Onu çok seviyordum. O, benim karanlık ve yapayalnız dünyamda tutunabileceğim tek ışığımdı. Onu kaybetmekten, ışığın sönüp gideceğini düşünmekten ölesiye korkuyordum.
Babam.
Yalpalayarak uçsam bile, sağlam kalan tek kanadımdı o benim. Annem yoktu. Bir kardeşim de yoktu. Üvey gibi muamele gösteren akrabalarım vardı. Aslında yoklardı.
Sadece babam ve ben vardık. O benim yaşlı koca çınarımdı. Her yorulduğumda gölgesinde dinlendiğim koca çınarım..
''Baba, ben markete gidiyorum'' diye seslendim, oturma odasında gazetesini okuyan babama.
Çıkış kapısına doğru giderken göz göze geldiğimizde yüzünde buruk bir tebessüm vardı. Elinde ki eski gazetelerden birini tutuyordu.
''Tamam güzel kızım'' dediğinde ona öpücük yolladım ve kahvaltıyı geciktirmemek adına hızla ayakkabılarımı giyerek dışarı çıktım.
Siyah şalımı iyice saçlarımın önüne getirerek ucunu sol omzuma attırdım. Hava bugün oldukça sıcaktı ancak diğer günlere oranla sabahın verdiği serinlik az çok fark edilebiliyordu.
Mısır şehri kavurucu sıcakların atasıydı ve bugün de diğer günlerden farksız bir sıcaklıkta olacaktı. Göğe yükselen güneş bunun en iyi habercisiydi.
Mahalle erken saatlere rağmen cıvıl cıvıldı. Bir köşede tozlu zemine, eski halıyı sererek üzerine oturmuş küçük kızlar bebekleriyle oyun oynuyordu. Bir zamanlar ben de dışarıda oyunlar oynamaya bayılırdım ve kundaktaki hallerini tanıdığım bu çocuklar şimdi benim yerimi almışlardı.
Onlara el salladığımda beni fark ettiler ve karşılık verdiler. Mahallede herkes birbirini tanırdı ve ben de, onlar da birbirimizi çok iyi tanırdık.
Küçük kızlar oyunlarına geri döndüğünde sokağın sağından dönerek caddeye çıktım.
Market hemen karşımdaydı.
Arabaların bu bölge de az olması bir avantajdı ve bu avantaj sayesinde karşı sokağa daha çabuk varmıştım.
Markete girdiğimde, sahibi olan Emin abiye selam verdim. Kasanın arkasında oturmuş, duvara monte edilen küçük televizyondan sabah haberlerini izliyordu.
''Hoş geldin kızım'' derken gözleri kısa bir anlığına bana doğru döndü. Gülümsemesi yüzünde günden güne büyüyen kırışıklıkları iyice belirginleştiriyordu.
Emin abi babamın arkadaşıydı ve bu mahallenin de yıllardır esnafıydı. Anlayışlı ve iyi bir adamdı. İnsanlarla bir esnaf olarak değil de insan olarak iyi anlaşırdı. Yokluğu çok iyi bilirdi ve elinden geldiğince mahallesine yardım etmeye çalışırdı. Tabi bu cömertliğini kullanmak isteyen insanlar hiçbir zaman eksilmemişti hayatından ancak o pes etmeden kalplere dokunmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HABİBİ
ChickLitHümeyra genç ve güzel bir kızdı. Bazı sebeplerden dolayı Mısır'da babasıyla yaşıyordu. O kökeninden uzakta bir Arap kızıydı adeta. Ancak on sekiz yaşına geldiğinde daha annesinin bile acısına alışamazken bir acıyla daha kavrulmuştu küçük yüreği. Bu...