Kitap kapağı yapma konusunda kötüyüm ki bence çok da önemli bir unsur değil ve bu güzel.Canım yandı, camı kapadın.
Bazen olur ya herşeyi bırakıp bir yere oturursunuz ve izlersiniz, düşünürsünüz. Tam öyle bir andayım, düşünecek bir şeyimin olmamasını düşünüyorum.
Büşranın koluma uzanmasıyla irkildim "uykum var ve bu kadın beni bayıyor" fizik hocama baktım "aslında iyi kadın" ters ters baktı "boş yapma" göz devirdim. Şu sıralar derslerden insanlardan hayattan hiç bir şey anlamıyordum, değişiklik lazımdı ki ne zaman değişiklik istesem hayatımı daha beter yapıyordum. Bana rahat batıyor.
Kantinde oturmuş yan masanın konuşmasını dinliyordum sanırım çocuk kızdan ayrılmayı düşünüyormuş, o yüzden kız terk edilmemek için çocuktan ayrılacakmış, nereden bakarsan bak saçma mesela ben hayatımda her türlü hatayı yapmışımdır -bu dahil- o yüzden akıl vermek istedim ama kendimi tuttum bazen samimiyetiniz yanlış anlaşılabiliyor insanların hayatlarına burnunuzu sokmamayı öğrenin.
Büşra da konuşmayı dinliyor olacak ki göz göze geldiğimizde güldü "ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum" kaşlarımı kaldırdım "öyle mi dersin" omuz silkti, zaten hiç tartışmaya gelemez.Telefonuma gelen bildirim sesi tüm sınıfta yankılandı ve nedense bu ders herkesin sessiz olacağı tutmuştu halimden sesin benden geldiği anlaşılıyor olamalı hocanın bana doğru gelmesinin başka açıklaması olamaz yanıma geldiğinde elini uzattı cebimden telefonu çıkarıp verdim "çıkışta beni bulursan alırsın" sinirden ellerimi sıktım "götün kadar okulda kim bulacak seni" arkasını döndü "efendim" başımı kaldırdım "yok bir şey çekilebilirsin" tüm sınıf kıkırdıyor önümdeki kaan da kahkaha atıyordu hoca ikimize ters ters baktıktan sonra sinirle kürsüye yürüdü, kaan hızla arkasını döndü "senin yüzünden azar yiyecektim" kaşlarımı çattım "ben mi sana gül dedim" tekrar güldü "banane" ofladım gitti telefon.
Ayaklarımı vura vura öğretmenler odasına gittim sinirden patlayacaktım aylin hocayı görüp hemen yanına gittim "eyüp hoca nerde biliyor musunuz" diyip sevimlice gülümsedim eminim gözüm seğiriyordu "yeni çıktı daha ne oldu ki" al işte "hocam sizin yangın merdiveninizi kullanabilir miyim otoparka en kısa yol orası eyüp hocaya yetişmem gerekiyor" yüzümü süzdü "iyi git açık kapı" koşturarak merdivenlere gittim zıplaya zıplaya aşşağıya indim otoparka gelince etrafa baktım arabayı gözüme kestirdiğimde koşmaya başladım ve yavaşça yere serildim birisine çarpmadan günümü geçirirsem dişimi kırarım zaten. Biri beni koltuk altlarımdan yakalayıp kaldırdı "çocuk mu kaldırıyorsun be" beni bırakıp konuştu "çocuk değil misin zaten" kafamı kaldırıp yüzüne baktım kaşlarımı çattım yakışıklı olması sinirimi geçirmemişti "komik misin" güldü "pek sayılmaz" en azından dürüst "herneyse çekil önümden telefonumu kaptırdım sinirliyim zaten" eyüp hoca hedefe doğru yaklaşıyordu zıplaya zıplaya yürüdüm yanına yaklaştığımda onun yaptığı gibi elimi açtım "hocam" gülümsedim yüzüme alaycı bir bakış attı ve ceplerine dokundu "aa dolabımda unutmuşum yarın gel vereyim" ellerimi sıktım "o zaman dolabınıza gidelim ve bana telefonumu verin çıkışta bulun beni dediniz buldum şimdi telefonumu alayım" arkama baktım ve arabasının önüne geçtim "ya da ben burdan çekilmem" çarptığım çocuğa göz ucuyla baktım beni izliyip gülüyordu sırıttım ve hocama döndüm sinirli sinirli ceketinin cebinden telefonumu çıkardı "iyi al ve çekil arabamın önünden" biliyordum işte ayak üstü beni kandıracak "çok sağolun hocam sizi sevdiğimi biliyorsunuz" cevap vermeden arabasına bindi. Okulun kapısına doğru yürümeye başladım çarpıştığım çocuk -adını hala bilmiyorum- "eyüp hocaya telefonu kaptırıp ilk günden almak herkesin harcı değildir" gülüp saçlarımla oynadım "beni şımartıyorsun" güldü "adım deniz" hele şükür "benim de derin isimlerimiz ne kadar da uyumlu" ciddi olalım çocuk yakışıklı flört etmek eğlenceli ama bunun bir kaç gün süreceğini biliyorum
"Evet öyle" yanındaki arabayı gösterdi "seni eve bırakayım mı" yürüyerek müzik dinlemek varken arabaya binip gitmek sanırım deniz için bu fedakarlığı yapabilirim, "olur" gülümsedim "hadi o zaman atla" atla? Yüzümü buruşturdum hepiniz aynısınız."Sağdan" evimin olduğu sokağa girdi "evlerimiz yakınmış" elimle durması gereken evi gösterdim "sizinki nerde" bana doğru döndü "bir gün seni götürürüm görürsün" suratına boş boş baktım ne anlam lazım bu lafından "herneyse merak etmiyordum, görüşürüz" sakince arabasından inip hızla eve geçtim sanırım benim hatam çocukla flörtleşirsem direkt atak yapar tabi, odama geçtim çantamı yere bırakıp üstümü değiştirdim telefonu elime aldığımda gelen mesaj olduğunu gördüm. Beni hocaya yakalatan mesaj.
Bilinmeyen: her gün sende yeni bir şey fark ediyorum.
Bilinmeyen: Çillerin varmış mesela.
Bilinmeyen: Okula geç kaldın makyaj yapmamıştın.
Bilinmeyen: Ve çok güzeldin.
Bilinmeyen: O çilleri hep görmek istiyorum umarım hep makyaj yapmayı unutursun.
Ben hiçbir kitapta kalın harflerle yazılan yerleri okumadım ama umarım siz okursunuz
Genelde bin kelimeyle ikibin kelime arası yazmayı düşünüyorum ama bu bölüm yediyüz civarında oldu belli bir sebebi yok.
İlk kitap denemem değil ilk yayımladığım kitap da değil genelde beğenmeyip silmişimdir ama bundan eminim ve umarım kitap yazma sürecinde sabırlı olurum çünkü hemen sonuç almak isteyen bir insanım.
Son olarak benim için voteden daha çok okunma önemli ama beğendiyseniz belli edin çünkü ilk bölümlerde benim için önemli.
Belli bir bölüm atma düzenim yok yakında yeni bölüm gelir.
Kısa bir not: erkek karakter bulamadım öneriniz varsa söyleyin ayrıca kız karakterde söyleyebilirsiniz kullanırım.
Kelime sayısı: 785
Yazma tarihi: 4 mart 2019
Yayınlanma tarihi: 6 mart 2019
Yayınlanma saati: 02.00Sonradan eklenmiş not: 2. Bölümü yayınladım ama gözükmüyor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Deniz / Texting
General FictionBazen hayat bize seçim şansı verir, ve biz yine en kötüsünü seçeriz.