Melez: 4 ün Alevi

mektup

dr: kan tahlilinin sonucu nötr.

bacon: yani??? 

dr: tüpte sanırım kan yokmuş.

yoongi: nasıl yani şunu düzgün anlatır mısınız?

dr: sanırım test yapılan yerdeki kanlar çalınmış. 

micha: ben birşey yapmadım.

seoul: + yan yatmış sekiz

=========yoonginin ağzından==========

nasıl yani ya kin çalar kanları tamam ende gençken cok yapmıştım ama kanları calmak ne hayır anlamıyorum bağri depodan al dimi akıl var mantık var. neyse 

yoongi: o zaman iyi günler 

kızlarla dışarı çıktık ve bir italyanyemekleri yapan bir yere girdik. 

bacon: ben yamiyicem 

seoul: bende 

micha: ben 8 tane büyük boy pizza istiyorum.

yoongi: tamam bende yemiyicem.

micha. neden geldik o zaman?

seoul: tamam o zaman bende kanlı biftellı biftek istiyorum.

bacon: bende meyve salatası.

yoongi: bende 3 büyük boy sebzeli pizza istiyorum ( canim çekti : admin 2)

aniden bulunduğumuz yerin kapısı acıldı ve cok büyük bir topluluk girdi. onları ilk defa görüyorum sanırım turistler.

a1: Bkarnısınız burada yaşayan Kim Micha diye birini biliyor musunuz? 

garson: evet buraya sık gelen müsterilerimizdendir. 

a1: şuan onu nerden bulabilirim beki?

garson: şu masada oturan mavi saçl-

a1: MİCHA!!!!! kardeşim

micha : kimsiniz acaba? sizitanıyor muyum?

tae: seni şapşal 1 hafta diye gitmiştiniz dime 2 yıl oldu nerdesiniz yok sizi ne kadar aradık haberiniz var mı 3 ülke dolaştık.

micha: abi jonghyun nerde? gelmedi mi?

menner: o..o sadece gelemedi.

sakura: onlardan gerceği ne kadar saklaya biliriz? gerçek şu JONGHYUN  ö...öldü.

sonrasını bu şarkı ile dinlemenizi öneririm 

___________ yazardan ___________

micha beyninden vurulmuşa döndü. onu bu yaşına kadar koruyan abisi bildiği adam ölmüştü. ağlamaya başladı. onunla tanıştıklarında 65 yaşındaydı o zamanlarda ingilterede yaşıyodu micha. parkta oynuyordu. seoul hasta oldugu için gelememişti omunla. kum havuzunda ayağı taşa takıldı. annesi hemen ayaklandı. ama jonghyun ondan önce davrandı. michanın yanına gidip ona yardım etti. annesi yerine geri oturmuştu. güvenmişti bu çocuğa aralarında fazla yaş farkı yoktu o tatlı cocuk o sıralarda sanırım 140 yaşındaydı. birlikte kale yapmaya başladılar bu sırada micha alışmıştı bu çocuğa. böyle başlamıştı onların dostlukları ve şimdi o ölmüştü. micha inanmakta zorlanıyordu. hep birlikteyken fazla konuşmazlardı ama onun dışında her ağladığında micha ya çikolatalı süt getiren oydu. biliyodu onu sakinleştirmeyi.

1 ay sonra

hep birlikte koreye donmüşlerdi. ucaktan indi hepsi . Büyük eve geldiler. okul vardı bir sonraki gün. tae michanın yanına geldi ve ona bir zarf verdi. pembe bır zarftı bu. micha hemen açtı ve okumaya başladı pembe zarfın içinde ki yeşil kağıda yazılmış olanları

micha:hey sulugöz ağlama biliyorum o kadar kolay değil ama ağlama senden son istediğim bu sen bunları okuyabiliyosan ben sadece taeye seni bulduğu için teşekkür ederim. ve sana bıraktığım çikolatalı sütler tabi onların yarısını zaten içtin ama ne zaman ağlamak istersen bana mektup yaz ve ordan çikolatalı süt al ve söyle yoongiye enim yaptığım gibi okşasın saçlarını benim iyilik meleği sulugüzüm sakın yanlız kalma eğer yanlız kalmak istersen yanıma gel mezarımın başına ben sadece size daha fazla acı cektirmek istemiyorum.

micha o an durakladı

micha : aptal bu sekilde bana bize daha fazla acı cektiriyosun, devam etti değerlisinin ona yazdığı yazıyı okumaya , benim için mutlu ol sulugöz. benim için yap bunu değerli hazinem. 

sayfanın sonunda bırkac damla kurumuş göz yaşı izi ve kurumuş kan vardı yazan son şeyi okuyamadan bayıldı micha 

seoul hemen aldı elinden kağıdı ve son yaznı okudu.

seoul: elveda canımdan çok sevdiğim iyilik meleğim.

bölum biraz fazla geç geldi. ama ne demişler geç olsun güç olmasın.

bu bölümü ağlayarak yazdım. biraz uzun tutmaya çalıştım bu kurguladığımızdan daha farklı bir bölüm oldu. normalde kızları hamile yapmayı düşünüyoduk ama ben bundan vaz geçtim. bundan sonra ya daha fazla boka sarıcak yada daha iyi bir hal alıcak bilemiyorum