü Pandalar Derneği Başkanı Deniz AKAY. :)

"Anlatıyım. Al önce şu pan kekleri masaya koy. Bende kahvaltılıkları çıkartayım. "  

"Çay? Kahve?"

"Tabi ki kahve."

Irmağın kupasına kahvesini koydum, kupamada yeşil çayımı  koydum, kupaları elime alıp masaya geçtim.Irmak tabağına pankekini alıp yemeye başlamıştı bile.Gülerek;

"Yavaş ye boğulacaksın."

"Açım kızım ben. Konuyu kaynatma anlat çabuk çatlıycam.Dün neler oldu? Zaten yorgundun,soru sorup daha çok yormak istemedim.Ama düşünürken ben delirdim!"

İç çektim Irmağa baktım

"Beni nasıl buldu bilmiyorum.Ama banka kafamı koyup düşünürken onun sesini duydum,bir an galipten sesler duymaya başladım sanmıştım,ama gerçekmiş."

"Nasıl yani yanına mı geldi? Şerefsiz! Hangi yüzle ya?"

"'Anlatmama izin ver!' dedi.Neyi anlatacaksa,sonrası bağırış çığırış bir şey konuşmadık. Ama onu öyle görünce içim eridi.Ne aşkım el veriyordu ne gururum! Gözleri ağlamaktan şişmişti...ı  Irmak gözleri kızaracak kadar çok seviyor madem neden ya neden?Neden bize bunu yaptı? Peki gamzeye ne demeli ? 'Kardeş' dedik ya benimde Berke'nin de nasıl sevdiğini görmüyor muydu? Derdi neydi ? Ben toz kondurmadım ona, yok öyle bir şey olmaz diye kendimi yedim bitirdim, peki o ne yaptı ?"

" Ah kuzum benim. Gamzede bende bir şeyler seziyordum ama Berke'den hiç böyle bir şey beklemiyordum. Bende şaşırdım açıkçası ama o gün gamzede bir şeyler vardı hep Berke'ye dalıyor göz göze geldiklerinde gülüyordu ama Berke'nin hep sinirli bakıyordu ona ,yemek yemeye giderken berk senin elini tutunca Gamze sinirlenip okula doğru gitmişti  arkasından gitmedim ama dönüşte kolundan tutup ne oluyor sana diye sorduğumda sinirlice 'bir şey yok' deyince bende' ben seni iyi tanıyorum yakında kokusunu çıkartırsın' dedim ."

"Berk'in telefonunu açınca da bir değişti. Ben hala içimden saçmalama diyorum kendime. Ne aptalmışım ya. Ama dur aslan gözünü açtı süründürcem onları nasıl acı çektiysem aynısını onlarda çekecek. Yada hiç uğraşmıycam kendi kendilerini yesinler."

Irmak güldü son lokmasını ağzına atıp tabağını makineye koydu sonra kupasını alıp bana döndü

"Ben duş alıyım sonra çıkarız. Sende hazırlan bu arada. Uyuşuklanma!!!"

Irmak yukarı çıkınca yeşil çayımı içip bende  kalktım. Tabağımı makineye koyup bende duş almaya çıktım.

                                                                 ###*###

Kapının önünde Irmağı bekliyordum. Hanım efendi benden önce hazırlanmaya çıktı, benden sonra evden çıkıyor anlamadım ben bu işi tekrar kapıdan bağırdım;

"Irmak altın kelebek ödülü almaya gitmiyoruz tatlım. Hızlı oolll!"

Irmak gülerek koşarak merdivenlerden inmişti. Hava bulutlu olduğu için üzerimize hırkalarımızı aldık. Arabaya bindik.

"Deniz sana telefon hattı almamız lazım.Zülal teyze 50 kere aradı gece."

Haykırdım.

"Alcam bugün.....Irmak sana bir şey sormak istiyorum. "

"Sor canım."

"Kulübede benimle kalacağına emin misin?"

"Nerden çıktı bu,istemiyor musun yoksa?" 

"Ne alakası var ? Araba olmayınca okula ulaşmak zor şehir içine daha yakın  onun için sordum "

"Saçmalama salak, eğer sen kalmamı istiyorsan ben her gün yürüye yürüye gider gelirim."

"Şapşal ya tabi ki istiyorum."

Okula gelmiştik birlikte indik ve ayrıldık.Saat 5'de  buluşacaktık onu evlerinden alacaktım.aslında okulda tek başıma dolaşmama izin vermedi ama hep yanımda olamazdı.

Dersliğe girip imza attım,daha hoca gelmemişti, sınıf bomboştu. Geçtim oturdum telefonumla ilgilenmeye başladım. Bir süre sonra sınıfın kapısı açıldı. Sınıf arkadaşım Arsal gelmişti .Sınıfta iyi olduğum arkadaşlarımdan biriydi.

"Neredesin kızım sen 2 gündür. Aradım telefonun kapalı."

Arsal kafa kızdı güldüm;

"Kafa tatili yaptım 2 gün."

"Kızım kızgın boğa gibi her gün sınıfa gelip seni soruyorlar."

"Kimler?"

"Senin ki, üst sınıftaki Tarık,Gamze . Hemmm dur birde bölüm şefi yanına uğramanı söyledi."

Bölüm hocası mııı? beynimde eror çakıyordu. O hoca isi düşmeyince yüzüne bile bakmazdı. Ben bunları düşünürken hoca sınıfa girdi. Ders dinlemeye başladım.

 Zil çalınca  kitaplarımı çantama koyup sınıftan çıktım. Ders bitmişti ,hat almaya gidecektim . Ama  önce Irmağı haber vermem gerekti.Okulun telefon kabinine doğru yürümeye başladım. Kabine girip kartımı taktım sonra Irmak'ı aradım.

Irmak telefonu açınca sanki hiç görüşmemişiz gibi konuşmaya başladık. Oda annesine uğrayıp çarşıya inecekmiş. Telefonu kapatınca kartımı alıp cüzdanıma koydum, cüzdanımı çantama attım.Kabinden çıkmak için arkamı döndüğümde anlık spazm geçirdim.1,88 boyunda bir insan dikmiş gözlerini bana bakıyordu onun maviş gözlerine bakarken kabinden çıktım.

" Külkedisini bulabildik sonunda :)"

Yandan bir gülümseme attı. Donakalmıştım.

" Naber kayıp prenses ;)"

dilim tutulmuş gibiydi Sadece ona şaşkın gözlerle bakıyordum.

multimedya :Tarık

UNUTULAN İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin