Malia
Karşımda gördüğüm yüz beni şaşırtmıştı. Bu gördüğüm doğru muydu yoksa fazla ağlamaktan halüsinasyon mu gördüm kestiremedim.
Siyah deri ceketi, beyaz tişörtü her zaman rampa gibi diktiği saçlarıyla karşımdaydı. Fakat gözleri küçülmüş, teni solmuştu. Gözlerindeki ifadeyi anlayamıyordum. Pişmanlık olabilirdi veya vicdan azabı, kestiremiyorum.
Hafif adımlarla bana yaklaşırken ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Telefonda konuştuğu zaman sesini nasıl tanıyamadığıma bir an hayret ettim. Ona kızmalıydım. O benim en yakın arkadaşımı arabasının lastikleri altında ezen küçük bir sersem. Onun bir star olması, dünyanın her tarafını gezmiş olması ve pişmanlıkla bakan gözleri umrumda değil. Kesinlikle değil.
Yaklaşan ayak sesleri dikkatimi dağıtıyordu.
“Lütfen beni bir saniye dinleyin.”
Onun Kay’e kaç farklı şekilde çarpmış olabileceğini düşündüm. Zavallı Kay’in çektiği acıları düşündükçe boğazımda bir düğümlenme oluyordu. Sesimi bulmak gittikçe zorlaşıyordu.
“Bunu nasıl dinleyebilirim. Bunun bir açıklaması olamaz. Onun bedenini, milyarlık arabanın kaportasıyla nasıl çarptığını kesinlikle dinlemeyeceğim.” Diye itiraz ettim.
“Üzgünüm.” Omzunu silkti ve bir adım daha yaklaştı. Adımının ne kadar çekingen olduğunu fark ettim. Çekinen bir Zayn Malik.
“Üzgün müsün?” İnanamaz bir şekilde sormuştum.
En sonunda Kay’in yanından ayrıldım ve Zayn’e doğru yürüdüm. Gözlerimden çıkan öfke kıvılcımlarını hissediyordum. Sağ elimi yumruk yapıp tam kalbinin üzerine getirdim. Yavaş yavaş yumruğumu kalbine bastırırken ne yaptığımı anlayamıyordu. Anlamasını beklemiyordum?
“Demek üzgünsün.”diye devam ettim.
“Telefonda söylediklerini sindirmeye çalışırken tam da böyle hissettim.” İki elimle onu ittirdim.
“Şimdi toz ol burdan.” Arkamı dönüp Kay’e doğru gittiğim zaman sesi olduğum yerde kalmama sebep oldu.
“Beni dinlemek zorundasın.”
Yüzümü ona çevirip ne diyeceğini bekledim. Sinirlerime hakim olmak gittikçe zorlaşıyordu.
Sakin ol Malia!
“Sadece bir an dikkat edemedim. Yemin ederim! Yardım için ne gerekiyorsa yapacağım. Bana istediğin kadar hakaret et. Kaylee için elimden geleni yapacağım.”
Kaylee
Kulağıma belli belirsiz sesler geliyordu. Görüşüm düzelmeye başladıkça kulaklarımda görüşümle doğru orantılı olarak daha iyi duymaya da başlıyordu. Birbirleriyle pek de iyi bir ses tonuyla konuştukları söylenemezdi.
Erkeğin sesi oldukça aksanlı ve derinden geliyordu. Onu biraz daha dinledim.
“Sadece bir an dikkat edemedim. Yemin ederim! Yardım için ne gerekiyorsa yapacağım. Bana istediğin kadar hakaret et. Kaylee için elimden geleni yapacağım.”
Gözlerimi odada gezdirdiğimde sadece üç kişi olduğumuzu anladım. Sarışın kız, rampa saçlı çocuk ve ben. Rampa saçlının gözleri benimkiyle buluştuğunda adımı seslenip yatağımın ucuna geldi onun hemen arkasından diğer yanımda sarışın kız belirmişti.
“İsmim Kaylee mi?”
“Evet.” Sarışının yüzü bir an düşse de bunu yüzündeki mükemmel gülücükle hemen gizlemeyi başardı. “İsmin Kaylee.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PURE
FanfictionLouis kahkahasını bastırıp omzuma vurdu. "Dostum sen çok fena olmuşsun." Kaşlarımı çatıp bakışlarımı Louis'e yönlendirdim. "Ne demek çok fena olmuşsun." Niall ağzına tıkıştırdığı son pizza dilimnden sonra yüzünü sonra bana döndü. "Oh, kötü çocuk hal...