İnsanların kendini tanıması gerektiğini düşünüyorum. Hem kendi hemde toplum için gereklidir bu. Thomas Hobbes bunu, her insanın düşünmesi, konuşması, akıl yürütmesi, korkması, mutlu olmasının ortaklığından söz eder. Ama düşünülen konuşulan ve akıl yürütülen şeylerin ortaklığını söylemez. Bu ayrımı yaptıktan sonra herkes kendinden sonuç çıkararak, herhangi bir durumda başkalarının ne durumda olduğunu, bu işin ehli olanlar kadar olmasa da görebilir.
Şimdi insanların kendini tanıması gerektiğine başka bir noktadan yaklaşıcam. İlk olarak algı dediğimiz şeyi tanımlamamız lazım. Algı, çeşitli nesnelerin insan duyuları (göz, kulak vb.) üzerindeki etkisine denir. Yine Hobbes buna ilk hayal der. Yani gördüklerimiz 2.dereceden nesnelerdir. Dinler de dünya hayatına yalan der ve önemli olanın diğer dünya olduğunu söyler. Bazı mutasavvıf alimlerde bu görüşü savunmuştur ve daha da ileri gitmiş ve kafirlikle suçlanmışlardır (İbn Arabi, Hallacı-ı Mansur vb.). Bu yüzden bakmak ve görmek arasında çok fark vardır. Gören insan sayısının az olduğunu bazen de hiç olmadığını düşünüyorum. Gerçeğe ulaşmak isteyen her insan belli yol katetmiştir ve işte burası doğru yol demiştir. Gerçek eğer o yol olsaydı her akıllı insanın o yolu seçmesi gerekirdi ki herkes farklı yollara yönelmiş durumda. Belki de birden farklı gerçeklik vardır. Ya da insanın olduğu, durduğu yer gerçekliktir. Kısacası neyi bulmak istediğimizi bilmediğimiz için sürekli yol katediyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL ZAMANI
Spiritualİnsanların kendini tanıması ve nerde nasıl davranacağını öğrenmesi lazım artık.İnsanların iç yüzünden çok dış yüzünü görmekteyiz.Buda birbirimizi kandırmamıza ve hiçbir zaman anlaşamayacağımız anlamına gelir.Bu yüzden insanların ilk adım olarak düşü...