Ah hayır! Onu öpmüş olamam. Yaşadıklarımı, onu kullanarak unutmaya çalışamam.
Hızla geri çekildim ve kucağından indim. "Özür dilerim b-ben iyi hissetmiyordum." diye fısıldadım. "Önemi yok." dedi ifadesizce. Bazen onun soğuk bakışlarında ki ifadeyi çözümlemek bilmem kaçıncı dereceden bilmem kaçıncı bilinmeyenli denklem sorularından daha zor oluyordu. Bazen mi? Bu adamı ne kadardır tanıyordum ki? Alt tarafı üç beş saat. Belki de ailem hakkında yalan söylüyordu. Amacı beni kandırmaktı. Böyle düşünerek yüreğime çöreklenen acıyı hafifletmeye çalışıyordum. "Doğru söyleyeceğini nerden bileceğim?" dedim yüksek sesle. "Anlamadım." dedi gözlerini kısarak. "Ailemin içinde benim de bulunduğum arabada öldüğünü söylüyorsun. Yaşadığım hafıza kaybı bahsettiğin kadar ciddi birşey olsaydı hala hastanede olurdum." dedim. "Hafıza kaybın geçici. Sadece kullanman gereken birkaç ilaç var ama yalnızken bunları kullanmıyorsun. İyice iyileştiğinden emin olduğumda gitmene izin vereceğim." dedi. "Duşa gireceğim." dedim. Kafasını onaylar gibi salladı. Banyoya girdim. Suyu ayarlamak uzun zamanımı aldı. Sıcak su beni evimde gibi hissettiriyordu. Ama Rüzgar gibi ne olduğu belirsiz, dengesiz ve kahretsin ki çok yakışıklı bir adamla bu pansiyon odasında olmak beni korkutuyordu. Duvara yaslandım ve uzunca bir süre sıcak suyun keyfini çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EBEDİ
Teen FictionBir mezarlıkta uyandım. Etraf sessizdi, hava rüzgarlı bir yaz gecesini andırıyordu. Kollarımdan güç alarak doğrulmayı deniyordum ama bacağıma saplanmış demir çubuk işimi oldukça zor hale getiriyordu. Gittikçe yaklaşan ayak seslerinin yumuşak hışırt...