Kim Ji nin ağzından ;
Ne olduğunu anlayamadan Hana'nın birşey arar gibi sağa sola atlayışını izliyordum.
Hana'yı iki omzundan tutup sarstım ve " Ne oldu Hana? " diye sordum.
-Te..telefonum.. dediğinde neler olduğunu anlamıştım.Hana beni kolundam tutup aceleyle dışarı çıkarttı. Şanslıyız ki henüz hoca gelmemişti. Telaşla etrafı aramaya koyulduk. Bir ders geçmişti ama telefonu hala bulamamıştık.
Hana telefonunu korkuyla ararken ben ise kendi telefonumdan Hana'nın telefonunu aramakla meşguldum.
Telefon çalıyordu ama açan yoktu . Hana çaresizce yerde sürünüyordu. Ve sanki telefonu onu duyacakmış gibi bağırıyordu .
Hana'nın gittiği her yeri , her köşeyi aradık ama telefondan eser yoktu . Ayaklarım ağrıyor ve yerde emeklemekten dizlerim acıyordu.
IKI sarhoş gibi yurt binasına doğru yürümeye başladık...
...Odaya geldiğimizde ikimizde kendimizi yatağa attık ve ayakkabılarımız çıkardık.
"Hana ile her yeri tek tek aradık Ama hiçbir yerde yok . Iyi düşün nerede bırakmış olabilirsin ."
"Bilmiyorum Kim Ji , hatırlayamıyorum "
Yataktan kalkıp tuvalete yöneldim, lavaboya eğildim ve yuzume birkaç kez su vurdum . Bu uykumu azaltmıştı.
Kafamı kapıdan içeri uzattığımda Hana ya baktim ama Hana beni görmemişti. Telefonumu almış biriyle konuşuyordu. Özür diliyor ve iyi olduğunu söylüyordu.
Tanrım ne oluyordu ?
Merak etmiştim yanına gidip kulağımı telefonun diğer tarafına dayayıp dinlemeye başladım. Tahmin ettiğim gibi bir erkekti .
Peki bu erken kimdi ve nereden çıkmıştı ?
Konuşmaya kulak vermeye devam ettikçe ses daha da tanıdık gelmeye başlamıştı . Ve sonunda Hana ismiyle hitap ettiğinde kim olduğunu anlamıştım.
"Tekrardan özür dilerim Lucas yarın söz telafi edicem "
Bu Lucas tı daha önce neden anlayamamıştım ki Lucasla Hana hep çok yakınlardı. Bu elbette olasıydı.
Bunları duyup sinsice sırıtıyordum ki Hana telefonu kapatıp ona çok yakın olan suratına baktı -sinirliydi -
Alttan alarak az önce düşündüğüm her şeyi anlattım. Sonuçta o da hayatı boyunca sap kalamazdı, kalmamalıydı ,yani normal olan bu .
Bunları soyledigim için bana kızmıştı. Sonrasında eliyle bana doğru savurduğu telefonu ondan alıp saate baktim .
'Peki sadece dalga geçiyordum , sende hemen kızıyorsun , saat 1.54 bence artık çıkmalıyız "...
...Odanın kapısını yavaş ve sessizce kapattım ve önümden giden Hana yı takip ettim ..
Çok karanlıktı. Emekler pozisyonda ilerliyorduk. Aşağıdaki kata indik. "Erkekler katına" Yarım saat boyunca her yeri aradık.
Hana'ya ayrılmamız gerektiğini ve bu şekilde telefonu daha kolay bulabilecegimizi söyledim.
Gerçekten çok karanlıktı. Hiçbir şey görünmüyordu. Tam o sırada bana gelen hana'yı gördüm. Bı çığlık attı. Ağzını elimle kapattım ve
"Napiyorsun Hana ' dedim. Benim olduğumu anlayınca rahatlamış gibi nefesini geri verip ;“oh tanrım sen miydin? Beni çok korkutun. ”
Tam ağzımı açıp cevap vericektim ki uzaktan gelen boğuk bir ses duydum.
Bu görevli olmalıydı. Ben sesi tanımaya çalışırken Hana kaçıcak bir yer bulmada gec kalmamıştı. Her zaman ki gibi beni kolumdan tutup dahada karanlık olan bir odaya doğru çekiştirdi.
Odaya girdigimiz anda bir an Hana yanımdan yok olmuştu sanki ,onu aramak için gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim .
Bu sırada Hana nin korkulu sesi irkilmeme sebep oldu ve ismini haykırdım. -haykırmaya çalıştım -
“HA...”
“Şştt..sessiz ol yoksa hepimiz yanarız. Tamam mı ?"
Hepimiz mi ?
Eliyle konuşmamı engellemişti . Ondan sonrada elini yavaşça konusmiycagimdan emin olur gibi indirerek bu sefer kolumu tuttu.
Peki ya kimdi bu ?
Bana yatağın altına girmemi söyledi.
Sanırım bu tek caremdi. Yatağın altına girdik. Karanlıktan hiçbir şey görünmüyordu. Dizlerimi kendime çekip yatağın altında beklemeye basladim.“Dizlerini uzatmalısın yoksa bu yatak birimizi ele vericek ”
Dediğini yaptım. Bana doğru geldi ve tam olarak dışarıda kalmayacak şekilde yatağın altına girdi.
Birbirimize degiyorduk. Birazcık korkmuştum açıkçası. Görevlinin gittiğini dışarıda sessizlik olunca anladık. Tam çıkmaya çalışırken birden ışık açıldı ve Hana'yı gördüm. Hemen ona sarıldım. Yanımızdaki iki erkeğin yüzüne bile bakmadan. Sarılmayı bırakınca erkeklerden birinin "bu saatte burada ne işiniz var" dediğini duydum.
Yüzümü çevirdim. İkisini de tanıyordum. Onlar 'Kim Yang Joon ve Lee Daniel' idi. Cidden mi?! Bula Bula onların odasını mi bulmuştu Hana. Hana ve Yang joon'un birbirlerine bakinca çok garip davranmaya basladiklarini farkettim. Sanki daha önceden tanışmışlardı.
Hana : Telefonumu kaybettim ve saatlerdir Kim Ji ile onu arıyoruz .
Yang joon : Öğlen saatlerinde okulda bir telefon buldum ve müdüre verdim.
Keşke daha önce buraya gelseydik dediğimde Hana koluma yavaşça dirsek attı.
Daniel ile göz göze geldik. İkimizin de kizardigini hissedebiliyordum. Sonuçta 5 dk önce dibimdeydi.
Hana: Ah... Teşekkür ederim. Telefonumu yarın müdürden alırım.
Size de rahatsızlık verdik gece gece .Daniel : Sorun değil biz zaten henüz uyumamıştık. Ayak seslerini duyunca merak ettik siz gelmeseydiniz biz zaten bakmaya gelicektik.
"Hadi ya o kadar mı ses yaptik? Kusura bakmayın lütfen ."
Yakalanmadigimiz için hepimiz çok şanslıydık . Saatin 3'e geldigini görünce şaşırmıştım. Göz ucuyla Hana'ya baktım. Oda bakışlarımı görüp takip etti .
“Kimseye gözükmeden odaya gitmeliyiz ve daha çok oyalanirsak bekçi değişiminde yakalanabiliriz ”
İkimizde rahatsız ettiğimiz için çocuklardan özür diledik ve odamıza çıktık.
Kesin rezil olmuştuk. Yatağa yattım ve yarın okulda yüzlerine nasıl bakacagimizi düşünürken sızdım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlızca Sen Ve Ben..
Romance"senden hoşlanıyorum oldu mu ,ben diğer kızlar gibi değilim ama bir şekilde senden hoşlanıyorum..." Kolumdan tuttuğu gibi beni kolları arasına aldı.......