"Ya Eun Min, açma sakın gözlerini"
"Of, ama çok meraklandım ben şimdi! Kuaför ablacım daha bitmedi mi?"
"Birazdan bitecek"
Bir süre sonra kuaför ablacım bittiğini söylediğinde dönüp aynada kendime baktım. Bu resmen ben olamazdım! Makyajım ve saçım tamamen benim normalde yaptığım makyaj ve saçtan daha farklı ve... güzeldi.
J-hope'a şaşkın gözlerle baktım ve aynaya doğru işaret ettim.
"Bu ben miyim?!"
Gülmekle yetindi. Tekrar aynaya doğru döndüm ve kendime baktım.
"Hadi yeter bu kadar kendine baktığın. Daha elbisenin içine sığacaksın"
"Sus be! Kendine bak sen önce"
Tekrar gülmekle yetindi. Ama gülüşü bile göz alıcıydı. Lanet olsun bu platonik denen şey! Kuaförden çıkıp takılarımın olduğu yere, evime gittik. Ailem Jhope'u zaten kendi oğulları gibi görüyorlardı.
Zaten evde de kimse yoktu. Odamda 5 dakika içerisinde elbisemin içine girebildikten sonra (ağla J-hope) kendime aynada son kez bakıp odadan çıkıp Jhope'un olduğu yere, salona geçtim.
Bana bakıp gülümsedi.
"Harikasın. Cok yakışmış. Gidelim mi?"
"Peki gidelim"
Onunla evden çıkıp gelen arabaya bindik. Zengin adam sonuçta. afjslpsud. (affedin)
Bir dakika! Ben size nasıl göründüğümü göstermedim. Buyurun:
(Elbise)
(Makyaj)
(Ayakkabı)
(Saç)
Harikayım dimi?;)
"Buradayız"
Arabadan indiğimizde giriş biletlerimizi verip içeriye girdik. İlk defa bir sergi açılışına gidiyordum ve en sevdiğim sanatçının sergisiydi. Ölüm döneminin uğruna.
İçeriye vardığımızda fotoğrafımızı çeken bir kameraman vardı.
Kameraya poz verip fotoğraf çekindikten sonra yürümeye devam ettik.Van Gogh'un (ana sanatçının) yaptığı ilk sergi koleksiyonuna bakarken yanımıza benim tanımadığım birkaç kişi geldi.
J-hope'a gülümseyip el sıkıştıklarında birbirlerini bir yerlerden tanıdıklarını anladım (ne kadar akıllıyım be)
Beni fark ettiklerinde Jhope'a "Kim bu zarif hanımefendi? Sevgiliniz mi?" Diye sordu.
Yanaklarım istemsizce kızarmıştı. Ama bu benim için sadece bir hayaldi.
Jhope'un yüzü bir an için düşmüştü. Ama ardından tekrar pek gerçeğe benzemeyen bir gülümseme ile
"Evet, aslında kendisi nişanlım olur" dedi.
...
...
...
NE DEDİ O?!
Jhope'a durumu anlamadığımı belirten bakışlar attıktan sonra Jhope gülümsemeye devam edip elimi tuttu.Kalbim o an kontrolsüzce atmaya başladı. Tanımadığım ama bana hanım efendi diyen adamın yüzü düştükten sonra
"Anladım. Benim bir kaç işim var, görüşürüz"
Deyip oradan ayrıldı. Jhope onların gittiğinden emin olduktan sonra elimi bıraktı.
Kafam karışmıştı."Jhope? Az önce ne oldu öyle?"
"Hiç bir şey Eun Bin, hadi biz artık gidelim"
"Ne?! Neden? Ve nasıl az önce olanlar hiç birşey olabiliyor?"
"Çok soru soruyorsun Eun Bin. Az önce olanlar durumdan kurtulmak üzere söylediğimiz küçük bir yalandı. Ve şu anda buradan çıkıyoruz, ve ben seni eve bırakıyorum"
Kalbim kırılmıştı. Cidden. Her şeyin bir oyun olduğunu biliyordum ama aramızdaki ilişkinin arkadaşlıktan daha fazla olması imkansızmış gibi konuşması açıkcası üzmüştü.
"Jhope"
"Ne var Eun Bin?"
"Ben senin için neyim?"
"Ne demek istiyorsun?"
"Ben senin için NEYİM?"
Gözlerim sulanmaya başlamıştı.
"Bu nasıl bir soru Eun Bin? Sen benim için bir arkadaşsın"
"Ben senin için sadece bir 'arkadaş' mıyım? Yakın arkadaş bile değil miyim?"
"Of Eun Bin ne demek istediğimi anlıyorsun zaten. Ne dememi bekliyorsun? 'Sen benim sevdiğim kadınsın' dememi beklemiyorsun her halde"
Bir an hiç bir şey söyleyemedim. Ama ardından yüzüne baktım.
"Ya istiyorsam? Ya beni sadece bir arkadaştan daha yüksek bir kademede görmeni istiyorsam? O zaman ne yapacaksın?"
"Bu kadar saçmalık yeter artık Eun Bin. Bunun imkansız olduğunu ikimizde biliyorsun. Biz asla arkadaştan fazlası olamayız"
...
'Saçmalık'...
'İmkansız'...
'Fazlası olamayız'...
Bu kelimelerin her biri beni derinden yaralamıştı. Çünkü o an Ne kadar salak olduğumu anladım.
Hiç birlikte olamayacağım birini sevmek salakçaydı.
"Ben... gidiyorum"
Dedim sessizce, ve çıkışın yolunu tuttum. Jhope yanıma gelip kolumu tuttu.
"Kendi başına nereye gidiyorsun?"
"Taksiyle giderim ben"
"Eun Bin! Saçmalama! Ne oldu sana böyle ya?"
Yüzüne baktım, sulu gözler eşliğinde.
"Ben... olan sevgimi anlayamayacak birine aşık oldum Jung Hoseok. Teşekkür ederim. Sayende o kişinin beni sevmediğini öğrendim.
Ben kendim eve giderim. Yalnız kalmaya ihtiyacım var da"Deyip elini kolumdan çekip oradan ayrıldım.
Jung Hoseok... teşekkür ederim.
Bana gerçek dünyayı, ve gerçek hayatı öğrettiğin için.
Seni çok seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut - JJH
Fanfiction(Ben)"İnanamıyorum bunu bana yaptığına" deyip nutellamdan bir kaşık daha alıp yedim... (?)"Kanka merak etme seni bu depresyondan çıkaracağım" (Ben)"Söz mü?" (?)"Söz..."