3🌸

767 79 29
                                    

Yeonjun'un sorduğu soruya karşılık olarak cevap vermek yerine elimi uzatmayı tercih ettim. Avuç içi havaya gelecek şekilde ona doğru uzattığım elime anlamayan bakışlarla baktığında ise konuştum ''Telefon''

Sordu ''Ne?'' anlamadığı apaçık belliydi.

''Telefon diyorum'' diyerek tekrarlarken elim halen aynı konumdaydı ''Numaramı kaydedeceğim. Arkadaş olacağımıza göre lazım olacaktır, değil mi?''

Gülüp ''Öyle söylesene'' derken sanki bunu bekliyormuş gibi arka cebindeki telefonunu çıkardı. Ben ise kucağımdaki kediyle telefonu tutmak zor olacağından onu yere bırakmakla meşguldüm. Düşünerek hareket eden biriydim.

Çok geçmeden Yeonjun'un telefonunu aldım ve kendi numaramı kaydederken sohbete kaldığımız yerden devam ettim ''Kaç yaşındasın bu arada? Aynı gibi duruyoruz ama saygı ifadeleri kullanıp kullanmayacağımı bilmek için öğrenmek zorundayım''

''99'luyum'' içerikli kısa cevabının ardından sordu ''Sen?''

Önce ona ait olan telefonu uzattım ve ''2000'de doğdum'' dedim ''Yani konuşurken rahat olabilirim''

Yeonjun yeni sorusu olan ''Barınakta değilken de konuşacak mıyız?'' içerikli cümleyi bana yöneltirken yüzünde tek bir mimik bile yoktu. Normalde her zaman gülümseyen biriydi neden birden bire ciddileşmişti bilmiyordum doğrusu.

Ne diyeceğimi bilmediğimden dolayı ''Fark etmez'' deyiverdim ''Sen istiyor musun? Yani konuşmayı''

Ona çok yakışan gülümsemesini yeniden yüzüne yerleştirirken aynı zamanda başını aşağı yukarı hareket ettirip sorduğum soruyu onaylamış oldu. Bu tatlı görüntüsü karşısında elimi uzatıp hali hazırda bir o yana bir bu yana uçuşan saçlarını karıştırmak istedim ama henüz yeni tanıştığımız için bunu garip karşılayacağını düşünüp vazgeçtim. Ardından ikimiz de sessizliğe büründük. Sanırım o da benim gibi ne diyeceğini bilemiyordu.

İçinde bulunduğumuz ortama hakim olan bir-iki saniyelik sessizliği bozan annemin içeriden duyulan sesi oldu. ''Soobin'' diyerek adımla bana sesleniyordu ''Kayıt yaptırmamız lazım''

Tam zamanında seslenen anneme içimden onlarca kez minnettar olup aynı zamanda kapıya doğru ilerledim. Sahipleneceğim hayvan olarak seçtiğim Ragdoll kedisi olan Bulgogi'yi yeniden kucağıma almayı da ihmal etmedim. Bana şimdiden alışmış gibi duruyordu, ben henüz yere eğilmeden kucağıma atlayıvermişti çünkü. Her şey yolunda giderken bir şeyin eksik olduğunu hissettim. Çoktan kapıya ulaşmış olan bedenimin yakınlarında Yeonjun yoktu.

Arkama dönüp ''Gelmiyor musun?'' diye seslendiğimde bunu sormamı bekliyormuşçasına dişlerini göstererek gülümsedi ve yanıma gelirken resmen sekerek ilerledi.

****

Danışma kısmındaki alanda Bulgogi için tasma seçmiş, üstüne basılacak şekillere karar vermiştim. Göz rengini açığa çıkarması amacıyla özellikle mavi bir tasma seçmiştim. Ayrıca içinde kalacağı kutuya da karar vermiştim fakat şu an ellerinde olmadığı için yarın getirdiklerinde görecektim. Şimdiden sabırsızlanıyordum doğrusu.

''İşlemlerimiz tamamlandığına göre gidelim mi artık?'' diye soran annemi cevaplamadan önce Yeonjun'a baktım. Sanki biraz daha burada kalmamı istiyormuş gibi bir hali vardı bu yüzden soruya soruyla karşılık verdim ''Ben kalsam olmaz mı?''

''Neden?''

''Arkadaşımla etrafı gezmek istiyorum'' demeden önce Yeonjun'u işaret etmiştim ''Yeni tanıştık yani anlatacak çok şeyimiz var'' cümlelerim arasına annemi ikna edeceğini çok iyi bildiğim yumuşak bakışlarımı eklemeyi unutmamıştım. Ne zaman bir şey isteyecek olsam bu bakışları kullanırdım ve elbet işe yararlardı. Tıpkı hayvan sahiplenmek istediğimde işe yaradığı gibi...

Cat and Dog | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin