Jeon Jeongguk, küçüklüğünden beri kendine yüklenmekten asla çekinmeyen birisiydi. 14 yaşını bitirmesine yakın başladığı ve o zamandan beri yoğun bir tutku beslediği bale konusunda da her zaman böyle olmuştu. Artık aldığı eğitim belli bir seviyeye geldiğinde, daha da profesyonelleştiğinde her geçen gün biraz daha acımasız olmuştu kendisine karşı. Provalarda yaptığı en ufak bir hatadan sonra bile, arkadaşlarının artık eve gidiyor olmasını umursamadan öğretmenlerinden izin alarak kendini o prova odasına kapatır, yanında birisi yokken o aynalarda gördüğü benliğine daha da yüklenebilecek ve daha da iyisini yapabilecek olması ihtimalinin verdiği rahatlıkla saatlerce çalışırdı. Öyle ki çalışırken günün ilk ışıklarını gördüğü de çok olmuştu. Sonunda evine dönüp sevgilisi onu açtığı kollarının arasına aldığında ise yorgunluktan uyuyamayacak hale gelmiş oluyor, ancak onun, o uzun, ince parmakları ile yaptığı masajlar sayesinde rahatlayabiliyordu. Tüm bu ağrıları ve yorgunluğu normaldi de çünkü 24 saate yayılan bir çalışma temposu vardı. Çok çalışıyor buna rağmen seyirci karşısına her çıktığında ilk kez sahne ışıklarının altında olacak biri gibi heyecanlanmadan edemiyordu. Böyle zamanlarda onun bir nevi kurtarıcısı olan tek şey karşısında dans ettiği seyirci sayısını tek kişiye indirip sadece, salonda varlığını ona olan derin bakışlarıyla belli eden erkek arkadaşına odaklanmaktı ki bu çoğu zaman işe yarıyordu da çünkü genelde seyirci tarafından fark edilmeyen tek tük hatalar yapsa da sahnedeki işi bittiğinde övüleceğini çok iyi biliyordu.
Jeongguk'un baleye olan tüm bu tutkusu ve yatkınlığının da doğuştan gelen bir hediye olduğunu söyleyebilirdiniz. Kalça, bilek, sırt açıklığı ve hatta vücudundaki her bir detay sanki bale sanatı için yaratılmış gibiydi. O, iyiydi. Bunu biliyordu ama en iyisi de olabilirdi. En iyisi olmak istiyordu. Onun hayatında hataya yer yoktu. Tıpkı tembelliğe ve boş geçireceği bir saniyeye olmadığı gibi. Bale seyircisi acımasızdı çünkü. "Tökezledi.", "Dönemedi.", "Çaylağa bakın." gibi kırıcı söylemler kullanmaktan çekinmez, bunları kıvrılan dudakları ve küçük düşürücü bakışları ile açıkça belli etmekten de kaçınmazdı. Belki de bu yüzden sahneye çıkacağı zaman yüzü bembeyaz kesilirdi Jeongguk'un. Sonrasında açılan perdeler ile kendini bir şekilde toparlar ve vücudunun kontrolünü hayranı olduğu klasik müziğe bırakırdı.
-
belki aranizda love4eva'yi hatirlayanlar vardir ama ikinci defa yayinlamamla birlikte gidisatinda kucuk sayilmayacak degisiklikler olacak. ayni isminde de yaptigim gibi.
simdiden etkilenebileceklerin okumamasini oneririm!
ps. filmouts bestie. i love you!
umarim beraber ilerletmeyi dusundugumuz kurgumuzu begenirsiniz ! <3
angst
taekook
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiriendo, curando, amando
Fanfictionwhat doesn't destroy you leaves you broken instead