prens ~ koruma

1.2K 99 40
                                    

Çooook çok uzun bir zaman önce, nerdeyse dünyanın yarısını hükmeden bir kral varmış. Kralın tek dileği diğer iki oğlu ve bir kızı gibi olmayan daha zeki, daha çevik ve daha kuvvetli bir çocuğunun olmasıymış. Dileği ise bir sene sonra gerçekleşmiş bir oğlu olmuştu. Ve diğer çocuklarından farklı olarak oğlunun omzunda ateş ve kar tanesi sembolü vardı. Bu onların dilinde "çok kuvvetli, zeki, çevik, cesur ve hertürlü hava koşullarına göğüs gelebilecek" anlamına geliyordu. Kral bu durumdan memnundu. Onu diğer kardeşlerinden ayırır ve daha zorlu testlere tabi tutar. Onu daha çok eğitir. Ve onu gelecekte tahtınının varisi seçer. Kardeşleri ise bu durumdan hiç memnun değildi. Babaları ile konuşup bu ayrımcılığa bir son vermesini isterler. Çünkü çok dışlanıyorlardı. Halk bile diğer varislerin yüzünü göremez oldu. Sadece onunkini görürlerdi. Kraliçe ise oğlunun ilerideki zor günlerine karşı kendisinin birzat eğittiği ve güvendiği genci oğlunun koruması yapar. Çünkü biliyorduki o asla oğlunun yanından ayrılmayacaktı. Onun omzunda da iyiliğin, barışın ve en önemlisi aşkın sembolü olan kalp vardı. Kraliçe genç oğlanın kendi oğluna bir gün aşık olacağını biliyordu. Ama bundan şikayetçi değildi. Çünkü onların birbirininin ruh eşi olduğuna inanıyordu. Öyleydide zaten. Yıllar sonra üç kardeş tahtın varisi olan dördüncü kardeşi kaçırırlar ve onu ormanda baygın bir şekilde terk ederler. Ama bilmiyorlardı onu ömrü boyunca koruyucusu olacak kişinin de orda olduğunu.

Genç oğlan veliyahtın bir ağacın altında baygın bir şekilde görünce ilk başta korkudan titremeye başladı. Ama hemen kendini topladı ve prensin yanına oturdu. Matarasındaki suyun bir kısmını eline döktü ve onun yüzüne sürdü. Yüzünün nekadar yumuşak olduğunu düşündü. Biraz sonra kendine gelen prens ise karşısında ilk defa gördüğü genç oğlana bakıyordu. Onun gözlerinin eşi benzeri olmadığını düşündü. Gözleri dünyanın tüm yeşillikleriyle dolup taşıyordu sanki.

Gözlerini ondan ayırdı ve etrafa baktı. Ormandaydı. İstemese de tahmin etmişti kardeşlerini onu burda terk ettiklerini. İç çekti prens. Ayağa kalkmaya çalıştı ama sağ ayağındaki acı ile geri yere düştü. Çok canı yandığı için ağzından açı dolu bir inleme kaçmıştı. Yeşil gözlü genç yardım getirebileceği yakın bir yer varmıdır diye biraz düşündü. Ama sonra bu fikirden vaz geçti. Çünkü ormanın derinliklerinde olduğu aklına geldi. Ve burası krallıktan çok uzaktaydı. İki günlük bir yolu kapsıyordu. Ve prensin de ayağı sakat olduğu için bir hafta bile sürebilirdi.

Prensi kucağına almak istedi. Çünkü bu durumda yürüyemeyeceğini biliyordu.

"Prensim isterseniz sizi kucağıma veya sırtıma alabilirim. Yürüyeceğimiz yol çok uzun. Eğer krallığa varmak istiyorsanız biran önce harekete geçmeliyiz" dedi kendinden emin bir şekilde.

"Hayır sadece omzuna kolumu koyarak destek almak istiyorum"
Dedi.

Öyle dese de içten içe kendini yiyip bitiriyordu "acaba kucağında gitmeyi kabul etsemiydim belki kucağında gitseydim onun kokusunu içime çekebilirdim... ne saçmalıyorum ben? O bir erkek! Ve bende erkeğim! Bu doğru olmaz!" Diyerek aklındaki tüm düşünceleri zihninden silip attı.

Yeşil gözlü çocuk ise onun emrini yerine getirdi. Birlikte hava kararıncaya kadar omuz omuza yürüdüler. Aslında baya yol katletmişlerdi. Böyle yürümeye devam ederlerse ertesi akşam krallığa varırlardı. Ama dinlenmeleri de lazımdı. Çünkü prens topallıyordu. Kendisine bu denle zarar veremezdi. Genç oğlan yürümeyi bıraktı. O durunca prens de durdu haliyle. Genç oğlan prense döndü ve gözlerinin içine baktı.

"Dinlenmeniz lazım prensim. Kendinizi çok zorladınız hem hava da karardı. Bu günlük bukadar yol yeter bence" dedi ve aklına sonra başka bir fikir daha geldi "buralarda şifalı otların bulunması lazım isterseniz sizin için hemen gidip toplayayım" diye devam ettirdi sözünü.

TODODEKU ♡I LOVE YOU♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin