Sude Çelik Tatar'dan"Hayde gelinler, Ağalarınız sizi bekler."
Çağlayana'ya kaş göz yapıp, bir odaya gitmesini söyledi. Sonra bana döndü kolumdan tutu, bir odanın kapısının önüne itti. Beni basit bir oyuncak gibi görüyordu.
Bu hareketlerine göz devirdim. Bu kadın kendini ne sanıyor?
Gerçi bir o değil ki, herkez bana böyle davranıyor. Sadece doğuracağım 'erkek çocuğuna' bakıyorlar.
Ben hala dikilmeye devam ederken, Rahşan ana kapıyı açtı ve beni odaya yavaşca ittirdi.
"Bak gelin, burası senin yeni odan."
"Sağolasın ana." bana bakıp yarım ağızla güldü. Sırtımı okşadı ve gitti. Ay götüm.
"Senin evin artık kocanın yanı!"
Üvey babasının sözleri aklından çıkmıyordu. O piç kurusundan öyle nefret ediyorum ki. Odaya girdim ve hırsla, başındaki duhayı yere fırlattı.
"Kocaymış... Batsın öyle koca! Beni yuvamdam, anamdan, kardeşimden eden adamdan koca mı olur?!"
Gözlerim yine dolu dolu oldu. Sonra Deniz geldi aklıma. Onun kadar cesur olamamıştım. Nasılda baş kaldırdı koca konağa.
"Ben mi ettim seNİ YUVANDAN HE!" sesi sonlara doğru yükselirken. Ürktüm ve yavaşca arkamı döndüm. Çok sevdiğim kocacığımdı! Şaka gibi değil mi!?
"Evet senin yüzünden. BABAM SENİN YÜZDEN BANA O CÜMLELERİ KULLANDI!! Senin yüzünden..."
Sesim sonlara doğru ağladığım için kısılmıştı. Cem'e yani kocama, böyle davranmamam gerektini biliyorum ama yediremiyorum kendime. Ben koskoca Sude Çelik'im sonuçta.
"BENİM Mİ SENİ İSTEDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORSUN! ULAN... (elini yumruk yapıp devam etti) BENİM SEVDAM VARKEN SENİ NAPAYIM ANAM TUTURDU! SUDE'DE SUDE! BARİ BİR ŞEYE BENZESEN!"
Sinirle eğik olan başımı kaldırıp ona baktım. O kimdi ki bana bağrıp, sesini yükseltiyordu? Ağa diye buna hakkı mı vardı!? Ya da KOCAM diye!
Karşımda sinirden damarları çıkmış, kocaman bir adam beklemiyordum açıkcası.
'Ya bana birşey yaparsa?' korkuyla geriye doğru bir adım attım. Tesadüfen tam karşımda bir ayna vardı. Aynada kendime baktım ve çok güzeldim bir kere hıh.
'Sudeciğim sağda dur egoda inecek var.' Kendi iç sesime göz devirdim. Bu ne ya kendi iç sesim bile bana karşı.
Tüm Diyarbakır, bilirdi Cem ve Selvi'nın aşkını. Tabi bende biliyorum.
Ben istermiydim onların arasına kara kedi gibi girmek ama hayatın bizim için farklı planları var sonuçta. Cem, farkında değil mi? Onun karısı artık benim.
Bu düğün herkesi şaşırtmış zaten, ben dahi beklemiyordum. Erzoğular'ıyla Tatar'ların arasını açmıştı benim Cem'le evliliğim.
Selvi'nin intahar girişimini zaten tüm Diyarbakır, duydu ve ben kötü kadın durumuna düştüm. Evet, herşey benim yüzümdendi, ama işin ironik tarafıda benim hiçbir suçu yok.
Ben okumak ve çocuk doktoru olmak istiyordum. Ordan parayı kırıp, bir pastane açıcaktım.
Annemle babam ayrıldı ve annem başka bir adamla evlendi o adamda beni Tatar'lara borcu olduğu için mal niyetine sattı.
Annemin ve minik kardeşimini yalvarışları hâlâ kulağımda. O, adamdan nefret ediyorum. Pardon adam dedim.
Babam gerçekleri öğrendiğinde çok geç olmuştu.
Neyse ki, Rahşan ana bana söz verdi ve annemle kardeşimi istediğim zaman görmeye gidebilicem. Ya onlara bir daha hiç göremeseydim? 'Ben -artık- Tatar Sude ben bu oyunu bozarım ulen' mı dicektim.
Bu durumdan sonra annem o herife boşanıcağını söyledi ve benden özür diledi. Onu tabiki de affetim. Bu annemin suç değil sonuçta.
Gözlerimi Cem'e çevirdim. Gözlerime baktı. Bende onu gözlerine baktım. Baktım ki, kendini bir bok zanletmesin.
Bir an gözlerinde kinden başka bir duygu gördüğümü sanki. Üzgün gibi ama daha farklı bir duyguydu.
Büyük ihtimal Selvisi, geldi aklına. Onu düşünüyordu. Gözlerini kaçırdı sonra, bende bakmadım bir daha...
Cem Tatar'dan
Çok mu abartım ki la acaba? Onun da bir suçu yok sonuçta. Ama Selvi? Ah Selvi, ben Sude'yle evlendim diye, intihara kalkışmadı mı!?
Selvi'yle evlenicektim bir gün ama o gün bugün değildi. Sude, bana bir çocuk verince onu baba evine geri göndericem. Hop sonra da Selvim'le evleniceğim.
Ah Selvim, şu anda okuyor olmasaydın... Belki de karım sen olucaktın. Şimdi azap gibi gelicek dakikalar, seninle zevk şöleni olucaktı benim için.
Yavaş yavaş soyunmaya başladım. Sude'ye de bir bakış attım. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Ona yandan bir gülümseme attım hemen.
"Beni izlemek hoşuna gitti galiba?" dedim. Birden gözleri büyüdü, odada ki banyoyu fark etti ve oraya doğru koştu. Kaşlarımı çattım ve hemen önüne geçtim. Herşey zorlaştırmak zorunda mıydı?
"Merak etme, bende sana dokunmaya pek meraklı değilim. Ama itibarım benim için herşeyden daha önemli ve senin bana çocuk vermek gibi bir zorunluluğun var. ANLADIN MI BENİ?"
Sonra doğru sesim tıslar gibi çıkmıştı ama bu umrumda değildi. Birden ağlamaya başladı.
Nerde o az önce bana kafa tutan Sudecik, bak şimdi karşımda ağlıyor. Bu durum garip bir şekilde hoşuma gidiyor.
"Nolursun dokunma ban..." sesi sona doğru iyice kısılmıştı. Ne ara ağlamaya başladı lan bu?
Sesli bir şekilde nefesimi verdim. Ben sanki onu istiyormuşum gibi davranması beni sinirlendiriyor.
Belinden tutup, yatağa doğru çevirdim sonra da yavaşca yatağa ittim.
Tek isteğim bu gecenin biran önce bitmesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bedel, Beden, Beklenti (Askıda)
Novela JuvenilBİR BEDEL (DA) BİR BEDEN (SC) BİR BEKLENTİ (ÇD)