Öfke bedenimi fethederken tek yaptığım ağlamamak için kendimi sıkmak olmuştu. Gözlerimi açıp kapadım, gerçekten o sürtükle mi gelmişti?
"Ben bunu yolarım!" Sözlerimle bütün grup ilk bana daha sonra kapının önüne dönmüştü. Elis 'in elini bileğimde hissettiğimde hışımla ve ateş saçtığını düşündüğüm gözlerimle ona döndüm. "Bırak! Yaptıklarını ödeteceğim!" Başını onaylamaz şekilde salladı.
"Şu an bir şey yaparsan kendine zarar verirsin etrafta hocalar var." Bu kadar içkiyi umursamayan hocalar benim kavgamı mı umursayacaktı?!
"Etrafa bak her tarafta içki var, o kadar kişinin içinden beni nasıl fark edecekler!" Kaşlarını çatıp kendini tekrar konuşmak için hazırlamıştı ki Deniz araya girdi.
"Derin, Elis haklı şu an bir olay çıkarsa herkes dikkati buraya yoğunlaştırır." Derin bir nefes verip masaya tekme attım. Buraya bakıyorlardı ve Çağatay'ın yüzünde çarpık bir sırıtma vardı. Tekrar harekete geçeceğim sırada Elis ve Deniz'in müdahalesiyle az önce durduğum yere geri geldim. Elis rastgele bir bardağı önüme koyup içmem için gözleriyle işaret etti.
"Bira. Sarhoş olmazsın kolay kolay ama sakinleştirir." İlk ona baktım sonra bardağı elime aldım. Madem sarhoş etmiyordu...
* * *
Olduğum yerden çıktım. Lavaboya gitmem şarttı yoksa neredeyse cüzdanımda ki bütün parayı baydığım elbisem mahvolacaktı.
"Midem bulanıyor!" Deniz olduğu yerden hızla yanıma gelip koluma girdi. Kolumu sakince çekip "Gerek yok, ben gider gelirim!" dedim. Deniz istemese de başıyla onaylayıp geri çekildi.
Gözlerimi Çağatay denen şeref yoksununun ve o sürtüğün üzerine sabitledim. Etrafı gözlerimle taradım hocaları görememiştim. "Sıçtım ağzına!" Hızla yönümü değiştirip o şeref yoksunlarına doğru ilerlemeye başladım.
"Bir konuşabilir miyiz?" Naifliğim yine kendini konuştururken, gülümsememle bunu taçlandırdım.
"Ne konuda?" Alaycıl ve meraklı bakışlarını hissettiğim Çağatay'a çevirdim gözlerimi.
"Sen değil, Buse ile." Ona bakarken midemde ki karışıklık kendini göstermişti. Kendime hakim olmak için gözlerimi kısa süreliğine kapatıp yutkunmayı denedim. Elis ve Deniz müdahale etmeden o badanalı suratına imzamı atmalıydım, yoksa bu gece benim için uzun soluklu bir gece olacaktı.
"Ned - "
"Konuşalım canım." Yapmacık gülümsemesiyle bana karşılık verip bir özgüvenle ayağa kalktı. Gel sen gel ben senin canını...
Son bir kaç adım kalmıştı, derin bir nefes aldım ve kendimi hazırladım.
"Aaaaaaa!!!" Saçlarına yapıştığım gibi cırtlak sesiyle çığlığı koparmıştı. Millet çevremize toplanmıştı ve türünün son örneği olan bir hayvan izliyormuşçasına ilgiliydiler. Müzik kulaklarımı doldurmayı bırakmıştı, anlaşılan bütün dikkatler üzerimize yoğunlaşmıştı.
Kollarımda hissettiğim 2 çift eli umursamadan devam etmeye çalışırken öfkemi belli eden bir tonda konuşmaya başladım. "Bırak!"
"Bir rahat dur Derin ya! Bir rahat dur!" Elis'in sitem dolu sesi kulaklarımı doldururken beni tutmaya çalışanlara yapacaklarımın senaryosunu kafamdan sildim.
"Derin bak hocalar geliyor, yeter artık!" Deniz'in de Elis'ten farklı olmayan sitem dolu sesinden sonra ellerimi yavaşça saçlarından ayırdım. Bir sürtük için hocalarla uğraşamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASALE
RandomSessiz vaveylaların hapsolduğu gecede 7 gencin hayatı geri dönülemez şekilde değişecekti. Hiç biri eski hayatlarını özleyeceklerini düşünemezlerdi. Acının ve pişmanlığın hakim olduğu bu hayatlar öyle bir arafta kalacaklardı ki gölgelerinin sessizliğ...