Gözlerimi belerterek arabaya doğru baktım. Başımda gardiyan gibi bekleyen ukala pisliğe ve babasına dönüp " arabada bişey yok olursa beni ararsınız . "
Yerde duran poşetleri aldığım gibi yola devam ediyordum ki ne kadar gerizekalı bir insan olduğumu fark ettim. Hayır ben annemin karnında zigotken alındımdan orda yaşamaya devam mı ettim nasıl bir gerizakalıyım. Neyin kafasını yaşıyom. Adam beni hangi numaradan arıycak.
Filmlerde ki gibi yavaşça arkamı dönmek istiyordum. Lakin ayakkabı bağcıklarımı bağlamayı unuttuğum için yere, ukala pisliğin önüne paspas gibi serildim. Ben niye hep rezilim evden çıkmayım ben. Hep bir zarar ziyan.
Başımda direk gibi dikilen ukala pisliğe,odun hayır hayır kereste fabrikası, yere düşmüşüm kalkmama yardım etsene demeyi o kadar çok isterdim ki..
Kollarımla vücudumu yerden kaldırıp sağ ayağımı yere bastırdım.
Sağ kaşını yukarı kaldırmış ve sol gözünü kısmış bir şekilde bakan ukala pislik ile karşıkarşıyaydım. Çok yakındık. Normalde böyle filmlerde erkek kızı öper ama bu karşımdaki odun olduğundan dolayı hala suratıma bakıyordu. Kafamı sallayıp hala bana bakan ukala pisliğin babasına numaramı söyledim.
Odama girip yatağıma uzanmıştım ki...
" Kalk salata hazırla stevery . "
Gördüğünüz gibi bana dinlenmek yasak. Her akşam salata yaptırılır mı be. Hayır salatanın yanına yaptığıda güzel bir şey olsa içim acımıycak. Kuru fasülye. Sensin kuru fasülye.
Salata hazır, masa da hazır. Sıra babayı ve diğerlerini masaya çağırmada.
"Baba, Zac, Nora yemek hazır hadi gelin . "
"Stevery baban yan odada sen karşı komşuyu çağırdın resmen az sessiz . "
Gördüğünüz üzere birinci dereceden klasik aile tablosu.
Tabakta ki kuru fasülyeler bana ben onlara bakıyorum. İnanılmaz bir şekilde bakışıyoruz . Kuru fasülyelerle bakışmamızı deprem bozuyor.
"Anne,kaçın deprem oluyoor ."
Bana delirmişim gibi bakan aile üyelerine gülümseyip dizimde titreyen telefona bakıyorum.
Napıyım, telefon çok titriyor benim suçum değil. Ben kuru fasülye ile kesişmeye baya kaptırmıştım kendimi.
Telefonu kapanmasına yakın açıp
" Alo ?"
" Karşı caddede ki parka gel, hemen!"
Hızla kapanan telefondan sonra yüzüme buruşuk bir ifade takınıp yatağa oturdum. Sapık mı dadandı ki diye düşünürken gitmemeye karar verdim. Kesin gırgır geçiyor bunlar benle.
Kuru fasülyelerle gene bakışıyorum ama bu sefer ağzımda lokma var ve tek başıma yemek yiyorum.
Yemin ediyorum şimdi deprem oluyor bu ne olum nasıl bi telefon titremesi bu. Elime telefonu alıp hışınla telefonu açtım
"Ne var ?!"
"Parka gel . "
Hızlı hızlı parktaki bankta oturan adamın yanına sokulup
" Evet ?"
Adam suratını bana çevirip dik dik bakınca ordan uzaklaşmam gerektiğini saniyesinde anladım. Ama filmlerde böyle olmuyordu. Neden ben neden. Neydi günahım.
Biraz ileride ağaca doğru yaslanmış genç çocuğa doğru yürüdüm. Siyah kapşonlu ceket vardı üzerinde ve başı yere eğikti. Kulağına eğilip
" Sen mi çağırdın beni ? "
Başı yere doğru eğik olan genç çocuk yüzünü bana döndüğünde kalp atış ritmim tavan yaptı.
Karşımda Shane duruyordu. Ve burunlarımız birbirine deyiyordu.Nefesini boynumda hissediyordum. Gözlerini gözlerime kitledi. Ona bakmaya mecbur gibi hissediyordum. Ellerini belime atıp beni kendine çektiğinde dudaklarını göremeyecek dereceye gelmiştim.
" Shane be..."
Shane işaret parmağını dudağıma götürek bana susamamı söylercesine işaret etti. Yüzünü bana doğru yakınlaştırmıştı ki biri beni Shane'nin kollarından sıyırıp geriye doğru itekledi.
Neler olduğunu anlamadan beni ağaca doğru itekleyen kişinin suratına yumruk atmak hakkım değil mi. Olsun yani ne güzel öpücekti beni taş varlık!
Gözleri sinirden alev saçan ukala pislik karşımda duruyordu. Göğsünden onu itekleyip gidiyordum ki beni kolumdan tutup ağaca tekrar yapıştırdı.Sinirli gözlerle tekrar bana bakıp
" Moralim bozuk, tek arıycabileceğim sendin. "
Sözcükler dudaklarından dökülür dökülmez omuzlarımdan tutup beni kendine doğru çekti.
Anan yani. Var mı böyle bir şey. Bir yanda bana bakan Shane ve diğer yanda bana sarılan ukala pislik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK KOKUSU
RomanceEn güzel koku bence 'TOPRAK KOKUSU' derdi bana. Ne zaman yağmur yağsa hep ormana gider toprağın o harika kokusunu içine çektiğini söylerdi. Bir gün onunla birlikte ormana gittim. Bana gülen gözleriyle bir kaç cümle söyledi " Toprak sevdiklerimizi a...