🔫 Bang

108 7 28
                                    

   Yorgunluktan ölüyordum. Eve girer girmez kendimi yatağa attım. Bana verilen zorlu görevler yetmezmiş gibi bir de yarın eğitilmesi yeni çaylaklar getirilecekti. Kendime mi acısam yoksa yanıma verilecek çaylağın benim gibi bir katilin emrine girmesine mi, bilemedim.
Elimde olsa bu işten sonsuza kadar uzaklaşırım ama ne yazık ki bana ikinci bir şans veren bu gizli örgüt çok da yardım sever değildi. Beni hapishaneden çıkarmalarının karşılığında, beni bir suikastçi olarak hazırlayıp pis işlerini yaptırıyorlardı sadece. Başlarda iyi olduklarını bize ülkeyi savunmamız için sadece pis işler yapan adamları ölürttüklerini düşünüyordum. Ama işler çok karışıktı. Artık kimin iyi kimin kötü olduğunu anlamakta zorlamaya başladım. Bakalım yarın kaç genç daha bu örgütün pis işlerini yapması için seçilecek.

   Sabah 6:00 da alarmın çalmasıyla uyandım. Evet, kendi evimdeyim ama boynuma takılan çip yüzünden her saniye izlenmek beni çok rahatsız ediyor. Çıkarmayı onlarca kez düşündüm ama yaşayamadıktan sonra çipten kurtulmanın bir anlamı yok. Elbet bir gün güvenli bir şekilde çıkarmanın yolunu bulacağım. Şimdilik yemek yemeli ve yeni gelenlerle tanışmaya gitmeliyim.
Basit bir kahvaltı yaptıktan sonra üzerimi değiştirip kapının yanında duran silahımı aldım ve beni gizli üsse götürmek için gelen arabaya bindim.

   Yerin altındaki üsse gelmiştim. Burası büyük bir yerdi. Ortada antrenman yapılması için büyük bir antrenman sahası vardı. Baştakilerin çaylakları izlemesi için alana bakan ve arkası görünmeyen bir cam ile üsse gelişi sağlayan asansör arasında yeterince büyük bir alandı. Bu sahada çok fazla acı çekmiştim. Yüzüm neredeyse her gün kan içerisinde kalıyordu. Şimdilerdeyse başkalarının yüzünü kanatmak onlara acı çektirmek için ben varım.

   Üssün başkanı odama gitmemi ve benim altımda çalışacak çaylakla tanışmamı söyledi. Anlaşılan kimin hangi çaylağa bakıcılık yapacağı belirlenmişti. İstemeyerek de olsa odaya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda masamın yanında oturmuş kızı gördüm. Ah kahretsin neden böyle güzel birini verdiler benim yanıma. Buraya düşmek için ne yapmış olabilir bu kız. Kızın yüzüne bakmaya doyamadım. Yerime oturana kadar güzümü yüzünden ayıramadım. Hiçbir şey diyemeden yerime oturdum.

                -----2 gün önce-----
               Solar'ın gözünden

   Aptalın tekiyim! Bağımlı olan kardeşime uyuşturucu elde etmek için girdiğimiz eczanede işler hiç istediğimiz gibi gitmemişti. Kahramanlık yapmak için üzerimize doğru gelen polisi vurdum. O silah sesinden sonra işler iyice çığırından çıktı. Kardeşim de tabii ki ablasını düşünecek kadar şerefli değildi. Arkasına bakmadan koştu ve beni orada yalnız bıraktı. O salağa yardım ettiğim yetmezmiş gibi bir de suçsuz bir polisin kanını bulaştırdım ellerime. Her şeyi yüzüme gözüme bulaştırdım. Şimdi ise polis arabası, çürümem için beni dört duvarlı bir hücreye götürüyor.

   Polis sert bir şekilde beni iterek hücreye soktu ve demir kapıyı üzerime kilitledi. Burada üç gün kalacağımı ve daha sonra mahkemeye çıkacağımı söyleyip gitti.
   Mahkeme sonucu zaten belli en az 20 sene içeride kalacağım. Hayatım bir hiç uğruna kayıp gidiyor. Aklımdaki düşünceler yüzünden gözümden akan yaşları tutamıyorum. Daha fazla ağlamamak için zor da olsa sert bir yatakta uyudum.

   Sabah ismimin söylenmesi ile gözlerimi araladım. Karşımda bana bakan iyi giyinimli adam bana şöyle dedi.
"Merhaba, seni buradan kurtarabilir, sana ikinci bir şans verebilirim. Tabii sen de kabul edersen."
Bu olanlar gerçek. Bu adamın kim olduğu umrumda değil. Gerçekten beni buradan çıkarabileceğini söylüyor. Ne olursa olsun hayatımı hapishane köşelerinde geçiremem. Düşünmeden adamın teklifini kabul ettim.

   Karakolun arka kapısından çıktık ve bizi bekleyen arabaya bindik. Bizi arabada bekleyen adam gideceğimiz yerin gizli olduğunu söyledi. Bu yüzden gözlerimi bağladılar. İçimi bir korku sardı. Evet hapisten kurtuldum ama nasıl bir yere düştüm acaba.

   Bir süre sonra araba yavaşladı. Beni kolumdan tutarak arabadan indirdiler. Biraz yürüdükten sonra sanırım bir asansöre bindik. Ben asansörün yukarıya doğru çıkmasını bekliyordum ama asansör aşşağıya doğru hareket etti. Üstelik bir iki kat indiğimizi de düşünmüyorum. Bu yer ne kadar derindeydi. Anlaşılan beni getirdikleri yer gerçekten çok gizli bir yer. Asansör durdu ve dışarı çıktık. Nihayet gözümdeki bezi açtılar.
   Önümüzde kocaman bir antrenman alanı vardı. Duvarlarda çeşit çeşit silah niteliğinde daha önce görmediğim kesici aletler asılıydı. Sanırım beni çok da güzel bir amaç için getirmediler buraya.
Biraz bekledikten sonra benim gibi getirildiklerini düşündüğüm on kişi daha getirildi. Buranın yöneticisi olduğunu düşündüğüm kişi konuşmaya başladı.
"Evet arkadaşlar sizi buraya ikinci bir şans vermek için getirdik. Sizi hapishaneden kurtardık. Karşılığında sizden tek bir şey istiyoruz. Sözümüzden çıkmamanız. Çıktığınız taktirde neler olabileceğini öğrenmemenizi umuyorum. Şimdi sizi eğitmenlerinizin yanına göndereceğiz."
Evet çok da bir şey istemiyorlarmış. Sadece birkaç köle.
   Konuşma yapıldıktan sonra beni bir odaya götürdüler. İçeride kimse yoktu.
"Burada bekle Moon birazdan gelecek." dedi beni getiren adam.
Çok korkuyorum. Nasıl bir şeyin içine düştüm böyle.

   Biraz bekledikten sonra kapı açıldı içeriye sert görünümlü ama bir o kadar da güzel bir kadın girdi. Onu görünce tüm korkularımı unuttum. Böyle güzel biri bana ne kötülük yapabilirki.
Kadın sessizce masaya doğru ilerledi. Bana baktığında utançtan önüme dönüm ve gözlerimi yere çevirdim. Hala baktığını hissedebiliyorum. Sanırım benden pek hoşlanmadı. Tek bir kelime etmeden oturdu yerine.

   Daha fazla dayanamadım ve sordum
"şey. Neden buraya getirildim? Benimle ne yapmayı düşünüyorsunuz acaba? "
Verdiği cevap karşılığında gözlerimin yaşlarla dolmasını engelleyemedim.
"malesef, bir suikastçi"
.
.
.
                 ---2 sene sonra---

   "Üzülme, zafere değecek bir bedel sadece bu. Senin o gülüşlerin gökyüzünü kıskandırmaya devam edecekse, bu bedeli benim ödemem hiç sorun değil. Hatta belki de hayatım boyunca yaptığım tek doğru şey bu. Ay'ın batması Güneş'i yaşatacak o Ay'ı kendi ellerimle parçalarım. Çipi çıkarmış olabiliriz ama hâlâ seni bulabilirler. Lütfen git."

"Hayır Moonbyul! Böyle şeyler söyleme lütfen. Neden böyle saçma bir şey yaptın. Sen yoksan benim yaşamamın ne anlamı var. Sen o kurşunun önüne geçsen de o kurşun kalbimin ortasından vurdu beni. Sensiz yaşıyamam lütfen gitme. "

"Teşekkürler Solar. İçi kapkara olan beni aydınlattığın için teşekkürler. Lütfen ışığının sönmesine izin verme. Elveda"

"Hayııır ! Gidemezsin. Beni böyle bırakamazsın. Moonbyul lütfen bir şeyler söyle. Moonbyul! "

MOONSUN | One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin