Kendimi yatağa attığımda her tarafımın ağrıdığını fark ettim sanki tüm gün boyunca taş taşımışım gibi.Gerçi daha da beteri oldu ya neyse.Eve geldiğimde annemin uyku ilacını alıp yattığını gördüm.İçim öyle rahatladı ki anlatamam.Aksi takdirde ben eve gelmeyince ortalığı birbirine katar, polisdi , güvenlikcisiydi, MIT'i bile karıştırabilirdi bu işe.Ooo...düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor.Beni önemsemesini ,korumak istemesini anlayabilirim.Ama bazen fazla abartabiliyor.Hatta bir keresinde tuvalet'e gittiğim on dakika boyunca sahili birbirine katmıştı.Adamlar benim denizde kaybolduğumu sanıp beni aramaya gitmişlerdi.Şuan anlatınca komik gibi geliyor ama o gün görecektiniz annemi.O kadar çok korkmuştu ki.O ifadeyi gözlerinde ilk kez görmüştüm."KAYBETME KORKUSU".Neyse Suze beni bayağı yordu sanırım artık zıbaracağım.Vee..Evvet.Zıbardım...
Ertesi gün her zamanki gibi annemin nefis kahvaltısından etmek üzere aşağı indim.Her zamanki yerinde beni bekliyordu.O asla beni uyandırmazdı.Bunun bir çeşit sorumluluk gibi bir şey olduğunu söylemişti bana.Kahvaltımızı ederken birden aklıma Suze'a verdiğim söz geldi.Biz dışarı çıkacaktık.Bunu annemin bilmesinde fayda var.En azından belki bu kız yüzünden bir yerlerde ölüp çürümeyi beklemem...
"Anne."
"Efendim Araz?"
"Ben bugün bir arkadaşımla dışarıya çıkacağım.Birlikte bir şeyler yapacağız.Söylemek istedim sonra beni merak etme diye."
Annem şaşkın şaşkın bir süre bana baktıktan sonra
"Kimmiş bu arkadaş tatlım.Ben tanıyor muyum?"
Tanrım şuan kendimi sevgilisiyle dışarı çıkmak için annesinden izin alan ergen bir kız gibi hissediyorum.Ve düşündüm de bu iğrençmiş.
"Yok anneciğim sen tanımazsın.O bizim okulumuzda yeni.Şey..adı Suze.."
"Suze öylemi peki tatlım, arkadaşınla iyi iletişim kur sakın öküzlük yapıp da kızı kendinden soğutma daha ilk günden."
"Ne ilk günü.Anne sen neyden bahsediyorsun.Biz çıkmıyoruz o benim sevgilim falan değil."
"Az önce çıkacağız dediğini hatırlıyorum.Yanlış mı duydum yoksa?"
"Ne..hayır.Yani bu çıkıyoruz o değil.O tür bir şey değil anne."
Annem kahkaha atarken daha fazla bu konuda tartışamayacağımı anladım ve anneme veda edip evden çıktım.Ahh.. Suze.. tanrım.Yolda söylene söylene yürürken aniden telefonum çalmaya başladı.Numarayı tanımıyordum.Bu yüzden açmadım.Ve okula vardım.Sınıfa girdiğimde Suze'un sanki beni beklermiş gibi bir hali vardı.Sırama oturmak için geçtim.Oturduğum direk yeri boyladım.Sonra dönüp Suze'a baktığımda
"Bu telefonumu açmadığın içindi" dedi.
Tabi bende jeton dört köşeli olduğu için ne demek istediğini anlamak birkaç saniyemi aldı ve sonra telefonumun çaldığı ve onu açmadığım aklıma geldi.Ardından sandalyemi çekip oturdum Suze'a dönüp
"O arayan senmiydin?" diyebildim.Hala bu şakanın şokunu üzerimden atamamıştım çünkü.
"Evet.Bendim, kimi isterdin, Rihannayı mı yoksa demi lovatoyu mu?..Tanrım cidden."
Suze'un sinirinin geçmeyeceğini anladım ve konuyu değiştirdim.
"Bugün seni bir yere götüreceğim.Tabii istersen."
Suze bunu benden hiç beklemiyordu anlaşılan peki tamam öküzüm.Ama kabul edin bu devirde öküzlük moda.İnsan ister istemez uyuyor buna.Her ne kadar diğerlerinden nefret etsem de bende insanım değil mi.Hem bence öküzlüğün kendine has bir cazibesi var.Çekici...Ahh..Sanırım artık susmalısın iç ses.
YOU ARE READING
SESSİZ AVCILAR
FantasyTANITIM; HERKESE MERHABALARR...Bu benim ilk yayınladığım hikayem olacak aslında uzun zaman önce yazmaya başlamıştım ama bir türlü fırsat olmadı devam etmek için.Neyse umarım keyifle okursunuz... Siz hiç neyim ben diye kendi kendinize saçma bir soru...