İlk bahar

1 0 0
                                    

Mevsimlerle anlatıcam size sevgimi, özlemimi, acımı ve nefretimi kısacası herşeyimi. Ben Aktan 23 yaşındayım işletme mevzunuyum İstanbulda yaşıyorum ve işsizim hâl böyle olunca monaton bir hayatım oluşmaya başladı evden çıkmaz oldum ve asosyalleşmeye başladım..

Sevgi ilkbaharda başlar ,kalbimde sen açtın kadınım. Hira yı mahallede ilk gördüğümde ,hiç ilgimi çekmemişti ,aslında hiç bir kız benim ilgimi
çekmiyordu. hayattan okadar bıkmış ve sıkılmış haldeydim ki, herşeye boş bakıyordum. Hayattan bir beklentim yoktu sadece öleceğim günü bekliyordum. Artık zamanla dışarı çıkmaktan , sigara içmekten bile bıkmıştım hiç kimse hiç birşeyden haz almıyordum. bir gün gece içim öyle bir dolmuştu ki evde daraldım ve sigara içtim belki kendime gelirim dedim işe yaramadı duşa girdim ama nafile daha kötü oluyordum. Kendimi dışarıya attım sokaktan kimse geçmiyor sadece yaprak sesi vardı sadece ve sokakta herşey  üstüme geliyordu, kendimi istemsizce yere bıraktım hıçkıra hıçkıra dakikalarca ağlamaya başladım rahatlayamadım binanın terasına çıktım bizim malledeki binaların terasından galata görünür o muazzam yapıt karşımdaydı oturdum duvara ayaklarımı aşağıya sallandırdım çocuk gibi sallamaya başladım. Hayatı sorguluyordum " neden" diyordum , hayatımda birşeyler eksik neydi bilmiyordum bu çaresizlik beni bitiriyordu tekrar ağlamaya başladım sebebsizce nedenini bilmeden ağlıyordum arkamdan bir ses geldi korkmuştum ilk dönüp baktığımda Hira gelmişti hemen göz yaşlarımı silip galatayı izlemeye başladım. Hira elini omuzuma koyarak "iyimisin?" Demişti. Sustum cevap veremedim, ağzımdan " neden geldin? Nerden gördün beni bu saatte?" Demiştim. Hira da gökyüzüne bakarken beni gördüğünü merak ettiğini söylemişti . Birşey diyemedim suskunluğumu korudum, üstüme gelmemek için arkasını dönüp "iyi geceler." Dedi bir kaç adım atıp "eğer varsa bir derdin gökyüzüne bak dermanını orda bulursun belki" dedi ama ben yine sustum. Hira gittikten sonra sigaramı çıkardım bir dal sigara yaktım indim duvardan betona yattım sigaramı içerek gökyüzüne baktım ayı yıldızları karanlığı gördüm ,kendi kendime " ey güneş sen değilmisin ayı güzelleştiren." O anda anladım içimdeki sıkıntının yanlızlık olduğunu sevindim bunu kutlamak için bir dal daha sigara çıkartıp içtim. Eve döndüm içeri girdim ses çıkarmadan parmak uçlarında odama girdim kendimi yatağa attım uzun zaman sonra düşüncelere dalmadan uyuyacaktım çok mutluydum ve gözlerimi kapattım rahatca uykuya dalmışım. Sabah uyandığımda enerjiktim mutluydum afalladım biraz bana ne oldu dün ağlayan ben bugün enerji dolu ve gülümsüyor bana ne oldu derken sonra bir anda dün gece Hira nın bana söylediği söz geldi aklıma. ismini bilmediğim birisi dün gece beni kurtarmıştı etkilenmiştim düşündüğümde Hira ya karşı bir his başladı kalbimde yataktan kalktım elimi yüzümü yıkadım kahvaltımı yaptım hemen hazırlandım saçlarımı yaptım parfümler sıktım ve pencereye yöneldim gözlerim kahramanımı arıyordu saatlerce oturdum bekledim hâlâ ondan bir iz yoktu sıkılmıştım çatı katına çıktım bir dal sigara yaktım bu sefer Galata'yı değil gökyüzüne bakarak çekiyordum dumanı dün gece aklımdan çıkmıyordu onu düşünmekten kendimi alamıyordum düne kadar kimse beni etkilemezken bugün sanki onu yıllardır seviyormuş gibiydim arkadan yine bir ses geldi " hey" dedi, Allah'ım ne olur o olsun diye dua ediyordum ellerim ayaklarım titriyordu çok heyecanlıydım arkamı yavaşca döndüğümde onu gördüm kalbim hızla atmaya başladı ayaklarım ona koşmak istiyordu ellerim sarılmak istiyordu ama daha ismini bile bilmiyordum ve çok güzeldi kendimi ondan alamadım bana sesleniyordu ne demeliydim ilk gördüğün kişiye ne denilirdi hoşça kal mıydı Allah'ım ne oluyor bana sakinleşmem gerek sakin ol kendine gel" merhaba, nasılsın?" İyi gidiyordum devam böyle "iyiyim sen nasılsın" "kusura bakma korktum da biraz" ah yapma daha ilk konuşmadan yalan başladın ah salak kafam " özür dilerim korkuttuğum için çok üzgünüm" " hayır hayır özür dilemene gerek yok sorun değil. Pardon ismin neydi" "Hira senin adın ne? "  "memnun oldum. Bende Aktan oturmaz mısın Galata'ya karşı konuşalım eğer vaktin varsa?" " çok isterdim ama eve gitmem gerek daha yeni geldim zaten ailem beni bekliyor başka bir zaman görüşürüz olur mu?." İstemiye istemiye"tabi olur hoşça kal" demek zorunda kaldım başımı önüme eğik ayakarımı sallamaya başladım. aşağıya baktığımda eve doğru gidiyordu bir anda durdu yukarı bakıp el salladı bende salladım sevinerek Hira el sallamayı bırakıp binaya girdi. Ben hala el sallıyordum bir anda kafama dank etti Allah'ım bizim karşı binamızda oturuyormuş ben nasıl fark etmedim diye ayağa kalktım sanki gol atmışımtım seviniyor iki kolumu yukarıya kaldırıyordum. Allah'ım bu nasıl bir duygu dün ağlarken bugün çılgınlar gibi seviniyordum Allah'ım sana şükürler olsun diye elimi gökyüzüne açtım dua etmeye başladım. Duam bitince aklıma bir fikir geldi çatı katını kimse kullanmıyordu ben onu ilk defa burada gördüm ilk defa onunla burada konuştum burayı güzelleştirmeliydim hemen evden annemden habersiz faraşı aldım ve ilk olarak çatıyı sildim süpürdüm temizledim baya toz toprak içinde kalmıştım ve yorulmuştum annem aradı yemek hazırmış faraşı balkonda bıraktım çünkü daha çok işim vardı eve geçtim elimi yüzümü yıkadım yemek yedim biraz dinlendikten sonra duşa girdim şarkılar söyleyerek duşumu alıp çıktım kurulanıp elbiselerimi giydim oturdum yatağıma sonra Hira'yı düşünmeye başladım Hira hala aklımdaydı onula şimdiden geleceği hayal etmeye başlamıştım bile hayallerimi bir kenara bırakıp elime kitap aldım okumaya başlamamla uyumam bir oldu çok yorgun düşmüştüm galiba düne kadar hareketsiz geçen hayatıma göre bugün çok hareketli geçmişti o gece sanki yıllardır uyumuşum gibi geldi geçmek bilmiyordu uyanmak istiyordum defalarca uyanmıştım ama hava hala aydınlaşmamış karanlıktı tekrar uyuyordum. Sonunda sabah olmuştu güneş daha yeni doğuyordu güneşe hemen selam verdim "herkesin gününü aydınlatman dileğiyle" diyerek hemen elimi yüzümü yıkadım henüz kimse kalkmamıştı ben kahvaltımı hazırladım ve çatıya yapacağım şeyleri düşünüyordum kahvaltımı yaparken babam geldi "oo günaydın umutsuz vaka " diyerek kafama hafifçe vurdu " günaydın baba , gençleştin mi sen ya bugün çok yakışıklısın benim gibi." " ha ha ha dalga geç sen. Hayırdır? sende bir terslik var yüzün gülüyor hayta" " hep ağlayacak değiliz ya baba ayrıca ne demiş rina filminde Erdal Tosun " hüzünlü değilim benim mizacım böyle" " ne güzel söylemiş değil mi ama günümüzde neredeyse her insan bu sözle özdeşleşiyor " güzel söylemiş oğlum sevindim seni mutlu görünce maşallah" babamla çayımızı içtik babam işe gitti bende çatıya çıktım hemen sabah sigaramı yakıp oturdum betona yine çocuk gibi ayağımı sallıyordum aşağıya bir yandan da düşünüyordum ne yapmalıyım diye. Bir anda aklıma bir fikir geldi ben burayı kahvehanedeki muhabbeti evlerdeki muhabbeti Galata' daki ihtişamı koymalıyım hemen bir tahtadan masa iki tanede tahtadan tabure vardı bodrumda onlar kullanılacak halde mi acaba diye bodruma indim hızlıca o tozun içinde 15 dakika masa ve sandalyeleri aradım sonunda buldum kenara aldım hepsini biraz yıpranmış ama kullanabilirdim hemen çatı katına çıkardım evden aldığım bezle hemen sildim temizledim sonra uzaktan baktım şöyle çok boşluk kalıyordu çatı katında hemen başka şeylerde bulmam gerekiyordu bulamıyordum ne koymalıydım hemen gökyüzüne baktım dermanımı bulayım diye bir kaç dakika baktım güvercinle geçti gözümün önünden aklıma bir fikir geldi bir kafes yapmalıydım güvercin beslemek için hemen çarşıya indim bir kaç tane tahta biraz tel çokcada vida cebimdeki son paralarıda onlara verdim çatıya çıktım hemen kafesi yapmaya başladım yaparken onun beni korkuttuğunu sanıp üzüldüğü zamanki yüz ifadesi geldi tam çiviyi vurken   Tam parmağıma vurucakken " hey! Ne yapıyorsun" diye ses geldi bir anda durdum yine gelmişti hemen ayağa kalkıp "hoş geldin seni gördüğüme sevindim, ee ben güvercinler için kafes yapıyorum buraya sever misin güvercinleri?" " evet severim ama güvercinler özgürdür neden bu kafes onları hapis edesin ki." Doğru söylüyordu ama nereden bilebilirdim herkes besliyordu hapis ediyorlardı hem bunca verdiğim para boşuna gitmişti oysa ben senin için yapmıştı be kadın " doğru söylüyorsun haklısın ben bunu düşünemedim hemen çöpe atayım dur." " hayır hayır atma güvercin için değil ama köpek için yapabilirsin o senin en sadık dostun olur hem" köpeklerde özgür değil mi onları neden kafese hapis ediyoruz adalet mi dedim kendi kendime yalancı bir tebessümle " aa haklısın oda olur aslında" " neyse görüşürüz ben gidiyorum" " çok fazla durdun zaten" cevap vermeden gitti kırıldı mı acaba aşağıya bakayım bakıp el sallarsa kırılmamıştır kesin hemen koşarak kenara geldim ve aşağıya baktım yine aniden durdu yukarı bakıp el salladı. Bu iyiye işaretti bana kırılmamıştı bir sigara yaktım çatıya baktım daha ne yapabilirdim? Daha çok şey vardı aslında ama param kalmamıştı bugünlük bu kadar yeter eve gidip biraz uzanmam gerekiyordu sabahtan beri ayaktaydım eve gittim ve öğlen yemeğimi yedim ve odama geçtim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 01, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TERASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin