"Harry..." diye fısıldadı Louis. Yorgunluktan sesi kesik kesik çıkmıştı. "Yetmez mi artık?.."
Harry hâlâ enerjik bir şekilde esnedi. "Daha çok yolumuz var Louis." diyerek Louis'yi yaslandığı ağaçtan kaldırdı. Louis sızlanarak yürürken Harry ise çevresine bakıyordu. Belki güzel bir yer bulabilirdi.
"Harry yoruldum..."
"İnternette baktığımda yürüdüğümüz yolun üstünde çok güzel bir kafe varmış. Oraya vardığımız zaman mola verebiliriz."
Louis ağlamaklı bir şekilde inledi. Yorgundu, iki saatir bilmedikleri bir yolda yürüyordu ve Harry'nin hâlâ enerjik olması Louis'nin sinirlerini bozuyordu. Güya buraya dinlenmeye gelmişlerdi, Louis işte yorulduğundan daha fazla yorulmuştu.
"Alfa," diye mırıldandı. Louis, Harry'ye hep 'Alfa' demezdi. O yüzden Harry çekiştirdiği Louis'ye baktı. "Lütfen biraz duralım."
Yorgunluktan gözleri kayıyordu ve ağlayacak gibi bir hâli vardı. Harry adımlarını durdurdu. "Pekâlâ, biraz dinlenelim."
Louis bu sözü duymak istiyormuş gibi kendini direkt yere attı. Yürüdükleri yol zaten yeşillikle kaplı olduğu için Louis'ye sorun çıkarmıyordu. Direkt gözlerini kapattı. Biraz kestirse sorun olmazdı.
Harry ise yavaş yavaş Louis'nin yanına oturdu. Harry yorulmamıştı ama oturduğu zaman bacaklarının ağrıdığını hissetmişti. Yine de hâlâ yürüyebilecek enerjisi vardı.
"Çabuk yoruldun." dedi Harry. Louis tek gözünü acıp Harry'yi süzdü. "Senin de bir yerlerinde kurt kaynıyor galiba."
Harry gözlerini devirdi. Louis oflayarak yattığı yerden doğruldu ve oturur pozisyona geçti. "Harry sen Alfasın, ben ise Omegayım. Cinsiyetçilik yapmak istemiyorum ama doğalarımız geri sen Omega ve Betalardan daha güçlüsün. Ben ise Alfa ve Betalardan daha güçsüzüm. Sence benim çabuk yorulmam mantıklı olmaz mı?"
Harry biraz düşününce Louis haklıydı. Ama Harry kendini durduramamıştı. Louis ile beraber vakit geçirdikçe kendisine bir yerden enerji geldiğini hissediyordu. "Düşünememişim." diye cevap verip gözlerini kaçırdı. Louis haklıydı ve buna karşı kendini koruyamazdı.
Louis'den başka türlü bir tepki bekliyordu ama ellerini yanaklarında beklemiyordu. Louis'ye baktığı zaman yüzünde küçük bir gülümseme gördü. "Normalde bu kadar uzun süre yürümeye dayanamam ama varlığın bana güç veriyor. Tıpkı benim sana güç verdiğim gibi."
Harry'nin yüzünde de küçük bir gülümseme belirmeye başlamıştı. Yanaklarındaki elleri avucunda topladı ve ellerinin üstünü öptü. "Fark edememişim, üzgünüm hayatım."
Louis 'hayatım' lafını duyunca kızarmaya başladı. Yüzünü başka yere çevirdi. Çok geçmeden çenesinde Harry'nin parmaklarını hissedince sertçe yutkundu. Utanmaya başlamıştı.
Louis, Harry'ye döndüğü zaman gördüğü manzara ile ilgili her şey üstüne yemin edebilirdi. Harry gamzelerini belli edecek şekilde gülümsüyor, gözleri ise parlıyordu. Sanki yeşil gözlerinin üstünde gümüş yıldızlar belirmiş gibiydi.
Yüzünü yavaşça Louis'ye yaklaştırdı. Louis de gözlerini kapatıp Harry'yi bekledi. Artık zamanı gelmiş miydi? Ve ilk öpüşmeleri (kaldıkları oda hariç) yeşillikler üstünde mi olacaktı?
Louis hiçbir hareket olmadığını gördü. Gözlerini açtığı zaman dudakları arasında milim mesafeler olduğunu fark etti. Harry'nin gözlerine baktığı zaman ise bariz bir şekilde izin istediğini gördü. Harry'nin bu kadar düşünceli olması Louis'yi ağlatabilirdi.
Cevap olarak kollarını Harry'nin boynuna sardı. "Öp beni seni aptal." diye kıkırdadı ama daha kıkırdamasına başlamadan Harry'nin dudaklarını öpmesiyle kesildi. Harry dudaklarını büyük bir açlıkla öpüyordu sanki. Louis karşılık vermeye çalıştıkça Harry iki katı karşılık veriyordu.
Louis geriye doğru düştüğünü fark etti.
Başı toprağa değdiği zaman Harry üstüne çıkmıştı. Bir kolu ile Louis'nin belini sararken diğer kolu ile yerden destek alıyordu. Dudakları ise hiç durmuyordu.
En sonunda ikisi de nefessiz kalınca geri çekildiler. Nefes nefese kalmışlardı. Louis iri gözleri ile hızlı hızlı nefes alırken bir yandan Harry'nin hafif şişmiş dudaklarına bakıyordu. "Bi-Biz-"
"Seni seviyorum."
Louis nefesinin tıkandığını hissetti. "Ne?"
Harry güldü. Nefeslerinin altından "Bunu fark edemeyecek kadar aptal değilsin." dedi. Louis gözlerini kaçırıp güldü. "Biliyorum ama bunu hemen diyeceğini de beklemiyordum."
Harry bu sefer gülümsedi. Eğildi ve Louis'nin dudağını öpüp geri çekildi. "Seni eşim yapmak istiyorum."
Louis yutkundu. Buna nasıl bir cevap verebilirdi ki? Harry onun yerine devam etti. "Güzelsin, hem de çok güzelsin. Güzel olduğun kadar zekisin, ya da ben fazla aptalım." dedi sonlara doğru gülerek. Louis de Harry ile beraber gülmüştü. "Louis..." dedi Harry birden. Louis'nin gülmesi ile resmen kendinden geçmişti. "Aklımı başımdan alıyorsun."
Bu sefer yeni bir öpüşmeyi Louis başlatmıştı. Hâlâ kolları Harry'nin boynundaydı ve Harry'yi kendine çekmesiyle dudakları hemen Harry'nin dudaklarını bulmuştu.
Harry'nin dudakları çok tatlıydı ve Louis tatlı olan her şeye bayılırdı.
sonunda diyorsunuz değil mi eheheh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genius // Larry Stylinson
FanfictionBazı Alfalar zeka konusunda kendisine çok güvenirler. Diğer cinslerden daha güçlü oldukları için ve baskın oldukları için kendisinden düşük seviyedeki cinsleri ezerler. Mesela Harry Styles gibi. Louis bilgisayar mühendisi, Harry ise babasından şirke...