Sürgün olan gri melek Jeon Jungkook, dünyada gözlerini açtığında, koskocaman bir ayçiçeği tarlasının ortasında yatıyordu.
Burası neresiydi bilmiyordu, ve sırtı sızlarken nerede bulunduğunu da düşünemiyordu.
Neden sonra ayağa kalktı, tarlanın bir ucundaki ahşap kulübeye yürümeye başladı. Uçamıyordu, kanatları yoktu.
Kulübenin kapısını çaldığında, kapıda yaşlı bir teyze belirdi. Jeon Jungkook teyzeye, bulundukları yerin neresi olduğunu sordu.
Kim Taehyung Seoul, Güney Kore'de yaşıyordu. Oraya gidip Taehyung'u bulabilirse, sevgilisini de bulabilirdi.
Yaşlı teyze Jeon Jungkook'a, Daegu, Güney Kore'de olduklarını söyledi.
Jeon Jungkook teyzeye durumunu anlatınca, teyze Jungkook'a biraz para verdi ve Seoul'e nasıl gidebileceğini söyledi.
Jungkook, saatler sonra Seoul havaalanına indi, bölge kayıtlarından Kim Taehyung'un evini buldu.
Kim Taehyung, kendine bağlı meleği görünce sevindi, Jungkook'u bekliyordu.
Park Jimin, melekler konseyi başkanlığıyla iletişime geçerek gri bir meleğin beyaz meleklerin başkanı olmaması gerektiğini söyleyince, melekler konseyi başkanlığı bunu haklı bulmuş ve Jeon Jungkook'u sürgün etmişlerdi.
Park Jimin, sevgilisinin kendisinden önce Kim Taehyung'u bulacağını bildiği için Kim Taehyung'a kaldığı pansiyonun adresini vermişti.
Kim Taehyung, Park Jimin'in adresini Jungkook'a verince, Jungkook vakit kaybetmeden yola koyulmuş, pansiyonu bulmuştu.
Şimdi ise, pansiyonda, sevgilisinin kapısının önünde dikiliyordu. Tereddüt etmeden kapıyı açtı.
Sevgilisi Park Jimin, Jeon Jungkook'u görünce sevinçle ona sarıldı.
"Geleceğini biliyordum, sevgilim. Seni gördüğüme sevindim. Artık sadece bakışmak zorunda değiliz. Dilediğimiz kadar öpüşüp sevişeceğiz."
════ ∘◦❁◦∘ ════
