Ali'den
Ona bakıyordum. Karşımda yemyeşil gözleriyle bana bakan kadına. Öyle özlemiştim ki onu onsuz geçen hergünüm hapis gibiydi. Yaşamanın bi manası yoktu ama beklersem sonucunda ona kavuşmak vardı. Bu yüzden bekledim ve aileme yani oğluma karıma kavuştum.
Eylülün elinden tuttuğum gibi taksiye binerek Emrenin yanına doğru yol aldık. Emreye sımsıkı sarılıp oğlum demek istiyordum. Ama onun beni kabul edip etmeyeceği belli değildi. Sonuçta herşey onun yanında olmuştu. Küçücük olsa bile anlamıştır herhalde babasının yaptığı şerefsizliği.
Taksiden indiğimizde Eylül elimi sımsıkı tutmuş eve doğru çekiştiriyordu beni. Bi an durdum ve arkasını dönüp bana baktı.
Eylül:Ali,ne oldu?
Ali:Ya beni sevmezse?
Eylül:Ya sevicek inan bana sevgilim. Hadi gidelim
Kapıya geldiğimizde kalbimin atışları hızlanmaya başlamıştı. Eylül kapıyı açtığında ikimizde içeri girmiştik. Salonda Deniz oturmuş telefonu ile ilgileniyordu. Bizim geldiğimizi duymuş olacak ki kafasını telefondan kaldırıp ilk Eylüle sonra da bana baktı. Yavaş yavaş ayağa kalkıp yanıma geldi ve tam karşımda dikildi. Bana sarıldığında bende ona sarıldım. Canım kardeşim benim. O kadar özlemişim ki onları. Ayrıldığımızda oturup konuşmaya başladık. Başıma neler geldiğini en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istemişlerdi. Tabiki bende onların nasıl kardeş olduğunu öğrenmek istiyordum.
Kısa süre sonra Emrenin sesini duymuştum içeriden. Geldiğimizde uyuyordu. Eylül hemen ayağa kalkıp yatak odasına doğru ilerledi. Ben ise başım öne eğik bi şekilde beklemeye başladım. İçimde büyük bi korku vardı. Şuradan çıkıp bana doğru koşup babam diye bana sarılması için dünyaları verirdim.
Kapının açılma sesi ile yavaşça kaldırdım kafamı Emre Eylülün elini tutuyordu. Bana doğru gelmesini beklerken Denizin yanına gelip kucağına oturmuş ve gözlerini benden kaçırmıştı. İşte o zaman tüm dünya başıma yıkılmıştı. Oğlum benim yüzüme bile bakmıyordu. Kendimi o kadar yabancı hissetmiştim ki. Zaten şuan onun gözünde yabancıdan farksızdım.
Daha fazla dayanamayarak hemen çıkmıştım evden. Arkamdan Eylül ve Denizin bağrışlarını duymuştum ama orada ağlamak istemiyordum.Dışarı çıkar çıkmaz salıverdim gözyaşlarımı. İstemsizce akıyordu yanaklarımdan,kendimi durduramıyordum. Eylülün peşimden geldiğini görünce ellerimle yüzümü kapattım ama anlamıştı. Yanıma gelip zorla ellerimi yüzümden çekti.
Eylül:Ali'm
Ali:istemiyor beni
Eylül:Ya aşkım ona biraz zaman tanı. Yanii sonuçta yıllar sonra seni ilk defa görüyor ve seni öldü biliyordu.
Ali:ama dayanamıyorum Eylül. Bana da sarılsın istiyorum,babam desin istiyorum.
Eylül:oyy ben sana kıyamam. Zamanla hepsi olucak bitanem söz veriyorum. Gel buraya sulu göz
Eylül sımsıkı sarılır Aliye. Ali biraz daha sakinleştikten sonra gözyaşlarını silip eve çıkarlar. Kapıdan içeri girerken Emre Aliye bakar masumca. Ali ise koltuğa oturup Emreye el sallar. Emre hemen kafasını Denizin göğsüne sokunca Deniz Aliye fısıldayarak "üzülme" diye söyler destek verirmişcesine.
Deniz:Demek bizimkilerin oraya taşınacaksınız
Eylül:Aynen çok güzel bi ev, Ali'm herşeyi düşünmüş. Bak ne deyeceğim sen neden orada bi yerde ev tutmuyorsun? Hep beraber otururuz aynı yerde.
Ali:Aynen Deniz. Hepimiz bi aradayız sen taa nerede. Hem benim arabam yok hergün beraber gideceğiz bilesin.
Deniz:Fırsatçı herif seni. Yani aslında güzel olur. Neyse ya yarın bakarız. Hadi hadi benim karakola gitmem gerekiyor. Siz de yeni eve galiba demi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gül
FanfictionYalnızlık ne mavi derinlikleri olan denizlerde nede sıcak çöllerde olmaktır, yalnızlık bu şehirde seni arayıp da bulamamaktır.