Alarm kurmadığım halde ne hikmetse sabahın dokuzunda gözlerimi açtığımı yatağımın hemen yanında duran komidinin üstündeki telefonuma bakınca anlamıştım. Uyandığım için ise tekrar uyuyamıyordum, nefret ettiğim bir huyumdu bu açıkçası. Bir kez uyandım mı bir daha güneş batana kadar asla uyuyamıyordum.
Yapacak herhangi daha iyi bir işim olmadığı için önce internette gezmeye karar verdim. Her mevsim ve her daim üşüdüğüm için yorganla yatıyordum ve içinden çıkmaya hiç niyetim olmadığından dolayı bir süre aynı pozisyonda kalmaya karar verdim.
Yorganımla bir bütün olarak hayatıma devam ederken ilk olarak instagram uygulamasına tıkladım ve Yeonjun'dan hiçbir bildirim gelmediğini gördüm. İlk başta bu aşırı normal olayı takmadım fakat başka uygulamalardan da hiçbir yaşam belirtisi göstermemişti ve söz konusu Yeonjun olduğu için biraz şaşırmıştım doğrusu. Telefonumu bildirimlerle doldurmadan rahat edemiyordu çünkü. Ama aradan bir saniye geçer geçmez boşverip anasayfamda gezinmeye başladım. Tek yaptığım sayfayı yukarı kaydırmak ve gerçekten beğendiğim gönderilerin üstüne iki kez tıklamaktı o kadar.
Parmaklarım yaptığım önemsiz işten yorulana kadar olduğum yerde takıldıktan sonra evdeki bireylerden en ufak bir ses gelmediğinden dolayı kalkıp kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Boş durmayı seven biri değildim, iş yapmadan duramıyordum.
****
Annemi sevgi öpücükleriyle dolu bir güne uyandırdıktan sonra sıra ağabeyime geldi. Odasına girerken tabii ki nazik değildim, tekmeleyerek açtığım kapının duvara çarpıp tekrar kapanmasını umursamadan çığlık atarak cam kenarındaki yatağa doğru ilerledim. Ellerimi yanaklarımın iki yanına yerleştirip sesimin etrafa yayılmasını engelleyerek tüm gücümü kullanarak bağırdım. Amacım Jungkook'u tüm gün lanet edeceği bir güne uyandırmaktı o kadar. Klasik kardeş uyandırması, bilen bilir.
''Çık dışarı!'' diye bağırması amacıma ulaştığımın en büyük kanıtıydı.
''Uyan be! Ne çok uyudun, ayı!''
Sesim halen yüksek olduğundan ve dolayısıyla onu rahatsız ettiğinden dolayı nevresimini kafasına kadar çekerken bağırdı ''Ayı anandır!''
''Bu söylediğini anneme söyleyeyim de bugün arabasını kullanmana izin vermesin, ne dersin?''
Araba lafını duyar duymaz yumuşayan sesiyle yepyeni bir cümle kurdu ''Bugün araba kullanmamı gerektirecek bir sebep yok ki''
Kendine yeni bir uyuma pozisyonu ararken dönüp durduğu için nevresimiyle birlikte tüm yatağı bozmuştu Jungkook. Ben ise fırsatı açıkta kalan kalçasına vururken ''Beni hayvan barınağına götüreceksin'' demekte buldum ''İstemiyorsan annem götürür, keyfin bilir''
Cümlem biter bitmez yataktan fırlayan bir beden görmeyi planlamadığım için bir-iki adım geriledim ve ağabeyimin odadan çıkarken ''Giderken Taehyung'a uğrayacağız ve anneme bunu söylemeyeceksin'' demesini izledim.
****
Jungkook'un araba lafını duyduğundan beri keyfi yerine gelmişti ve arabaya binip sevgilisiyle birlikte tur atmak için can attığından dolayı işlerini olması gerektiğinden daha hızlı yapıyordu. Buna seveceğini bilerek hazırladığım kahvaltıyı ağzına tepiştirerek yemesi de dahildi tabii. İşin içinde araba olmasaydı hazırlamış olduğum yulaflı omleti yeşil çayıyla birlikte iki buçuk saat televizyonun karşısında oturarak yerdi ama bugün kahvaltısı en fazla on dakika sürmüştü. Haliyle benim yediğim yemekleri de boğazıma dizmişti. Doğru düzgün hazırlanmaya fırsat bile yakalayamadan kendimi arabada bulmuştum.
Kontağı çevirirken ''Dün sana söylemeyi unuttuğum bir şey vardı'' dedi ön tarafta oturan ağabeyim Jungkook ''Sevgilimden anneme bahsetmedin, değil mi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cat and Dog | yeonbin
Fiksi PenggemarKendilerine arkadaş olması amacıyla hayvan sahiplenmek isterlerken arkadaştan daha iyisine sahip oldular. to best oppacı: @saturnfamesi