1.Bölüm

1.7K 44 2
                                    

"Sonun geleceğini bile bile yaşıyoruz.Geliyoruz,gidiyoruz kendimizce önemli hayatlar yaşıyoruz.Ve bir gün bir saate her şey bitiyor,yarım kalıyor.Ansızın ve aniden.Ama hayat herzamanki gibi acımasız.

Gerçek bir hayat yaşamak istiyorum. İnsanlara ilham olacak,unutulmayacak cinsten. Çünkü aslında "unutulmamanın ve arkanda bir iz bırakabilmenin" tek yolu bu, öldüğümüzde insanların hafızasında yer eden hikayeler,hayatlar. 'kelebek etkisi' yaratan küçük ama sonsuz hayat hikayeleri. Tek isteğim,ilham verici bir son bulmak.Ölümünü anlamlı kılan bir son.Hızlı yaşayıp hızlı bitirmek, ve ölmek için doğmak..."

'Yine ölüm defteri,ha?'dedi yan sıradan gelen tanıdık ses. İrkildim ve hızla beyaz kaplı defterimi kapattım.Ve Poyraz'a '' Git Başımdan'' konulu bakışlarımdan birini attım.

Haftanın en sıkıcı 3. gününde,en sıkıcı saatinde karşımda kendini parçalarcasına bağıran hocaya bakıp 'okul' denilen cehennemde nasıl şaiirane bir hayat yaşamayı planladığımı,ve neden bu işgenceye katlandığımı bir kez daha sorguladım. Ve tek sebebinin hala neden arkadaşım olduğunu bile bilmediğim, yanımda oturan 'en yakın arkadaşım' olduğu aklıma geldi. Poyraz'a döndüm,ve matematik hocasına sanki 'dünyanın kurtuluş yolunu' anlatıyormuş gibi anlamsızca bakmasına karşı gözlerimi devirdim. Anlamıyordum, anlamıyorduk zorlamanın alemi yoktu. Kurtuşuluşumuzun habercisi olan zille beraber Poyraz'la çıkışa doğru ilerledik. Evlerimiz karşı karşıyaydı ve okula, yürümeyi dert etmeyen herkez için normal sayılabilecek bir uzaklıktaydı. Sıkıcı monotonluktaki yolu daha çekilebilir kılmak için havadan sudan muabbet ediyorduk. Rüzgardan karışmış tanıdık kumral saçlarını düzelterek, "ne dersin,bu gün klasik okul-ev zinicirini kırıp değişik birşeyler yapalım mı?' dedi.'değişik birşeyler' muhtemelen daha fazla insan demekti ve inasanlardan oldum olası hoşlanmıyordum,kendimi bildim bileli arkadaş sıfatına en yakın olan hep 'Poyraz' vardı ve daha fazlasına hiç ihtiyacım olmamıştı . Boş vakitlerimde, okuldan ve benim 'kimseyi görmek istememe saatler'imdan arta kalan sürede Poyrazla takılırdık. Her normal gencin yapacağı sıradan şeylerden farklı olarak ikimizin 'ölmeden önce yapılacaklar' listesi vardı ve vakitimiz oldukça bunların gerçekleştirilebilir olanlarını gerçek kılmaya çalışırdık. 'Hayır,belki başka zaman' dedim bu sefer vereceği tepkiyi merak ederek. Genellikle bu gibi durumlarda sinirlenir ve "burada senin için uğraşıyorum"temalı konuşmalarından birini yapardı. Bu sefer sadece homurdanmakla yetindi. Evlerimizin bulunduğu sokağa girdik. Poyraz nezaman sinirlenebileceğimi bildiği bir şey söyleyecek olsa yaptığı gibi ensesini kaşıyıp iç çekiyordu. 'Dökül' dedim altından bir şey çıkacağını bilerek. Pofladı " Bugün sen sınıfta yokken,Rüzgar gelip yarın akşam evinde bir parti düzenlediğini ve bizimde gelip gelemeyeceğimizi sordu' dedi. Rüzgar daha önce bana birkaç kez çıkma teklifi etmişti ve ben her birinde kendisinden hiç haz etmediğimi açık bir şekilde ifade etmiştim,partisine geleceğimi düşnmesi bile saçmaydı. Daha önce Rüzgar hakkındaki görüşlerimin çok doğru olduğuna karar verdim.Yüzsüzün tekiydi.'Bizi derken?' dedim gözlerimi kısarak. Sorumu takmadı ve devam etti 'bende orada olacağımızı söyledim' dedi. Sinirlenmiştim,gitmeyeceğimi biliyordu ve benim adıma sözler veriyordu. 'Poyraz seni bilmem ama ben gitmiyorum' dedim ve onu arkamda bırakarak yürümeye devam ettim.Arkamdan bağırarak; 'Farkında mısın bilmiyorum Mavi, fakat insanlardan kendini soyutluyorsun. Birtek benimle adamakkılı konuşuyorsun. Halan bile seninle iletişim kuramadığından bahsediyor,ve senin tek yaptığın o lanet ağacın tepesine çıkıp "ölüm defteri"denilen saçmalığa olası intihar seçeneklerini yazmak' Sinir kat sayım bir anda çok yükseldi. Gözlerimi kapadım.Bir an sadece kısa bir an, bu dünyada gerçekten değer verdiğim tek insanın da beni anlamamasından dolayı ilk kez kendimi gerçekten yanlız hissetim. Söylediği onca şeyin arasında kızmam gereken çok şey vardı,meselsa birinin benim kararlarımı sorgulamasından veya yönlendirmeye çalışmasından nefret ederdim, fakat ben anlamsızca tek bir kelimede takılı kaldım. İntihar. Hızla arkamı döndüm 'Sakın, sakın birdaha seçimlerimi sorgulama! Ne var biliyor musun Poyraz değer verdiğim tek insan bile beni anlamıyorsa belki bütün çabalarım boşunadır' dedim bana bile tanıdık olmaktan çok uzak gelen soğuk sesimle.Gözleri doldu.Kendimi suçlu hissetirmeyi herzaman başarıyordu. 'Sadece...sana yardım etmeye çalışıyorum Mavi. Hayata tutunmanı sağlamaya çalışıyorum. Ne bileyim aşık olmanı,başka arkadaşlar da edinmeni istiyorum' dedi. Cevap vermedim ve önüme gelen uzun saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırarak yürümeye devam ettim. Birkaç adım attıktan sonra ona doğru döndüm ve 'Ayrıca Poyraz, bu intihar değil. İnsanın kendi sonunu bir şeyler uğuruna feda etmeye çalışması intihar sayılmaz. İntihar bir çeşit korkaklık ve hayattan kaçma şekli fakat bunun yani kendini feda etmenin intiharla alakası yok.' dedim. Gözyaşlarım istemsizce yol alıyorlardı. En son ne zaman ağlamıştım ki? Annem öldüğünde mi?

Şimdi şu anda bu kadar kolay ağlamam saçmaydı. En az hayatın kendisi kadar saçmaydı hemde. Derin bir nefes aldım ve 'Annem kendini benim önüme atarken ne olacağını biliyordu. Ve kendi hayatını benimki için feda etti. Evet ölümünü kendisi seçti, şimdi o intihar etmiş mi oluyor?'dedim. İntihar lafı,annemin yaptığı şey için çok...aşağılacı bir tanımlamaydı. Gözlerini kaçırdı ve cevap veremedi. 'Bende öyle düşünmüştüm'dedim burukça gülümseyerek. Evime doğru koşmaya başladım. Annemin ölümünden bir süre sonra, beni terk eden babam yüzünden yaşamak zorunda olduğum, yaşayan tek akrabamla kaldığım yere. Asla ev gibi hissetirmeyen ama sözde"ev"olan iki katlı yeşil bina gözüküyordu. Koşarak bahçe kapısından içeri girdim, ve zar zor ev anahtarlarını bulup kapıyı açtım. Ev bomboştu .Hayatımın özeti gibi. Hızla odama çıktım. Üzerimdekilerden kurtulup duşa girdim ve hissizleşene kadar sıcak suyun altında kaldım. Düşündüm,taki düşünmekten yoruluncaya dek. Duştan çıkıp üzerime kalın havlumu sardım. Odama gittim ve üzerime bulduğum ilk şeyleri geçirdim. Ve hiç vakit kaybetmeden hayatta geçekten sevdiğim sayılı yerlerden biri olan yatağıma girdim.

-Annemin gülümseyişi.Uzun kumral saçlarının güneş ışığındaki muhteşem rengi. Boyuna yetişmek için parmak ucuna çıkmaya çalışamam. Elinde silah olan korkutucu adam. Annemin korku dolu bakışı. Beni kenara itmesi.Keskin bir ses.Annemin yere düşmesi.Kan.Çok fazla kan.Elini tutmam.Son nefesinde bile gülümseyişi.Elimi tutup beni sevdiğini söylemesi.Gözlerinin kapanması.-

Terler içerisinde uyandım. Her şeyi birdaha yaşamış olmanın etkisiyle sıkıca gözlerimi kapattım. Ve derin bir nefes aldım.

Sonsuz SonlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin