4. Bölüm (part 2)

33 3 0
                                    

"Namjoon, Baekhyun 'u bulmuş."

Herşey durmuştu şimdi.
Küçük çocukların mutlu bir şekilde uçurdukları uçurtma ellerinden kaçıp uzağa gitmişti sanki. Başından beri korktuğum olay gerçekleşmişti.

Onu koruyamamıştım. Kendimden nefret ettim. Bir kez daha.
Yere çöktüm. Sol gözümden akan yaş çoktan ağlamama neden olmuştu. Bir yandan ağlıyordum bir yandan kendime saydırıyordum.

"Benim yüzümden oldu! Onu koruyamadım! Yeterince incinen bedeni.."

"Chanyeol, dayan lütfen dayan. Kendini suçlama. Bunların hiçbiri senin suçun değil. Bu kimsenin suçu değil. Lütfen böyle yapma. Adam akıllı plan yapalım ve gidip Baekhyun 'u kurtaralım. Tamam mı?"

Sehun 'un sözleri ile kendimi biraz toparlayarak sordum.
"L-Luhan biliyor mu?"

"Hayır, onun hiçbir şeyden haberi yok."
Araya Hyungwon girdi.

"Aslında bizimde haberimiz yoktu. Bugün ek mesaim için buraya geldiğimde bana şu iki genç
Baekhyun 'un biraz önce burada olduğunu ama Namjoon tarafından itilerek götürüldüğünü söyledi. Sonra bende seni aradım işte."

"Baekhyun burada ne yapıyordu?"
Jackson 'un sorusunu onaylarak başımı salladım.

"Kafasını fazlasıyla dağıtmıştı. Önünde bir sürü soju duruyordu."

İki gençten siyah saçlı olanın cevabı üzerine onlara dönüp adlarını sordum.

"Ben Lay. Bu da Suho. Namjoon 'un tehlikeli yılanlar grubunun lideri olduğunu bildiğimiz için bunu Hyungwon 'a anlattık."

"Tanıştığıma memnun oldum Lay ve Suho."
Jongin ellerini sıkarken Mark anlayamamış bir ifadeyle

"Peki, nereye götürdükleri konusunda bir fikriniz var mı?"

"Farkettirmeden Baekhyun 'u alıp çıkmasına rağmen bizim gözlerimizin üzerinde olduğunu görmemişti. Arkalarından usulca izledik. Mekanlarının olduğu yöne doğru götürüyordu onu."

Alayla sesimi yükselterek
"İzlemek yerine yardım etseydiniz. Daha hızlı olurdu götürmesi."

"Chanyeol sakin ol. Namjoon 'a bulaşan insana ne yaparlar biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum Wonho. Ama Baekhyun 'un küçük bir kuşun annesinden alınması gibi götürülmesi çok canımı acıtıyor. Görebiliyor musun?"

Sehun aniden yanıma gelip moral sarılması anlamında sarıldı.
"Geçecek kardeşim. Onu oradan kurtaracağız."

1-2 saate yakındır plan yapmaya çalışıyorduk. Az çok herşey tamamdı. Sadece Jackson 'un babasından haber bekliyorduk. Özel ekip gönderecekti. Yılanların ek adamlarına karşı.

Telefonumdan beklediğim arama sesi yerine bildirim sesi gelince irkildim.

'O güzel tenin tadına çok az bir süre kala'
'Fotoğraf'

Korkarak fotoğrafa bastım. Baekhyun üzeri çıplak bir şekilde yatağa kollarından bağlanmıştı.
"Ben bu iti sikmezsem beni gebertin."
..

Jackson 'un babasını beklemeden yılanların mekanına gittik.

"Baekhyun 'u almadan buradan çıkışım yasak."
sessizce kendime söz vererek kapıya vurduk.
Plan basit gibiydi. Kapıyı açmaya gelen kişileri atlatıp içeri girecektik.
'SERPENT' yazan büyük kapı yavaşça açıldı.

İki adam beni görünce alayla
"İçeride yatan güzellik senin mi?"

Sehun 'a döndüm. Kafasını yavaşça iki tarafa salladı. Olay çıkarmamam için. Üzgünüm Sehun özür dilerim.
Kafamı gömdüm suratına.
"BUNDAN SANANE ŞEREFSİZ?!"

KARANLIĞIMDAKİ SEN / CHANBAEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin