Biraz geç hatta fazla geç yeni bölümün geldiğinin farkındayım fakat daha yeni liseye başladım. Bundan önce tercihler şimdi de nakil işlemleri hiç zamanım olmadı ama bundan sonra bölümler daha düzenli bir süre içinde gelir. Size İYİ OKUMALAR! :)
Gecenin bi saatinde uyanan kaç kişi vardır ? Pardon alt kattan gelen seslerle ya da kavga sesleriyle uyanan kaç kişi vardır? Allah bilir kim kavga ediyodur. Aman banane. Tam kafamı yastığa koyucaktım ki annemin bağırmasını duydum. Uykulu halimle anlamadım ne dediğini. Merdivenleri uykum olduğu halde düşmeden inip ve mutfağa doğru ilerledim. Beni görünce sustular. Su içip aynı sersemlikle merdivenleri çıkıp yatağıma geri döndüm. Bana karşı annemde babamda iyilerdi. Hatta çok iyiylerdi ama birbirlerine karşı ne yazık ki o kadar iyi olmazlardı. Babam eve geç gelince annem sorardı. Babamda sorulardan sıkılırdı. Annem merakından babamda annemin merakından sıkıldığından sorunlar biraz büyürdü ama hiçbir zaman benim karşımda kavga etmezlerdi. Neyse. Bende uykuma kaldığım yerden devam ettim.
“Deriiin hadi kızım her sabah geç kalıyosun bi sabahta erken çık evden.” Tamam anne. Sen zaten kızını düşünme. İki dakika uyutma. Ben kendi kendime söylenirken üstümü giydim. Çantamı da alıp kahvaltıya indim. Servis gelene kadar bi şeyler atıştırıp evden çıktım. Servisin ortalarda çiftli koltuklarından birine oturup kulaklığımı taktım. Okula gelene kadar şarkı dinledim. Şarkı dinlemeyi severdim hatta Sinem’le Cem Adrian’ın konserine bile gitmiştik. Bile diyorum çünkü 18 yaş sınırı vardı ama Sinem’in kuzeninin yardımıyla içeri girmiştik. Servis okula girerken kulaklığımı çıkarıp düşüncelerimden arındım. Servisten inerken Sinem boynuma atladı ve söylenmeye başladı.
“Kaç gündür okulda yokum. İnsan bi sorar öldü mü kaldı mı diye.
“Kusura bakma. Iııı ben şey…”
“Neyse ya ee ne yaptın ben yokken?”
“Günler boş ve sensiz geçti. Çok üzüldüm(!).” Tam biz konuşurken Kaan gelip Sinem’in yanağına bir öpücük bıraktı. Sinem’ im yüzünde güller açarken bana da bi öpücük verdi ama hiç rahat durur mu hemen sonra saçımı karıştırıp sınıfa koşar adımlarla çıktı. Saçımı karıştırdıktan sonra Sinem’ e öpücük atmayı unutmadı. Aaa ne güzel. Çok tatlısınız, keşke ölseniz. Ben bunları düşünürken Sinem okula doğru çekiştirdi. Sinem sözeli seçtiği için aynı sınıfta değildik. Zaten bizim çocuklardan bi Çağatay ve İrem sayısal sınıfındaydı. Sinem ve Zeynep sözelde Kaan ve Barış’ta eşit ağırlık sınıfındaydı. Keşke filmlerdeki gibi hepimiz aynı sınıfta olsaydık ama nerdee? Birlikte merdivenleri çıktık ama maalesef buraya kadardı. O kendi sınıfına ben kendi sınıfıma doğru yürüdük. Sınıfın kapısında dikilen Atlas’ı kapıya yaklaşınca fark ettim. O beni fark etmemişti çünkü okulun basketbol kaptanıyla hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Ne olduğunu merak ettim ama sınıfa girerken pek anlayamadım. Ben de boş verip yerime oturdum. Ders zili çalınca Atlas ve basketbol takımının kaptanı -adı galiba Savaş’tı- birlikte içeri girdiler. Sıradayken birbirlerine baktılar ama hiçte dostça değildi. Bi sorunları var gibiydi ama Atlas çocuğa son kez bakarken alayla sırıttı ve yanıma iyice kurulup telefona gömüldü. Telefonla uğraşırken mesaj sesi yükseldi. Merak etmedim değil hani ama eğilipte bakamam. Atlas mesajı okurken aptal aşık gibi sırıttı. Aptal işte adı üstünde. Bende onu boş verip kitaplarımı çıkarıp son konuya baktım. Hayır inek falan değilim ama seneye sınavım var dimi ama? Öğretmen gelince derse başladık.
---
Ders çıkışı için canım arkadaşlarım (!) buz patenine gitme planı yapmışlar. Bana da son dakika haber veriyorlar! Herkes biliyomuş ben hariç. Şeytan diyo ki… neyse ben imanlı görl olduğum için şeytana uymadım ve saat 5’te buluşabileceğimizi söyledim. Okul 3’te bitiyo ve benim eve gidip üstümü giymem hafif makyajımı yapmam ve sosyal sitelere bakmam gerekiyo. Sonra buluşuruz aceleniz ne? Ama bunlar bana “İyi sen 5’te orda ol bizde sen evde üstünü değiştirirken pizzamızı yiyelim.” Diyince ben tabi eve gitme fikrinden vaz geçtim. Pizza bu boru mu? Hep birlikte arabalara yerleştik. Arabalardan birini Çağatay diğerini ise Kaan kullanıyordu. Biz Sinemle Kaan’ın kullandığı arabaya bindik. İrem Barış ve Zeynep’te Çağatay’ın arabasına bindiler. Kaan ve Çağatay’ın yaşı araba kullanmaya yetiyordu çünkü Çağatay 1 yıl okula ara verip Almanya’ ya gitti. Kaan ise okula geç başlamış. Her neyse. İşimize yarıyorlardı sonuçta. Hem onlar olmasaydı arabayla nasıl giderdik? Dışarı bakınca Atlas’ı bankta tek başına otururken gördüm. Sinem o an arkasını dönüp bana Atlas’ı da çağırmam için teklifte bulundu. Heralde Atlas’a baktığımı gördü. Tam Sinem ağzını açıcakken Çağatay’ı arabadan inerken gördüm. Nereye gidicek acaba diye bakarken direk Atlas’ın yanına gitti. Atlas onu görünce gözleri büyüdü ve ayağa kalkıp Çağatay’a sarıldı ama bu herangi bi sarılma değildi. Sanki birbirinden uzak kalan iki kardeşin sarılması gibiydi. Dikkatli bakınca benzemiyorlardı. O zaman kardeş değillerdi. Ah bendeki de akıl. Salak kafam. Kardeş olsalardı bilirdik heralde. Ben kafamdaki saçma düşüncelerle boğuşurken arabanın kapısı açıldı ve Atlas arabaya bindi. Yerine kurulduktan sonra elini Kaan’a doğru uzatıp merabalaştı. Bizi zaten tanıdığı için pek konuşmadı. Sessiz bi şekilde yolculuğa devam ettik. Alışveriş merkezine gelince arabadan indik. Alışveriş merkezine girdik ve öncelikle yemek katına gittik. Ben kızları kollarından tutup Pizza Hut’a sürükledim. Mecburen diğerleri de bize katıldı. Yemeklerimizi yedikten sonra hep birlikte buz pateni katına çıktık. Buz patenini severdim. Kayarken kendimi iyi hissederdim. Profesyonel olmasa da kayıyorum. Zaten sıkça gelirdim buz patenine ama açıkçası Atlas’ın nasıl kaydığını merak ettim. Hepimiz patenlerimizi giyip piste çıktık. Kızlarla eğlenerek kayarken birkaç kızın arkama bakarken gördüm ve bende arkama baktım. Ne göreyim Atlas Bey herkesi kendine hayran bırakacak şekilde pistin üstünde adeta dans ediyor. Ben de o tarafa gidip bildiğim bi kaç hareketi sergilemek istedim ama bendeki bu sakarlıkla düşmekten zor kurtuldum. Bir saat kadar kaydıktan sonra yorulup içeriye kahve içmeye gittim. Ben kahvemi içerken Atlas oturduğum sandalyenin karşısına elindeki kahve bardağıyla oturdu.
“Nasılsın bayan sakar amatör patenci?” Gülerek ve birazda dalga geçerek dediği şeye kaşlarımı çatarak baktım ama sonra birazcık haklı olduğunu düşündüm.
“İyiyim Bay her şeyde mükemmel.” O tam ağzını açarken bir anda bütün sandalyeler çekildi ve bizimkiler rahat bir biçimde sandalyelere kuruldu. Herkes biraz olsun ısınmak adına kahvelerini içti ve sonra eve geçmek için geldiğimiz şekilde arabalara yerleştik. Eve gidince bizimkilerin salonda olduğunu gördüm ve onlara görünmeden yukarı çıktım. Bu yorgunluğuma ilaç olan tek şey uykuydu! Yatağıma girip kısa bir süre içinde uyudum.