Jungkook elime tutuşturulan tüm mektupları teker teker okurken sinirleniyor, gülüyor bazen ise gözünde biriken yaşları tutamıyordu..
Onunla geçirdiği her an bir şans gibi değerli ve nadirdi..
Son mektupları okurken silmekten kızarmış gözlerinden akan yaşları durduramıyordu..
Kendi kendine düşündü
Aptalın tekiyim, seni unutacak kadar korkak, senden nefret edecek kadar akılsız biriydim..
Onun bu denli acı çektiğini bilmiyordu..
Jungkook hızlıca oturduğu koltuktan kalktı ve kızın çok uzak olmayan evine doğru koştu.
Evin kapısını yumrukluyordu fakat kimse açmıyordu. Aklına ilk tanıştıkları yer geldi..
Ne zaman morali bozulsa hep oraya giderdi.. çünkü oranın ona Tanrı tarafından armağan edilmiş bir yer olduğunu düşünüyordu. Ne zaman üzgün olursa, ne zaman morali bozulsa oraya gider ağlar, bağırır ve rahatlardı. Tanrı ona orada Jungkook'u hediye etmişti ama elinde artık hiçbir şey yoktu..
Jungkook, kız ile tanıştığı yere gelince ambulans, polis ve kurtarma ekiplerinin orada olduğunu gördü..
Etrafı inceledikten sonra yerde poşete sarılmış bir beden gördü.
Koşarak oraya ilerledi. Kimseyi duymuyor ve umursamıyordu. Yavaşça poşetin fermuarını açtı. Karşısında solmuş, dudakları çatlamış ve umutla bakan, her zaman gülen ama şuan kapalı olan sevgilisine ait gözleri görünce kendine dayanamamış bağırmaya, yere ve kendisine yumruklar atmaya başlamıştı. Titreyen elleri ile sevgilisinin küçük yanaklarını ellerinin arasına aldı.. yerde yatan minik beden son bir kez daha sarıldı ve defalarca özür diledi..
Son
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i could not sorry | jjk
Fanfico zaman seni bırakmasaydım.. şuan acı çekiyor olmazdık.. sevgilim..