Söğüt Ağacı

74 6 42
                                    

     Benden önce deneyen herkesin başarısız olduğu bir yolculuğa çıkmak ne kadar doğru bilmiyorum ama bunu tek başıma yapamazdım. Tek başıma böyle bir gemiyi yürütmem imkansız. Eğer bu gemiyi hedeflediğim yere götürmek istiyorsam bir yol arkadaşı bulmalıydım. Ne yazık ki benimle bu tehlikeli yola çıkacak kadar yürekli insanlar tanımıyordum. Ben hazine peşinde değilim, sadece o ağacın dileklerimi yerine getirebilecek güce sahip olmasını istiyorum. Çok saçma geliyor ama o ağaca ulaşmak istiyorum. Şansımı denemeliyim. Böyle bir hayatı daha fazla yaşamak istemiyorum.
.
.
   Yine her zamanki gibi güvertemi temizliyordum ki gemime gelen üstü başı yırtık pasaklı bir kız gördüm.

"hey, sen de kimsin?"

"şey, ben Moonbyul."

"gemimde ne arıyorsun? Eğer yemek istiyorsan al şu parayı kendine bir şeyler alırsın."

"ah, bu güzel olurdu ama onun için gelmemiştim."

"ne için geldin o zaman?"

"bir yol arkadaşı arıyormuşsun."

"kusura bakma ama gemi işlerinden anladığını sanmıyorum."

"kaptanım ölene kadar hayatım denizlerde geçti. O öldükten sonra bir daha denize açılamadım. Seni görünce işine yarayabileceğimi düşündüm."

"gemi işlerinden anlıyorsun demek. Ama bu yolculuğun ne kadar tehlikeli olduğundan haberin var mı? Çok zorlu dalgalarla mücadele etmek zorunda kalacağız. Bu mücadeleyi kazanacağımızın garantisi yok."

"önemli değil. Yaşamak pek bana göre değil zaten."

"aah, kaçtığın tekisin. Gerçi öyle olmayan biri neden bu yolculuğa çıksın değil mi? Hazırlan yarın sabah yola çıkıyoruz."

Ertesi sabah

"geldin demek. Fikrini değiştirmediğine sevindim. Hadi, hazırlan yola çıkıyoruz."

.
.
   Yarım saat boyunca sakin suda ilerledik. Aramızda tek bir konuşma geçmedi. Bu sessizliği Moonbyul bozdu.

"ee senin adını hâlâ bilmiyorum."

"Yongsun"

"nereye gittiğimizi söyleyecek misin Yongsun?"

"efsanevi bir ağacın olduğu, kimsenin bugüne kadar ayak basamağı bir adaya."

"peki, bu ağacın özelliği nedir? Senin bu kadar çok gitmeyi istemenin tek sebebi adaya ilk ayak basan kişi olmak değildir, değil mi?"

"efsaneye göre bu söğüt ağacı istediğin bir dileği yerine getiriyormuş. Ayrıca adada bir hazine sandığı da olduğu söyleniyor."

"anladım. Bir efsaneye inanarak ölüme gidiyoruz yani."

"hayatım boyunca mutluluğu bulamadım. Belki o ağaç buna yardımcı olur. Umudum var ve bunun peşinden gidiyorum."

"hayattan sıkılmış iki kişi ölüme gidiyoruz desene"

"evet, öyle de denebilir."

   Uzunca bir süre konuştuk. Bu kıza baya ısınmaya başladım. Onunla konuşmak, sohbet etmek çok iyi gelmişti. Uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Umarım beraber son günümüz olmaz.
.
.
   Yarım saat sonra şiddetli bir fırtına başladı.

"hey! , Moon sanırım yaklaştık. Bu fırtına pek normal görünmüyor."

"kesinlikle öyle. Zor bir fırtınaya hazırdım ama bu biraz fazla"

   Daha önce böyle şiddetli bir fırtına görmemiştim. O kadar şiddetliydi ki ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Güveryeyi sabit tutmak bile çok zordu.

"ah. Olamaz! Önümüzde çok fazla kayalık var Yong."

Önümüzdeki kayalıklar bizi batırmak istercesine sağlam ve sert görünüyorlardı. Buradan geçmemizin yolu yoktu.

"pekiâlâ! Sıkı tutun Moon etrafından dolaşmayı deneyeceğim"

Etrafından dolaşacağım dedim ama bu güverte istediğim yöne çevirecek güce sahip kollarım yoktu. Fırtına bana engel oluyordu.

"hey! Moon yardımın gerekiyor. Bu lanet olasıca dümeni çeviremiyorum."

"dayan Yong geliyorum."

   İkimiz birlikte güçlüklede olsa gemiyi kayalara çarpmaktan kurtardık. Ama sadece oradaki kayalardan kurtulmuştuk.

"hayır olamaz! Çarpacağız Yong"

.
.
.
    Gözlerimi hafifçe araladım. Sanırım bir süredir baygındım. Deniz bizi bir adaya kadar sürüklemişti. Sağa sola bakarak Moonbyul'u aradı gözlerim.

"Moonbyul! "

Bir süre deniz kıyısında ilerledim. İleride baygın yatan Byul'u görünce koşarak yanına gittim.

"Moonbyul uyan Moonbyul!"

"öhö öhö"

"ah, şükürler olsun iyisin."

"ah be, ölmedik yani"

"ya ne saçmalıyorsun Moon"

"tamam tamam vurma, şaka yaptım. Eee neredeyiz biliyor musun? "

"bilmiyorum."

"aradığın adaya sürüklenmiş olabilir miyiz?"

"hayır. O adaya harita üzerinde yüzlerce kez baktım. Burası değil. Biz de başarısız olduk. "

   Konuşurken göz yaşlarımı tutamıyordum.

" ağlama lütfen Yong"

"yıllardır o adaya gitmek istiyorum. Nasıl ağlamayayım. Hayatımda hiç bir şey düzgün gitmiyor. "

"ya öyle deme. Seni ağlarken görmeye dayanamıyorum. Sen bu ağaçtan ne dileyecektin. Belki beraber halledebiliriz."

"sadece, beni seven yanında mutlu olduğum. Bir hayat arkadaşı istiyorum. Mutlu olmak istiyorum."

"peki, benim yanımda mutlu musun? Seni günlerdir gemini temizlerken, yol arkadaşı ararken veya evine doğru yürürken izledim ama hiç bir zaman bugün bahşettiğin gülücükler kadar gülücük görmedim yüzünde."

"nasıl yani, ne demek istiyorsun Moon."

"diyorum ki belki de ağacın dileğini yerine getirmiştir."

Bu sözleri duymak, bu sözleri bu güzel kızdan duymak gerçekten çok güzeldi. Gerçekten de onun yanında mutluydum. Sanırım o söğüt efsane olmayı hakediyor. O olmasa Moonbyul la asla tanışamazdık. Onun sayesinde hazinemi buldum.
Teşekkürler.

_____________SON___________

selocansssStarz meric2308
Oldu mu bilmiyorum ama sözümü tuttum :D

selocansssStarz isminin telif hakları bende, istediğim gibi kullanırım :D

MOONSUN | One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin