1

222 15 8
                                    

Saat neredeyse gece yarısına gelmişti. Küçük kız ve annesi yatakta uzanmış, yanan şöminenin alevini izliyordu. Birden küçük kızın gözleri mutluluk ve heyecanla parıldadı.

''Hadi anne! Anlat!,'' diyordu küçük kız, ''Gökkuşağı'nın hikayesini anlat!'' ellerini birbirine kavuşturmuş, annesine doğrultmuştu -küçük bedenine zıt olan- koskoca mavi gözlerini.

''Ama masal bitince tekrar anlat demek veya uyumamazlık yapmak yok. Söz ver anneye.'' Küçük kız önce kafasını kaşıdı, sonra ise annesine dönüp, ''Gökkuşağı sözü!'' diye haykırdı. Kadın kızıl saçlarını kulağının arkasına iliştirip küçük kızı yatağın içine soktu ve masala başladı.

''Çok uzun zaman önceydi.,'' kadın derin bir nefes aldı ve şöyle devam etti, ''Gökkuşağı'nın ardında Bulut adında bir halk yaşardı. Bulut Halkı; her yıl gökkuşağını yeniden gökyüzüne yansıtmak için insanların umutlarını toplar, umdukları şeyleri onlara sunar ve sonra da mutluluklarından küçücük bir parça alıp umuda karıştırırdı.'' kadın soluklanmak için durakladığında küçük kız sabırsızca kıpırdanmaya başlamıştı bile. ''Devam et, devam et!'' Annesi güldü ve devam etti masala. ''Umut ile birleşen mutluluk gökkuşağının renklerine bürünür ve her yağmurdan sonra Güneş ile birlikte gökyüzüne çıkardı.'' Umutla kızına baktı kadın, belki bir ihtimal uyumuş olabilir diye. Fakat küçük kız göz kapaklarına direniyordu, ısrarla masalın sonunu bekliyordu.

Kadın devam etti. ''Bulut Halkı yüz yıllar boyunca bu döngüyü sürdürdüler. Fakat bir gün, her şeyin değişeceği bir güne uyandı Bulut Halkı. Bir grup umudu topladı, bir grup ise bir kaç parça mutluluğu. Herkes işini yapıyordu, olacaklardan habersiz bir şekilde.'' Küçük kızın saçlarını sevmeye başladı kadın ve tekrar kaldığı yerden devam etti.

''Bulut Halkı çoktan kırmızı, turuncu, sarı ve yeşil rengi elde etmişti. Sıra mavideydi. Hayallerin, umudun, sevginin ve mutluluğun rengi olan maviye... Herkes ortaya koydu elindekileri. Umutları ve mutlulukları ise bir kazana attılar. Herkes heyecanla mavi rengi bekliyordu fakat birden bir terslik olduğunu farkettiler. Umut ve mutluluk yok oluyordu. Geriye sadece siyah bir toz kalmıştı. Herkes pür dikkat izliyordu olanları. Çünkü ilk defa oluyordu böyle bir şey. Ve aniden içlerinden biri konuştu. 'İnsanlar kardeşlerim! Onlar yapıyor bunu. Hayal kurmaz oldular! Hiç bir şey ile mutlu olmaz oldular! Onlar, insanlar, gökkuşağını haketmiyorlar!' Herkes üzgündü Bulut'ta. Ve çok geçmeden kazandan siyah dumanlar yükseldi göğe. Simsiyah dumanlar. Ve o günden sonra İnsanoğlu elindekilerin kıymetini bilemedi diye gökkuşağı göğü terk etti. Umut ve hayaller; yanıp, kül oldular. Ve o günden sonra her sene aynı gün; Bulut Halkı toplandı, kazana kendi umutlarını ve mutluluklarını attı İnsanoğlu için. Fakat Bulut Halkı kendini yoruyordu sadece. Bir gökkuşağının çıkacağına inanarak kendi umutlarını ve mutluluklarını tüketmeye devam etti Bulut halkı yıllar boyu.''

Küçük kızın gözleri dolu doluydu. Annesi, baş parmağı ile kızının gözlerini sildi ve devam etti. ''En sonunda hepsi bitkin düştü. Ellerinde tuttukları umut ve mutluluk parçaları birer birer beyaz zerrelere dönüşüp gökteki yerlerini aldı. O günden sonra Bulut Halkıyla ilgili tek bir şey bile duyulmadı. Bulut Halkının uğruna kendini feda ettiği gökkuşağı ise İnsanoğlu'na küstü. Ve her yağmur damlası Bulut Halkı'nın hikayesini taşıdı yer yüzüne. Çocukların kalbine iliştirdi her küçük damlayı. O yüzden çocuklar resimlerdeki bulutları hep mavi çizdiler bü güne kadar. Bulut Halkı'nın umutları ve mutlulukları pahasına elde etmeye çalıştıkları mavi renk için.''

Küçük kız uykuya dalmıştı. Annesi, onun üstünü -usulca- örterken masalın sonunu getirdi küçük kızı için.

''Bulut Halkı'nın son umutları çocuklar oldu. Çocukların; hayallerinin, umutlarının ve mutluluklarının bir gün Bulut Halkı'nı yeniden diriltebileceğine inandı bu masalı kızlarına anlatanlar. Ve masal bu şekilde yıllar boyunca anneden kıza aktarıldı. Belki Bulut Halkı'na ikinci bir şansı verebilir diye İnsanoğlu.''

Kadın; sessizce ışığı kapattı, kapının önünde durdu ve odanın içine doğru fısıldadı,

''Biliyorum, gün gelecek ve büyüyeceksin. Fakat bunu unutma Eftalya, bu masalı unutma...''

***

Bu kitap 22.09.2014 Tarihinde Damla Üzüm'e ithafen yazılmıştır.

Gökkuşağı'nın ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin