1 BÖLÜM 🍷

89 31 8
                                    

Alarmın sesi ile yatağımdan ani bir kalkış sergiledim. Bu hareketim feci bir şekilde belimin ağrımasına sebep oldu.
Ellerimle belimi tutarak yataktan kalktım,banyoya girip aynadan tipime baktım.
Her sabah olduğu gibi yine dağınık bir saç, kısılmış gözler , martılaşmış kaşlarım.

Kendime bakım konusunda yaptığım tek şey yüzümü yıkamak herhalde, kendimi seviyorum ama bakım yapacak kadar değil o konuda aşırı üşengecim.
Giyimime özen gösteririm, hatta çalıştığım iş yerinde ki süslü pudralardan daha iyi giyinirim.
Onlara pudra diye hitap ediyorum. Nedeni, canım öyle istiyor.

Musluğu açtığım gibi yüzmü güzelce yıkadım. Havlu ile yüzümü kurularken sertliği yüzüme kaşıntı veriyordu.
Havluyu fırlatıp mutfağa doğru gittim. Tek başıma yaşıyordum, orta derecede bir evdi ne fazla büyük ne de fazla küçükdü. Tam bana göreydi.
Lakin ev olası dağınıktı, işe yüzünden vakit ayırıp temizleyemedim. Temzilikçi tutsam paramın yarısı oraya gider en iyisi kendim yapmam.

Dolaptan çıkardığım domatesleri dilimleyip ekmeğin arasına koyup yedim. Biraz zevksiz ve midesizimdir ama vazgeçilmezimdir domates.

Hızlıca elimde ki son ekmek parçasını da ağzıma atıp odama geri gittim. Önceden kombinlediğim kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Boy aynasından üzerimi düzelterek saçlarıma bakındım.
Bel aşağısına kadar uzanan upuzun saçlarım vardı. Kumralın en güzel renklerinden biriydi. İnsanlar bende beğendikleri tek şey saçlarım herhalde. Karakterin bazılarına göre sinir bozucu geliyormuş. Onlara da hak veriyorum doğru söyliyeni dokuz köyden yalan söyleyeni yedi köyden kovarlarmış. Olduğum gibiyim bu yüzden sevmezler karekterimi.
Gözlerim zümrüt yeşili mi mavi mi bende bilmiyorum. Zümrüdün mavisi olur mu onu da bilmiyorum.
En çokta gözlerimi seviyorum annemin bana bırkatığı en güzel hediye.

İzmir'in kalabalığına çoktan dalmıştım. Dolmuşun en köşesinde kullağında kullaklıklı gençler, telefondan saçlarına bakan genç kızlar. Şoförün açtığı Müslüm Gürsesin affet şarkısı ile yolumuza ilerliyorduk.
İnmem gereken durakta hızlıca derin bir besmele çekerek indim.
Ezilerek ölmek istemiyordum,aceleyle kendimi kurtarabildiğim kargaşadan uzaklaştım.

Çalıştığım iş yerinin önüne geldim. Tasarım üzerine çalışıyordum. Aslında bazen sekreter oluyordum bazen dosyaları toparlardım. Daha ne yaptığımı bende bilmiyorum ama işim iyi ve rahattı. Okusaydım Hukuk üzerine olurdu kesin. Haksızlığa hiç bir şekilde gelemiyorum.

Lise sona kadar okutuldum. Babamın vefat etmesiyle, aile büyüklerinin sayesinde bu şirkete girdim.
Bu şirkete girdiğimde 18 yaşındaydım. Şimdi 20 yaşındayım.

Zaman hızlı geçiyor...

Yeni patronumu mu seviyorum iyi biri aslında sadece sevgilsi fazlasıyla kıskanç bir hafta boyunca üç sekreter değiştirdi. Onların boşluğunu da ben tamamlıyorum. Beni daha görmedi,görse acaba ne yapar?

Düşünceler arasında iken, çalan telefonla irkildim.
Hızlı bir şekilde telefonu açtım.

"- Buyurun efendim " dedim.

"- Eylül, dün sana verdiğim dosyaları odama getirir misin ? "

"- Peki efendim" telefonu kapatıp. Sağ çekmeceden dosyayı alıp odasına gittim. Kapıyı tek seferde çalıp içeri girdim.

Gülümseyerek masanın üzerine bıraktım.
"- Başka bir arzunuz var mı ?" Sorduğum soru karşısında patronum gülmeye başladı.
Anlam verememiştim neydi şimdi bu ?

"- Ah Eylül beni çok güldürüyorsun, sana karşı tek bir arzum var. Ama bunun gerçekleşmesi mümkün değil" söylediklerinden pek bir şey anlamıyordum.
Affalamış bir ifade ile bakmaya devam ettim.

"- Anlamadım efendim, sizin çalışanızım her istediğinizi yapmak zorundayım. " saçma bir cümle ile olayı kavramaya çabaladım.

Hiç beklemediğim şekilde ayağa kalktı, adımlarını yavaşca yüzüme gülümseyerek bakarak atıyordu.
Yanıma vardığında nefesini üzerimde hissetim. Arada ki mesafe çok fazladı,bir adım geri attım.

"- Her istediğimi yapar mısın ?" Gözlerinin içi parlıyordu.

Kafamı sallamakla yetindim. Bunda kötü bir niyet bulmadım. Çünkü patronum ve sevgilisi var. Çok iyi bir adam insanların gözünde bir numara birisi.

Bana bir adım daha yaklaştı,elini belime geçirerek beni kendine yapıştırdı. Neye uğradığımı şaşırıdm. Ani bir hareketle ellerimle itirmeye çalıştım.

"- Ne yapıyorsun bırak beni"

Ellerini yavaşça aşağı doğru indirmeye başladı. Diğer bir eliylede ağzımı kapattı.
Elini kalçamın üstüne getirdi. Beni kendine daha çok yaklaştırdı.
Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

Dudaklarını kulağıma doğru getirdi.

"- Bu gece sana atacağım adrese gel, eğer gelmezsen. Seni herkese rezil ederim. Bana sarkıntılık yaptı diye tüm aleme bildiririm buna da gücümün olduğunu biliyorsun değil mi ? " yavaçca kulağımdan ayrılıp boyunma getirdi dudaklarını yavaş yavaş öpmeye başladı.
Hiç bir şey yapamıyordum. Öylece ağlıyordum. Çığlık atamıyor, buna engel olamıyordum.

Ellerini kalçamdan ayırıp, gömeliğimin düğmesine getirdi, teker teker açmaya başladığı sırada durdu.

"- Bunu geceye bırakacağım. "



Yorumlarınız nelerdir?

Sizce o adamdın yanına gidecek mi ?

Nasıl buldunuz ?


İnstagram 》 gunahkarkitap

GÜNAHKÂR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin