2🌸

871 85 32
                                    

''Kedi istemiyorum'' bunu çoktan koluma girmiş olan Yeonjun'a söylemiştim.

Adım atmayı kesen Yeonjun ''Ne demek kedi istemiyorum'' dedikten sonra ''Az önce kedileri sevmediğini mi ima ettin?'' diye ekledi. Sesine alaycı bir tonlama hakimdi.

Yanımdaki bedenin gözlerini kısarak sorduğu sorudan çekindiğim için ilk önce iç içe olan kollarımızı ayırdım hemen ardından ise iki elimi birden polislere karşı teslim olmuş suçluymuşasına havaya kaldırdım. Diyaloğumuza ''Hayır'' diyerek devam ettim ''Öyle bir şey söylemedim. Sadece hayalim tavşan sahiplenmekti yani kediler aklımda yoktu''

''Çok komiksin''

Aramızda geçen konuşma o kadar garipti ki sordum ''Ne?''

Sorduğum soruyu cevaplamak yerine ''Sanırım benden korktun'' dediğinde bu sefer gülerek sordum ''Ne?''

''Merak etme korkunç birisi değilim sadece samimi olmaya çalışıyordum'' derken omuz silkip ''İstemiyorsan giderim'' derken ise başını sola yatırarak bakmaya başlamıştı. Daha yeni tanışmış olmamıza rağmen gayet şirin birisi olduğunu söylemeden geçemeyecektim doğrusu.

''İstiyorum'' dedikten sonra cümlemin yanlış anlaşılabilirliği karşısında ''İstemiyorum'' diyerek değiştirdim ''Yani gitmeni istemiyorum''

Güldü fakat bu, daha öncekiler gibi minik bir kıkırtı halinde değildi. Sesini rahatça duyabilmiştim. Gülme efekti halen devam ederken ''Biliyordum zaten'' dedi ve dakikalar öncesinde olduğu gibi koluma girdi ''Daha fazla oyalanmadan senin için kedi seçmeye gidelim''

Kol kola olduğum Yeonjun beni hiç bilmediğim bir yere sürüklerken ''Daha kaç kere söyleyeceğim Yeonjun?'' dedim. Saygı ifadelerinin hiçbirini kullanmamamın nedeni aramızdaki yaş farkını bilmiyor oluşumdandı ''Kedi istemiyorum, ben tavşan sahiplenmeye geldim''

Önce durdu ''Seni üzmek istemem ama barınağımızda tavşan yok'' derken ise yanımdaki konumunu bozup önüme geçti ''Şimdi kedi istiyor musun, istemiyor musun?'' bakışları oldukça ikna ediciydi.

****

Uzunca bir koridorda yürürken önce hamster işareti olan kapıdan, ardından köpek işareti olan üç kapıdan geçtikten sonra kedi işareti olan kapıya ulaştığımızda içeriye girmiştik. Etrafta o kadar çok kedi vardı ki sayamıyordum.

Yeonjun ile birlikte yürürken bu barınağın sokak hayvanları için yapıldığını öğrenmiştim. Sahipsiz ya da sokağa atılan hayvanları toplayıp buraya getirdiklerini, her türlü beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşıladıklarını söylemişti. Bize düşen pay ise onlara olabildiğince çok sevgi göstermekti o kadar. İstediğimiz hayvanı seçebiliyor, yaşaması için kutu yapabiliyor hatta seçtiğimiz kutuyu dilediğimiz gibi boyayabiliyorduk bile. Gerçekten her şey çok güzel düşünülmüştü.

Şu ana kadar aklımda kedi sahiplenmek olmadığı dolayısıyla ne tür kedilerden hoşlandığımı bilmiyordum. Etrafa boş boş bakınmamın en temel nedeni de buydu zaten. Hangisini seçeceğim hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu doğrusu. Ayrıca tonlarca kedi çeşidi olmasına karşın bana hiç yardımcı olmuyorlardı.

''Soobin'' ismimin seslenilmesiyle o yöne döndüğümde Yeonjun ile karşılaştım. Kucağında vücudu bembeyaz, yalnızca kulaklarında hafif siyah lekeler olan mavi gözlü bir kedi tutuyordu.

Ona döndüğümde ''Buna ne dersin?'' diye sordu ''Tıpkı sana benziyor''

''Ben o kadar tatlı değilim'' dedikten sonra bana yeterince yaklaşan Yeonjun'un kucağındaki kedinin başını okşadım ''Ama gerçekten şirin bir kediymiş''

Ben kediyi severken Yeonjun ''Bu bir Ragdoll kedisi'' diyerek açıklama yapmaya başladı ''Çok nadir bulunan bir türdür. Sahipleri tarafından terk edilmiş ve bacağı kırık bir haldeyken görevliler tarafından bulundu. Şu anda sağlığı gayet yerinde ayrıca aylardır sahibini bekliyor''

Elim halen kedinin üzerindeyken gözlerimi Yeonjun'a odakladım ''Neden sen sahiplenmedin peki bay çok bilmiş?''

Güldü ''Benim iki tane köpeğim var zaten. Daha fazla hayvanla ilgilenemem. Biliyorsun buradaki amacımız onlara sevgi göstermek, sevdikten sonra bir köşeye atmak değil''

Bilmişçe konuşmasına karşılık olarak göz devirdikten sonra ''Ver bakayım'' dedim ve kediyi bana uzatmasını beklemeden alıverdim ''Adın ne olsun bakalım şirin şey?'' artık Yeonjun ile değil, kedi ile konuşuyordum.

''Onu sahiplenmeye mi karar verdin?''

''Bolgogi ismine ne dersin?'' derken Yeonjun'a cevap vermek yerine kediyle sohbet etmeye devam ediyordum.

''Kedine güveçte et mi diyeceksin gerçekten?''

Başımla onaylarken ''Evet. Beğenemedin mi?'' dediğimde ''Beğendim'' diyen Yeonjun oldu ''Değişik birisin''

Bolgogi diye seslenmeye karar verdiğim Ragdoll cinsi kedim kucağıma yerleşirken ''Bunu iltifat olarak mı algılamalıyım?'' diye sorduğum kişi Yeonjun'dan başkası değildi. İçinde bulunduğumuz odada ondan başka cevap verebilecek birisi yoktu zaten.

Daha önce de görmüş olduğum ışıl ışıl gülümsemesini gözlerime sunup ''Evet'' dedikten sonra sordu ''Arkadaş olmaya ne dersin?''

🌸🌸🌸🌸

Cat and Dog | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin