bayram sadece birkaç gün kalmıştı. uzun tatilden onceki son okul gunuydu.kız eve dönerken yağmurla karışık bir kar başladı ,bir taraftanda soguk mu soguk bir k uy zey ruzgari esiyordu.kücûk kiz,eski de olsa montunun icinde isindigi icin cok mutluydu.Ama evinin sicagina kavusmak icin hizli hizli yuruyordu.
Okuldan uzaklasali birkac dakika olmustu ki,ûc cocugun kaldirimda durdugunu gordu.Tartisiyor gibiydiler;ama ne soylediklerini cikaramadi ;iki cocuk bir olmus,baska bir cocuga bagirip duruyorlardi.cocuklardan birisi diger cocugun sirtindan zorla montunu cikardi.montsuz kalan cocuk montunu almak icin ugrastiysa da, basaramadi,cunku diger cocuklar daha gucluydu,iki haylaz cocuk birlikte montu da alarak kactilar.geride kalan cocuk arkalarından koşmaya başladı, ama dikkatsizce kostuğu için ayagi bir taşa takıldı ve çamur birikintisine düştü .kız hemen yerde yatan bu çocuğun yanına gitti.Bu, okulda kendi mantosuyla dalga geçen çocuktan başkasi degildi.yerde yatan cocuk agliyor,gozyaslari yuzunden akip gidiyordu."Montumu aldilar!" Diye sizlandi."simdi sogiltan donup olelecegim."
"Yok canim nereden cikartiyosun?"dedi kiz gulumseyerek."ama eve varmadan.soguk alabilirsin bu da bayram üstü hiç iyi olmaz. bir taraftan ağlayan bir taraftan soğuktan titreyen çocuk yüzünde sıcak ve yumuşak bir el hissetti. kız yanagindaki yaşlari siliyordu." ağlama"dedi kiz." eve kadar benim montumu giy".
" Ama bu defada sen donarsin."
" hayır donmam " dedi kız montunu çıkarırken annem montumun altına sıcak tutsun diye hep eski kaza giydirir. hiç yoktan iyidir. şimdi benim montumu giy ve eve gidelim. acele edersen iyi olacak. 10 dakika sonra erkek çocuğun evine gelmişler ve sundurmaya çıkmışlardi." benimle içerek gelir misin?" diye sordu oglan." çok üşüdün. annem bana böyle günlerde sıcak çikolata ve kurabiye hazırlar." kız böyle güzel bir eve girmek tank çekimde ama diğeri onun elinden tutup içeri sürüklemeye başlamıştı bile. evin içi dışı kadar güzel görünüyordu. olan eski montu çıkarıp kıza uzatıyordu ki annesi geldi." kim bu çocuk?."diye sordu." senin montu nerede küçük bey?"
