4.0

3.1K 200 109
                                    

Oy ve yorumları unutmayın :')

Araf: Hazır mısın, ben geldim.

Araf: dışarıdayım bekliyorum

Sara: Tamam,5 dakikaya geliyorum

Mesajı attıktan sonra madonna yaka, beli şerit tül detaylı siyah mini elbisemi son kez düzeltip rujumu da tazeleyip elbiseme uygun portföy çantama rujum başta olmak üzere makyaj malzemelerimi ve cüzdanımla telefonumu da yerleştirip odamdan çıktım. Mutfak kapısında beliren annem önce baştan aşağı süzdü sonra elini çenesinin altına yerleştirip 

"Kuzum çok güzel olmuşsun.Ama cenazeye mi gidiyorsun be kızım? Simsiyah giyinmişsin."

"Ay anneciğim, gelinden süslü olup ondan çok öne çıkmaktan iyidir ha?" diye karşılık verdim. Tebessüm ederek yanıma yaklaştı ve kollarını sardı. Saçlarım dağılmasın diye özenle okşayarak konuşmaya başladı.

"Sen zaten her halinle güzelsin kızım,hem ben ne anlarım modadan,düğünde giyilecek şeylerden."deyip hafifçe güldü. Kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne bakmamı sağladım ve yanağına sulu bir öpücük bıraktım.

"Seni yerim hatun ama inmem lazım, damadın beni bekler" deyip raftan ayakkabılarımı alıp kapıya yöneldim. Kapıyı açıp ayakkabılarımı giyerken arkamda ki anneme dönüp sırıttım. 

"Anne, şey, galiba yanağında ruj lekesi bıraktım"deyip kapıyı bile kapatmadan evden koşarak çıktım. Annemin tabiri caizse en uyuz olduğu şey ruj lekesidir. Ve ben onu sulu sulu öptüğüm an yanağı da leke olmuştu. Ardımdan ufak bir çığlık ve kapı kapanış sesi duyunca istemsizce güldüm. 

Bahçe kapısından geçerken yol kenarında ki Bayerische Motoren Werke  markalı M2 Competition model beyaz araba dikkatimi çekti ve hayranlıkla yüzümde bir tebessüm oluştu. En çok ilgi duyduğum araba markalarından biriydi. Babam da zamanında araba galerisine merak saldığı için bir kaç model hakkında ufak tefek  bilgiye sahiptim. Hayranlıkla bahçe kapısını kapatarak ilerlerken şoför kapısının açılmasının ardından inen kişiyle tebessümüm daha da genişledi.

"Ağaç olmak gibi bir durum söz konusu olsaydı şu an ağaç olmuştum." diyerek yanıma doğru ilerlemeye başladı. Beyaz bir tişört üzerine siyah blazer bir ceket ve siyah bir pantolon ile kendine has ideal boylarda dalgalı saçlarıyla yanıma yaklaşırken tepkisine yüzümde yayılan gülümsememle karşılık verdim. 

Ben arabaya mı ona mı odaklansam bilemez halde kaskatı kesilmiş beklerken önümden ilerleyip aracın ön sağ kapısını açıp bir eliyle ceketinin yakalarını önüne toplayıp tutarken diğer eliyle koltuğu gösterdi.

"Buyurunuz efendim,gideceğiniz yere doğru yola çıkalım isterseniz. Yoksa siz arabama böyle hayranlıkla bakmaya devam ederseniz arabamı parçalayacağım." deyip gülünce  ani bir refleksle hayır anlamında kafamı salladım.

"Böyle bir harikalığa kıyamazsın Araf!" diyerek hızla koltuğa oturdum. Ardımdan kapıyı kapatıp gülerek şoför koltuğuna geçti.

"Eğer bakmaya devam etseydin neler olacağını tahmin bile edemezdin." diyerek koltuğa yerleşti Araf da.

"Ya seni başkasıyla mı karıştırdım acaba ben?" diye bir soru yöneltince karşılık olarak

"Nasıl yani?" diye bir soru yöneltip arabayı çalıştırdı.

"Ya ne bileyim işte,sen bu kadar kıskançtın da ben mi fark etmedim acaba?" yola adapte olarak arabayı sürerken gözleri ile gözlerim buluştu. Kısa bir bakışma sonrası sırıtarak yola çevirdi kafasını.

"Kıskancım ha?"

"Fazlasıyla." diye cevap verdim o yola ben ona bakarken. O an tekrar bakışlarını bana çevirdi.

"Madem kıskançlıktan da laf açıldı. Güzelim,bu elbise ne? Bana sürpriz olsun diye göstermediğin elbise mi bu?"tek kaşı havada bir yola bir bana bakıyordu.

"Ne var ki elbise de, ne güzel elbise işte."

"Bak, o masmavi gözlerini ortaya çıkaran ve seni daha da güzelleştirmiş makyajına sıra gelmesin istiyorsan inadıma gitme kadın."

"Allah Allah şimdiden başladık ha Araf bey?!" diye sitemkar bir tavırla oturuşumu dikleştirdim.

"Bu işler böyle Sara hanım,korkarım ki artık resmi olarak sözlüm iken giyiminize de dikkat etmelisiniz."

"Nerede resmi yahu?" diye tersine tersine konuşurken ani bir fren ile arabayı durdurdu.

"Ha illa resmiyete dökmeliyiz bu işi öyle mi?" diyerek bana döndü.

"Ben öyle bir şey mi dedim Araf?"

"Ha tamam,demedin. Ama dedirtmeye getirdin Sara." diyerek direksiyonu sıktı.Konuyu değiştirmek istiyordum. Bana kalsa bu inatlaşma böyle devam ederdi ama istemiyordum çünkü güzel geçmesini dilediğim gecenin şimdiden berbatlaşmasını istemiyordum.

"Neyse niye durduk,düğüne gecikmeyelim,hadi."dedim. Hiç itiraz etmeden arabayı tekrar çalıştırdı ve düğünün olacağı lobinin bulunduğu otele doğru yola devam ettik. Belki biraz ileri gitmiştim ama amacım bu değildi ki. Sadece kıskançlığından bahsetmek istemiştim.

Yol boyunca ki uzun süreli sessizliği Araf'ın açtığı şarkıbozmuştu. Pek bilmediğim ama slow olduğu belli bir parçaydı. 

"mavinin tonları, gözünde parladı
kafayı buldum ve gülüşüne sardım... 
yok bunun dermanı yok, 
biliyorum ama napiyim bu deli kalbimi?

(...)

Şarkı devam ederken nakarat kısmına girince Araf da eşlik etmeye başladı. Bakışlarım ona dönerken "Gece mavisi gözlerinde kayboldum bul beni.."  dediğinde gözlerimiz birbirine kenetlendi. Yavaşlattığı araba artık tamamen durunca hala gözlerimiz kenetliydi. Gözlerimizi kırpmıyorduk bile. Kenetlenen gözlerimizden sonra ellerimiz de kenetlendi. Ve sonra da ağır ağır dudaklarımız birbirine kenetlendi. Kenetlenmeden önce ikimizin de dudaklarından dökülen son söz benim ilk defa dinlediğim, ezberimde dahi olmayan şarkı sözü  'Gece mavisi'  oldu.

__________

Anaaaam bol feellss

Bu arada şarkı medya da var:')

 keşfedilsin istemiyordum ama öyle ya da böyle her keşfettiğim şeyler gibi bu da bir gün öğrenilecekti.


İthaf:

medinekeles123

_birviski

k0lonya_kafayapar

pamukseker3445

NiGhT_GiRl11

Kalk,Gidiyoruz [yarıtexting] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin