tekrardan merhaba taehyung;
bugün bir garip davranıyordun. her zamanki gibi. umursamamaya çalışıyordum ama eh şey, seni umursamamak mümkün mü?
ben de karnım acıktığı için yemekhaneye ineyim dedim, sıkılmıştım. o sırada elinde poşetlerle jin hyung ile karşılaştım. eatjin çekeceğini ve yalnız kalmak istemediğini söyledi. yanına beni de çağırdı.
beraber odasına girip yemek eşyalarını hazırladık ve canlı yayını başlattık. yemeğimizi güzelce yiyip bol gülmeli bir sohbet ederken odaya çat diye sen girdin. jin hyung şaşkınlıkla sana bakarken ben de sana yutkunarak baktım. yine beni rahat bırakmıyordun.
"hani işlerin vardı taehyung?" jin hyung sana bu soruyu sorduğunda sen dudak büzüp canlı yayına el sallamıştın ve bana bir bakış atmıştın. "namjoon ve hoseok hyung beraber rap çalışıyorlar. yoongi hyung ve jimin ise kendi aralarında takılıyorlardı. ben de yalnız kaldığımı hissettim ve yanınıza geldim."
bir süre sana bakmıştım. jin hyunga açıklama mantıklı geldiği için önüne dönüp canlı yayında konuşmaya ve yemeye devam etti. ama ben bir şeyler seziyordum. günlerdir bana bu acıyı çektiriyordu.
"gerçekten öyle mi hyung?" diye sana sordum. onayladı ve doğru söylediğini söyledi. bir şey demeden ayağa kalktım.
"şey, benim biraz dansa çalışmam gerekiyor, görüşürüz armyler!" diyip canlı yayına el salladım ve kapıya yöneldim sen de peşimden çıkacakken jin hyung seni tuttu. "daha yeni gelmiştin taehyung," dedi. sen ise arkamdan bakakaldın, ne yaptığımı anlamadın değil mi?
artık senden kaçmaya karar verdim.
beni sevdiğinden emin olamıyorum, ama umutlanmak istemiyorum. üzülmek istemiyorum.
seni seven jeongguk.