Medyadaki Elis arkadaşlar
Ben bedenini ruhuna mezar yapmış biriyim. Hayat benden istediğini almış sonrada çekilmiş köşesine yaşa şimdi yaşayabilirsen diye alay ediyor benimle. Bende avucuma sakladığım umut kırıntılarını ona kaptırmamak için öyle sıkmışımki ki elimi, tırnaklarım batmış avucuma kanıyor sürekli.
Sabah güneş doğmaya yakın uyanmış düşüncelere dalmıştım. Ruhumu kaç kere öldürdüm zihnimde saymadım. Ne kadar geçti uyanalı bilmiyorum ama Elis hala uyuyordu. Ona doğru kafamı çevirip izlemeye başladım. Yüzündeki huzur hemen göze çarpıyordu. Yavaşça yatağımdan kalktım, ne garipti benim için benim diyebileceğim şeylerin olması en basitinden benim yatağım, benim odam diyebiliyordum artık .Yatağımı düzeltip yine usulca onu uyandırmadan odadaki banyoya girdim. Önce ihtiyaçlarımı giderip elimi yüzümü yıkadım. Sıra aynaya bakmaya gelince hemen yüzümü havluyla kapatıp bunu engelledim ona benzeyen gözlere bakmaktan nefret ediyordum çünkü. Sonunda odadan çıkınca ne yapacağımı bilemeyip durakladım biraz, sonra aklıma kahvaltı hazırlamak geldi böylece kendimi daha az mahcup hissedecektim ya da kendimi böyle kandırıyordum. Dün evi gezme fırsatımız olmadığı için evde bi tur atıp sonunda mutfağı buldum. Şöyle bi bakınca oldukça düzenli görünüyordu kadın eli değdiği belliydi demek ki Ekin yardımcı kadın çağırmıştı biz gelmeden. Küçük bi mutfaktı, yine küçük bi masa dört sandalye vardı, dolaplar kahve köpüğü rengindeydi, masa ve sandalyeler daha koyu bi kahveydi.Fazla eşya yoktu zaten aynı bekar evi gibi. Elimi çabuk tutmak için hemen dolapları karıştırıp neyin nerede olduğuna baktım. Elis krebi çok severdi ona krep yapmak için malzemeleri tezgaha çıkarıp işe koyuldum. Dalgınca annemin bana sürekli söylediği şarkıyı mırıldanmaya başladım.
"Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün hatalarım
Öğünmeme bu yüzden bu yüzden
Kendimi özel, önemli zannetmemKüçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün saçmalamam
Yenilemem bu yüzden bu yüzden
Kendime hala güvensizliğimNe kadar az yol almışım
Ne kadar az yolun başındaymışım meğer
Elimde yalandan kocaman rengarenk geçici oyuncak zaferlerKüçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün korkularım
Gururum bu yüzden bu yüzden
Çocuk gibi korunmasızlığımKüçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden sonsuz endişem
Savunmam bu yüzden bu yüzden
Bir küçük iz bırakmak için didinmem " şarkıyı mırıldanırken krep hamurunu tavaya dökmeye başlamıştım bile. Birden izlediğim hissini kapıldım. Elis'in uyandığını anlayarak kafamı çevirmeden"neden uyandın ki ben sana sürpriz yapacaktım"diye hayıflandım. Ses gelmeyince kaşlarımı çatıp kafamı çevirince üst tarafı çıplak bi adamla karşılaştım, çığlık atıp hemen gözlerimi kapattım. "sende kimsin ve niye yarı çıplak geziyorsun" diye biraz yüksek sesle şaşkın şaşkın sordum. Yabancı adam daha cevap vermeden Elis büyük bi hızla mutfak kapısından onu yiterek içeri girdi. Önce karşımda ki adama sonra bana baktı kafasını hızla çevirerek yabancının yanına hızla gidip önünde durdu "Asil abi ya ne zaman geldin, niye sende dün bizimle değildin yoksa beni hiç özlemedin mi?" hızlı hızlı konuşan Elis'le bakıp sonra adını Asil olduğunu öğrendiğim adama baktım kaşlarımı çatarak, Elis niye sarılmamışdı ki halbuki benim bildiğim arkadaşım şimdiye boynuna atlayıp boğmaya başlamıştı bile. Ben bunları düşünürken Elis bana dönüp" Asil abi bak bu İzel benim hapishaneden arkadaşım"diye ona beni tanıttı. Beni kısa bi süre inceledi, ah lanet kafam şortlu pijama takımımla karşısında duruyordum. Ben daha önce hiç bir erkekle böyle karşı karşıya gelmemiştim ki, gerçi nasıl gelecektim çocukluğumun yarısı o cehennemde geçmişti. Ben karşısında kırmızı bi suratla dururken rahatsız olduğumu anlamış olacak ki fazla uzatmadan kafasını Elis'e çevirdi "senden kurtulmuşken niye karşılamaya geleyim ki" alayla söylediği kelimeler beni kasarken Elis söylediklerine hiç aldırmadan "hı tabi o yüzden her hafta görüşe geliyordun değil mi?" Elis de alayla karşılık verdi bense onları büyük bi şaşkınlıkla izliyordum. "İnan seni orda görmek büyük eğlenceydi o yüzden geliyordum" Elis kaşlarını çatıp ona bakarken"ya maviş ya hiç mi özlemedin? "diye ağlamaklı sesle sordu." Neyse fazla konuşma hadi kahvaltıyı hazırlayın acıktım ben"diyerek mutfaktan çıkan adamın arkasından sinirle baktım bir de emir veriyor. Elis bana dönüp"abimin çocukluk arkadaşı Asil abi, beraber büyüdük onunla"Elis onu bana tanıtırken ben hala emir vermesine takılmıştım. Bana emir verilmesinde hiç hoşlanmazdım çünkü, bunu Elis'de çok iyi biliyordu. "Hadi biran önce kahvaltıyı hazırlayalım bende çok acıktım"gözlerimi devirip tezgaha yeniden dönerek" sen ne zaman doygunsun ki zaten"dedim ciddi sesimle"Elis kim ki, alay edin siz benimle sürekli, küsücem size bak"onu bu sözlerine gözlerimi devirdim asla küz kalmazdı çünkü daha doğrusu konuşmadan duramazdı. Kafamı ona çevirip onu süzdüm üzerinde benim gibi hala pijaması vardı sonra aklıma yeniden benim üzerimdekiler geldi aceleyle tezgahtan ayrılıp Elis'le döndüm"ben üzerimi değiştirmeye gidiyorum sen kreplere bak yanmasın hemen gelirim zaten"dedim çünkü ona güven olmazdı yemek konusunda tam bi fiyasko. Mutfaktan çıkınca etrafıma bakıp kimsenin olmadığına emin olunca hızla odaya doğru yürüdüm hemen kapıyı açıp bedenimi içeri attım. Belki abartı geliyordur bu kadar gerilmem ama ben hapiste gardiyanlardan başka erkek görmemiştim zaten ziyaretçim de gelmezdi ah bir de yarı çıplak. Ben onun görüntüsünü kafamdan atmaya çalışıyordum ama olmuyordu yüzüne fazla bakamasamda vücudu hala gözlerimin önündeydi, kaslı bi vücudu vardı hatta baya kaslıyıdı. Kafamı sağa sola sallayıp görüntüyü def ettim aklımdan ne kadar yapabilirsem işte, biraz hızlı hareket ederek dolabın kapağını açtım şöyle bir bakıp fazla düşünmeden bir kot pantolon alıp üstüne mor bi tişört seçtim, mor rengi çok severdim imkanım olsaydı odamın tamamını mor yapardım ama işte hayat bana kıçıyla gülüyordu. Kapıyı hızla kilitledim ne olur ne olmaz diye, hemen üzerimdekiler çıkarıp katladım ve dolaba geri koydum. Önce pantolonu bacaklarımda geçirdim sonra hemen tişörtü de giyip hızla kapıya doğru yürüdüm, demiştim değil mi yemek konusunda asla Elis'le güven olamazdı kapıyı hızla açıp kolidora çıktım, mutfağa geçip Elis'le baktım ama yoktu onun yerine Asil denen adam vardı. Kaşlarımı çatıp onun burda ne işi olduğunu düşündüm beni fark etmiş olacak ki kafasını bana çevirip"Elis'i mutfakta tek bırakmamalısın yoksa yangın çıkabilir"diyerek ciddiyetle konuştu"biliyorum sadece beş dakika bakmasını istedim""evet oda hemen beni çağırıp bakmamı istedi"diye hemen cevap verdi ben kaşlarımı çatarak"tamam gerek kalmadı gerisini ben hallederim" diyerek onun gitmesini istediğimi açıkça belli ettim, doğrusu hala yüzüne bakamıyordum utancımdan. Sadece kısa bir süre bana bakıp yanımdan geçerek mutfaktan çıktı onun çıkmasıyla ben rahatlatıp hemen masayı hazırlamaya başlamıştım.Kahvaltılıkları tek tek dolaptan çıkarıp masaya koydum, ocağa bakınca kreplerin hazır olduğunu gördüm. Ketılda kaynayan suyu o koymuş olmalıydı hemen onunla çayıda demleyip masaya koydum. Bardakları, çatallarıda dizdikten sonra çatı bardaklara döküp Elis'le seslendim gelmeleri için.
Kahvaltıya Ekin'de katılmıştı, karşıma onun oturmasıyla fazla bir şey yiyememiştim tabi. Ekin'le o içeri giderken biz Elis'le hemen mutfağı taparladık. Onların yanına gidip oturduğumuz da ben fazlasıyla gergindim ilk defa iki erkekle karşılıklı oturuyordum çünkü. Onlar konuşurken ben sessizce onları dinliyordum bir şey anlamasam da eski günlerden konuşuyorlardı. Ayağa kalkıp odadan çıktım kendimi yalnız hissediyordum nasıl hissetmiyeyim ki Elis'i ne kadar sevsem de dışarıdaki hayatını bilmiyordum. Uzunca oflayıp balkona çıktım ben yine düşüncelere dalmışken yanımda bi haraketlilik hissettim başımı çevirince insanı içine çeken derin mavi gözlerle karşılaşrım.Merhaba, ne yazacağımı bilmiyorum ama umarım beğenirsiniz çünkü benim yazarken parmaklarım çok ağrıdı☺️. Lütfen okuyorsanız oy vermeyi unutmayın çünkü benim de yazmak için biraz cesarete ihtiyacım var. Sizler beğendikce ben daha cesaretleniyorum inanın. Okuduğunuz için teşekkür ederim çokca öpüldünüz.