3.BÖLÜM 🍷

43 26 4
                                    

Şarap sarhoş ederken gönlümüzü,çoktan günahkâr olduk ey sevgili!

Her insan ölümü tadacaktır. Peki ya ölümü tatmadan ölmüşsek. Bedenim var lakin ruhumu taşıyacak bir beden yok
Zaten ölen beden değil midir?

Ben bedenimi kaybedeli günler geçti.

3 gün oldu. Olaylar olduğundan beri odamdan çıkmadım.
Saatlerce ağladım. Sonuç değişti mi hayır

Aklımda oluşan binlerce saçma intihar fikirleri, başka bir insan yüzünden kendi canıma kıyabilir miyim?
Bilmiyorum

Psikolojik olarak ise hiç iyi değilim. Dört duvar arasında çaresizce birinin kapımı çalmasını bekliyorum.
Şuan birinin bana destek vermesine ihtiyacım var. Birinin sen yapmazsın,sen öyle bir insan değilsin demesine ihtiyacım var.

Kimse yok, sesimi duyan,beni anlayan kimse yok.

Yavaşça yerimden kalktım. Odamdan çıkarak lavobaya doğru gittim.
Aynanın karşısına geçtim.  Yüzüm solmuş,gözlerim kızarmış, gözlerimin  alt kısmı ise morarmış haldeydi.

Soğuk suyla yüzümü yıkamaya başladım. Biraz daha normale dönünce mutfağa gittim. Ardından dolabı açtığımda karşımda bomboş bir dolap görünce geri kapatım.

Balkona bakındım, 3 gündür dışarı çıkmadığım için temiz hava almadım. Balkonudan dışarı çıkınca temiz hava yayılmaya başladı. Yüzüme birden ürpertici bir soğukluk geldiğini hissedince gözlerimi kapatım. Çünkü bu benim son nefes alışım ve verişim olacak.

Aklımda ki intihar fikrini gerçekleştireceğim. Gözlerimi yavaşça açtım.
Balkonda işime yarar bir ip bulunca kapıyı kapatıp. Odama doğru gittim.
İpi dolabın ucundan dolamış yukarı doğru asmıştım.

Sandalyeyi ortaya koydum.

Çıkmadan önce durdum. Yapabilir miyim? Melek yüzlü şeytanlar yüzünden ölecek miydim.
Ama olması gereken bu, derdimi anlatamıyorum.

Sandaleyeyin üzerine çıktım. İpi boynuma geçirdiğim sırada kapı çaldı.
Gözlerim oraya yönelince vazgeçmek geldi. Fakat sandalyeden inmedim.

İpi boynuma sıkılaştırdığımda kapı tekrardan çaldı.
Uzun bir soluk aldım. Çalar çalar gider her kimse
Biraz bekledikten sonra,kapı çalması kesildi.

Her şey için hazırdım. Ayağım ile sandalyeyi itirecekken büyük bir gürültü ile olduğum yerde kaldım.

Odama doğru gelen ayak sesleriyle karşımda bir adam duruyordu.

Bu o gün otelde ki genç

Neye uğradığımı şaşırdım.

"- Kimsin sen?"

Sorduğum soruyla adamın o sert bakışları üzerimden kaymadı.

"- Ben kimim biliyor musun? Ben senin ateşinim ,canını yakmakla kalmıyacam ruhunu  da elle geçirecem. İntihar etmene gerek yok ben
Ölümünü kendi ellerimle hazırlayacam. " dedi. Soğuk bakışları beni korkutmaya yetmişti. Ama sözleri darbe niteliğindeydi.

Dolabın kenarına gitti. Belinde bir bıçak çıkarark ipe darbeler atmaya başladı.

İp birden boynuma yavaş bir şekilde gevşedi.
Sonra önüme doğru geldi,kolumdan hızlıca beni aşağıya doğru çekti.

Sandalyeden hızlı bir şekilde yere düştüm. Dizim feci bir şekilde ağrımıştı. Soğuk betonlarla buluşmuş,yüzüm eğik,boynumda ise halen ip vardı. Ayağa kalkmadan boynumda ki ipi çıkardım. 
"- Ne istiyorsun benden " fısıldı ile söylemiştim.

Kollarımdan tutarak beni kaldırdı. Karşısında tuttu. Kollarımı çok sıkı tutuyordu.
"- Ben bir şey yapmadım " diyebildim. Başım eğikti,yüzüne bakamıyordum.

Nedenini bilmiyorum ama korkuyordum.

"- Patronun yatağına girmekten başka bir şey yapmadın " yüzüme  doğru sinirle bağırdı.

Kollarımı bıraktı, gözlerim ellerine kaydı. O kadar sinirliydi ki elleri titriyordu.

"- Sen ve patronun yüzünden benim kardeşim kendi canına kıydı.  " dedi

O an  beynime kaynar sular döküldü.
Yine bir tokat daha yemiştim hayattan.
Benim yüzümden bir can gitmişti.
İdil hanım kendi canına kıymıştı. O güzel insan kendi canına kıymıştı. Beynimde yankılanıp duruyordu.

Belki de o gün otele gitmeseydim. Böyle bir olay olmayacaktı. Ama gitmesem bile yine can yanmıyacak mıydı ?
Yoksa yine yanan can benim mi olacaktı?
Ben kime ne günah işledim de bu kadar ağır şeyler yaşıyorum. Önce  günahkâr  bir bedene sahip olmaya çalıştı. Sonra kötü bir kız olarak gösterdi. Şimdi de bir can benim yüzümden ölmüş gibi gözüküyor.

Gerçektende  benim bir suçum var mıydı?
O pislik adam Allah bilir kaç kızın canını yaktı.
Kaç kızın bedenine sahip olmaya çalıştı. O sekreterlerin değişmeside bundandı. Bende kıskanç diye İdil'e diyordum.
Bu hayatta hep günahsızlar mı cezalanır.
Ne suçu vardı ? Benim ne suçum vardı. 

Birden bire sertçe bileğimden tuttarak çekmeye başladı.

Dışarı çıkardı,siyah bir arabanın önüne geldiğimizde durdu. Arabanın arkasına geçip bagajı açtı.
Tekrardan döndü bileğimden yine tuttarak bagajın önüne getirdi.

Daracık bir alandı.

"- Geç şuraya " diye söyledi.

Ses çıkarmadan önce ayaklarımı sonrada kafamı eğerek iki büklüm eğilerek oturdum.
Sert bir şekilde kapıyı kapattı.

Arabanın çalışmasıyla, aklımda halen o sözlerin yanıkısı vardı.

Neden gidiyorum, neden itiraz etmiyorum.
Edebilir miyim ?
Etmeye hakkım var mı ki ?

Elbette yok, benim yüzümden bir can gitmişti. Benim yüzümden  kardeşini kaybetmişti. Ben yapmadım desem,neden gittin diyecek. Ne söylesem yine bütün oklar beni gösterecek.
Hüküm kılınmış bana günahkâr olmak

Zaten bedenimi kaybettmiştim. Şimdi de ruhumu alamak isteyen bir adam var.
Ya savaşacağım ya da boyun eğeceğim.
Bir kez ölürken tekrar tekrar öldürmeye mi çalışacaktı?

BÖLÜM SONU 🍷

NASIL BULDUNUZ ?

Sizce Eylül'e neler yapacak gizli kahramanımız

İnstagram 》gunahkarkitap

GÜNAHKÂR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin