1.Bölüm

261 19 6
                                    

18.yüzyılın en büyük imparatorluğunun sarayının dev kapıları açılırken arkamda kalmış,alevlerle,kılıç sesleriyle ve çığlıklarla dolu kalabalığa içeri adımlayarak veda ettim.Onu takip etmemi isteyen adamı izlerken kapı kapandı ve koca sarayın karışık koridorlarında ilerlemeye başladık.

"Gördüğün gibi iç karmaşalar zaten oldukça fazlayken kralın değişmesi hiç işimize yaramadı.Herkes tecrübesiz kralın bir hata yapmasını beklerken savaş çıkarmaya hazır olan azınlıklar daha da kızışacak.Düşmanların ise tek bir amacı var:Kralı öldürerek bu büyük imparatorluğa kısa yoldan sahip olmak."

İlerlerken aynı zamanda adamın bana dediklerini dört kulakla dinliyordum.Bir kelimesini bile kaçırırsam geleceğim değişecek gibiydi.Sarayı büyümüş gözlerimle izleyerek -çünkü daha önce hiç bu kadar büyük ve gösterişli bir saray görmemiştim.- adımlıyordum.Her adımımda üzerimdeki zırh ses çıkarıyordu.

Adam aniden durduğunda onun sırtına çarpmaktan son anda kurtuldum."Bir de,diğer ülkede bulunan kardeşleri gelecek.Kraliyet ailesinde kardeşliğin kan bağından başka bir şey olmadığını biliyorsundur.Kardeşleri bile kralı öldürüp erkenden tahta oturmak için adamlar tutacak." dedi hala adını bilmediğim adam.Tek bildiğim,kralı küçükken onun yetiştirdiğiydi.Ağarmış saçları ve kenarları kırışmış çekik gözleri,yılların geçirdiği zamanı gösteriyordu.

"Yine de bilmedikleri bir şey var." dedi tekrar arkasını dönüp ilerlerken.Tanrı aşkına,kaç kapı daha geçecektik?"Bu kralı ben yetiştirdim.O yüzden düşündükleri gibi tecrübesiz biri yok karşılarında.Belki söylediklerim sana saçma gelecek ve sadece kendini beğenmiş birinin sözlerini duyacaksın ama bunlar gerçekler." dedi altın işlemeli bir kapıdan daha geçtiğimizde.Geniş salonun ötesinde duran mat siyah,kocaman bir kapıya doğru ilerledi ve önünde durdu.Ben de aynısını yaptığımda bana döndü ve gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Şimdiye kadar pek çok çocuk yetiştirdim.Ama inan bana Jungkook,Kim Taehyung öyle mükemmel bir kral ki,bu imparatorluğun en parlak dönemlerini altın harflerle kitaplara yazacak.Kral olmak için doğmuş o.Bu bir gerçek!"

Konuşurken delirmiş gibiydi.Öyle bir tutkuyla konuşuyordu ki bunu söylerken dilenci kılığında bile olsa ona inanırdım.Sabahtan beri yaptığım gibi kuzgun gözlerimle onu izlemeyi ve beni kapıdan geçirmeden önce son sözlerini söylemesini bekledim.

"Senden tek istediğim," dedi derin bir nefes vererek.Elini omzuma koydu ve babacan bir tavırla bana baktı ama gözlerindeki sıcaklık bana değildi.Bahsettiği kraldaydı.Onu gerçekten kendi oğlu gibi yetiştirmiş olmalıydı.Verdiği değer,gözlerinden okunuyordu."Bu karışıklıklar ortadan kalkana kadar onu koruman Jungkook.Birinin onun bakıcılığını yapması hiç hoşuna gitmeyecektir çünkü her zaman kendi ayakları üzerinde durabilen biri oldu.Kılıçlar konusunda da mükemmel olduğu bir gerçek.Yine de her anında yanında ol.Ne olursa olsun onu koru Jungkook,anladın mı?Senin görevin bu."

Başımı aşağı yukarı salladım onaylarcasına.Suratında bundan memnun olduğun gösteren bir ifade verdi ve hafifçe gülümsedi.Kenardaki muhafızlara yandan bir bakış atarak kapıyı tıkladıktan sonra iki yana açtı.İlk önce muhafızlar girip krala haber vermediğine göre kralın da aynı sevgiyi bu adama gösterdiğini düşündüm.

Fakat bu yaşlı adam,ne kadar akıllı görünse de çok büyük bir yanlış yapıyordu.

Kapıdan içeri adım attığımızda kafamı bir an bile yukarı kaldırmadım.Adam durduğunda ben de durdum ve gözümün ucuyla etrafı inceledim.Loş ortamdan çıkarabildiğim tek şey önümüzde basamaklar olduğu ve basamakların tepesinde muhtemelen bulunacak gösterişli tahtta kralın oturduğuydu.

Royalty / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin