♣ 14- Suikast part-1

9.1K 853 635
                                    

Bölüm Şarkısı:
Linkin Park- In The End

Taehyung ile konuştuğumuz günün ardından yaklaşık iki gün geçmişti. Anlattığı şeylerin onda etkisi büyük olmalıydı. Çünkü anlatırken ki o yüz ifadesi her şeyi açıklıyordu. İsteyerek yapmadığı bir şey yüzünden ölüm ile tehdit edilmişti, benim ellerimden.

Ve onun güzelliği buna engel olmuştu.

Sabahın ilk ışıklarını onun esmer teninde izlemek, çok yetenekli bir ressamın manzara tablosunu incelemek gibiydi.

Yattığım yerde onun tarafına dönmüş ve kaç dakika geçtiğini önemsemeden bir süre onu izlemiştim. Uyurken arada sırada sıçrıyor ve sımsıkı sarıldığı yastığına iyice gömülüyordu. Tüm gece boyunca bunu tekrarlıyordu. Kâbus görüyor gibiydi ve her ne kadar uyandırmaya çalışsam da uyanmamış, sarıldığı yastığını bir kenara atarak bana sarılmıştı. Açıkçası onunla beraber yatarken kendimi huzurlu hissediyordum. Sabahları mutlu bir şekilde uyanıyordum. Bu uzun zamandır tatmadığım nadir duygularımdan biriydi.

Yattığım yerden doğrulmam ile bedenim üzerindeki kolları yatağa düşmüştü. Biraz kıpırdanmış ardından uyumaya devam etmişti.

Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup yeni şeyler giymiştim.

Gece, Seokjin hyung artık bir plan yapmamız gerektiği ve ekibi toplayacağı ile ilgili birkaç mesaj atmıştı. Bu yüzden tüm gece uyumamış, Taehyung'u izleyerek bir plan düşünmüştüm.

Açıkçası Jung Sung'u yok etmek sandığımızdan daha zor olacaktı. Adamları bizden sayıca fazlaydı. Fakat bizim eğitimimiz ve gelişmiş silahlarımız vardı. Bunlar yeterli olur muydu, onu yapacağımız bu suikast ile anlayacaktık.

Biraz kafa yorduktan sonra ayaklanmış ve yola çıkmak üzere Taehyung'u uyandırmıştım.




"Şimdiki rotamız neresi Bay Jeon?"

Taehyung'un biraz alay ve sinirle çıkan sesi ile gözlerimi saniyelik yoldan ayırmış ve ona bakmıştım.

"Seul'e geri dönüyoruz."

"Ne!"

Kulağımın dibinde bağırması ile yüzümü buruşturmuş ve radyodaki müziğin sesini yükseltmiştim.

"Sen aklını kaçırmışsın. Ne dediğinin farkında mısın?"

Biraz daha konuşursa onu arabadan atacaktım.

"Resmen bizi kendi ellerinle ölüme götürüyorsun."

Arabayı sağa çekmiş ve sinirle Taehyung'a dönmüştüm. Kafamı toparlamam gerekiyordu fakat o gevezelik yaparak bunu fazlası ile engelliyordu.

"Çeneni ellerine vermemi istemiyorsan bir an önce sus."

Katı ve bir o kadar keskin çıkan sesim ile yutkunmuş, ağzına fermuar çekmişti.

Bende arabayı tekrar çalıştırmış ve yola devam etmiştim. Fazla bir yolumuz kalmamıştı.

Jin hyunga yaklaştığımıza dair bir mesaj yollamıştım.

Hemen ardından o da buluşacağımız yerin adresini yollamıştı.

Geriye kalan sadece oraya varmaktı.

..

Geçen bir saatin ardından o çok tanındık şehire gelmiş ve buluşma yerini bulmaya çalışıyordum.

Assassin | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin