Eve gelmiştim. İlk katta olan evimizin kapısı açıktı. Yavaş yavaş içeri girdim. Ortalık darmadağandı. Annem kızgın bir şekilde ortalarda geziniyordu. Evi bu kadar dağıtmasına göre bu sefer gerçekten fena kavga etmişler gibi görünüyor
"Aa anne..."
Annem ateş fışkırtan gözleri ile bana baktı.
"Görüyor musun babanın yaptığını ? GÖRÜYORMUSUN ? Bak yıktı , dağıttı ve gitti."
Benim dinmeyen gözyaşlarım tekrar damla damla akmaya başlamıştı bile. Nasıl olduğunu anlamadan kendimi dışarı attım. Damla damla akan gözyaşlarım sel misali gözlerimden süzülüp gidiyordu. Yürüyerek limanın yolunu tuttum. Kendimi tek o mavililerde rahat hissediyordum. Liman yolunun kenarındaki dondurmacıya girip çikolatalı dondurma almayı da ihmal etmedim. Dondurmam gözyaşlarımla birlikte tişörtü mü süslerken ben sadece düşünüyordum , yine ne olduğunu ? Bir anda korna sesi ile kolumda iri bir el hissettim. Beni bir anda kendine çeken bir el ... Ardından kalın bir o kadarda huzur verici bir ses...
"Dikkat etsene lan görmüyormusun kızı da inadına arabayı sürüyorsun ?"
Kimin sesi olduğunu bilmiyordum , böyle bir ses tonu duymadım bile ama niye bu kadar huzur verdi bana anlamadım bile... Ardından arabanın camı açıldı ve bir adam kafasını arabadan çıkardı. Önce omzuma kadar gelen hafif dalgalı açık kahve tonlu saçıma , sonra koyu kahve rengi gözlerime baktı. İnce vücudun titrerken ;
"Kusura bakmayın hanfendi bir an fark edemedim sizi."
"Fark edeceksin bilader , fark edeceksin." diye duyuldu arkamdan gelen o kalın ses.
Adam hiç bir şey diyemeden arabasını çalıştırdı ve yoluna devam etti. Vücudum hala titriyordu. Nihayet arkama dönebilmiştim. Kaşımda gördüğüm uzun boylu , siyah dağınık kuzguni saçlı ve beni o dakika etkileyen koyu yeşil gözlü bir adam duruyordu. Siyah tişörtü büyük ve geniş omuzlarını yeterince gösteriyordu. Ve tabi kaslarınıda...
"İyi misin ?" dedi usulca.
Cevap vermedim sadece o koyu yeşil gözlerine baktım dakikalarca...